Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        VENEDİK

        BİLENLER ‘’Venedik’in en iyi mevsimi’’ diyorlar; bir dostum havayı kastederek ‘’Limonata gibi’’ dedi. Dünyanın bu en fazla zengin turist çeken seyahat odağının sokaklarında kalabalıktan adım atacak yer yok. Sokaklar, tahmin edilebileceği gibi, su kanalları ve onları aşmak üzere yapılmış köprülerle kesiliyor...

        En merkezi yeri Venedik’in, filmlerden hemen tanıyacağınız San Marco Meydanı; kuşların sere serpe kendilerini güneşin ışıklarına teslim ettiği, âşıkları taşıyan gondolların hareketlendiği mekân...

        O meydanın en görünür yerinde de kocaman harflerle bizden bir isim hemen göze çarpıyor: Ahmet Güneştekin... Ünlü ressamımız, bağlı olduğu Marlboro Galeri’nin kendisi için özel açtığı sergide, çoğu burası için yapılmış, usta işi resimleri ve anlamlı heykelleriyle Venedik’e gelenleri selamlıyor...

        Marlboro dünyanın en bilinen ve takdir edilen sanatçılarıyla hemhal bir sanat galerisi. Merkezi Londra, ama dünyanın çeşitli yerlerinde sanat eserlerini sergiledikleri mekânlar var. Türkiye’den bir tek Ahmet Güneştekin Marlboro tarafından temsil edilmeye değer bulundu; Venedik de, Monako’dan sonra onun eserlerinin dünya sanatseverleri karşısına çıkarılacağı yer olarak seçildi.

        İsabetli bir seçim; çünkü Venedik’te bu aylar “bienal zamanı”... Her ülke çağdaş sanatçılarını, bienal alanı içerisinde yer alan pavyonlarında sanatseverlerin beğenisine sunuyor...

        Heyecan ve merakla çağdaş sanatı izleyenlerce beklenen bir etkinlik “bienal”; Venedik’te açık kaldığı 7 ay boyunca tam 7 milyon sanatsever tarafından ziyaret ediliyor... Bienalde ülke pavyonlarını dolaşırken ziyaretçilerin heyecanı dikkatlerden kaçmıyor...

        Türkiye bu yıl bienale ressam Sarkis ve eserleriyle katılıyor.

        Mimar Emre Arolat’ın mimari konsept düzeni, Amerikalı küratör Matthew Drutt’un seçkisi ve Çalık Holding’in desteğiyle ziyaretçilerin beğenisine sunulan Ahmet Güneştekin’in “Milion Taşı” adını verdiği sergisi, sanat aşkı peşinde yolunu Venedik’e düşüren dünya sanatseverlerini 7 ay boyunca ağırlayacak.

        Yola çıkmadan önce sanatını yakından takip eden dostları, kulağıma, ‘’Ahmet bu defa kendini aştı’’ diye fısıldamışlardı; ama sergide gördüklerim yine de beni şaşırttı. Neredeyse 10 yıldır, resimlerine yansıdığı üzere, hepimizi geçmişte ve bugün yaptığımız yanlışlıklarımızla yüzleşmeye çağırırdı Ahmet Güneştekin; bunu bir adım daha ileri götürüyor bu sergisiyle ve adeta eksikliklerimizle zorla yüzleştiriyor.

        Erkek baskısı altında kadın... Egemen düşüncenin baskı altına aldığı piyasa dışı düşünce... Erkin insafına bırakılmış her eğilimden insan... Dinsel, etnik, cinsiyet farklılığı yüzünden sistem dışına itilmişler...

        Daha önce İstanbullu sanatseverlerle buluşturduğu üç tablodan oluşan “Kutsal Yüzleşme” serisi de Venedik sergisi için yapılan eserlere tam denk düşmüş...

        İki de heykel var sergide: Million Taşı ile Kostantiniyye...

        Yüzleşeceksen işte sana fırsat der gibi bu iki heykel... İlki, Milion Taşı, neredeyse tarihin başlangıcına giden bir anlayışla, cinsiyeti yüzünden sınırları dışına zorlanan kadınlara, bir ‘’Özür dileriz’’ mesajı sayılabilir... Diğeri, Kostantiniyye ise, fetihlerle üzerinden geçenlerce ülkemizin gözbebeği İstanbul’a asırlar boyu verilen çeşitli isimleri anarak, kentimizin çok kültürlü, çok etnisiteli ve çağlara meydan okuyan kimliğini deşifre ediyor.

        Bienal için Venedik’e gelenler, hatta Bienal’i bilmeyen turistler, Ahmet Güneştekin’in eserleri üzerinden Türkiye ile de yeniden tanışacaklar.

        Diğer Yazılar