Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ESKİ Yunan filozofu Epiktetos’u şu günlerde biraz fazlaca hatırlıyorum.

        Köleymiş Epiktetos ve efendisi kendisine eziyet etmekten zevk alırmış. Bir gün mengeneye aldığı bacağını her zamankinden daha fazla burkunca ‘’Dikkat et, kıracaksın’’ demiş efendisine bilge filozof; adam daha sıkınca bacak kırılmış. Epiktetos, ‘’Gördün mü, bak kırıldı’’ demekle yetinmiş...

        Galiba biz de bacağın kırılma noktasına geldik.

        Ülkemizde eğitime verdiği önemle temayüz etmiş bir çevrenin edindiği gücü başka amaçlarla kullanmaya kalkışan bir şer odağının varlığından elbette haberdarım. Odağın devlette görevli unsurları, bulundukları konumları, yanlış işlerde güç birliğine giderek istismar etmişler besbelli. İşi emniyet teşkilatını ve yargıyı kullanarak siyaseti etkilemeye vardırdıklarına, ellerinden gelse hükümeti devirmeye kadar vardıracaklarına da inanıyorum.

        Böyle olduğuna inandığım için de odağın devlet içerisinde yuvalanmış unsurlarının, yaygın deyimiyle “paralel yapı”nın tasfiyesine karşı değilim...

        Ama ne yolla?

        Sorunun bende tek bir cevabı var: Hukuk çerçevesi içerisinde...

        Korkum, seçime gidilen ortamda işin şirazesinden çıkması...

        Endişemi büyüten, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde “paralel yapı” ile irtibatlı olduğundan kuşkulanılan kişilerin ilk fırsatta tasfiye edileceği “müjdesi” oldu... Yaklaşık 1000 (bin) ordu mensubuyla ilgili ihbar gelmiş; Yüksek Askeri Şûra’da (YAŞ) bunların durumu görüşülecekmiş...

        YAŞ, ülkenin sivil yöneticileriyle komutanları bir araya getiren bir zemin. Geçmişte, ne zaman “irtica” furyası kopsa, ardından mutlaka YAŞ’ta tasfiyeler gündeme gelirdi. Her YAŞ toplantısı, azımsanmayacak sayıda subayın gözlerinin yaşına bakılmadan orduyla ilişkilerinin kesilmesiyle gündemi belirlerdi.

        Toplasanız, son 20 yılda, YAŞ’tan yapılan ihraçların sayısı birkaç 100’ü aşmaz...

        Şimdi YAŞ ile tasfiye girişimine kapı aralayan siyasi kadrolar, eski tasfiyelere şiddetli karşı çıkarlar ve işlemin hukuksuzluğunu dillendirirlerdi. Zaten bu sebeple, 12 Eylül 2010’da yapılan referandumla, YAŞ kararları, bugünkü iktidarın hazırladığı Anayasa değişikliği paketiyle yargı denetimine açıldı.

        Geçmişte şiddetle eleştirilen yönteme şimdi sahip çıkılıyor...

        Hayrettir.

        Yalnız bu değil, çizgi dışı sayılabilecek başka yanlışlıklar da var...

        “Vesayet dönemi” günlerinde ‘’İyi çocuktur’’ diye koruma altına alınan asker kişilerle ilgili iddianame hazırlayan savcıyı unutmadık: Ferhat Sarıkaya... Şundan unutmadık: Askeri irade hukuka müdahale ettiği ve savcı, HSYK marifetiyle görevinden uzaklaştırıldığı için...

        Aynı referandumda, benzer yanlışlıklara alet olunmasın diye, HSYK’nın yapısı da Anayasa’da değiştirildi.

        Oysa şimdi...

        Hayrettir.

        Görevden uzaklaştırılan savcılar ve yargıçların, bir an için suçlu olduklarını ve başlarına geleni hak ettiklerini düşünelim, yakınlarının peşine düşmek de ne oluyor? Tutuklu yargıçlardan birinin doktor eşinin kadro verilmeyerek üniversiteden atılması, daha önce pek alışmadığımız türden bir cezalandırma...

        Evlere, işyerlerine, şirketlere baskınlar da öyle...

        “Suçun şahsiliği” ilkesine aykırı bir uygulamayla darbe dönemlerinde bile karşılaşılmamıştı.

        “Paralel yapı”yı tasfiye etmeye eyvallah, ama bunu yaparken hukuk çerçevesi içerisinde kalmak ve adaletli davranmak şartıyla...

        Bir bakarsınız devran döner...

        Devran bu ülkede hep dönmüştür; ‘’Bin yıl sürecek’’ diye başlatılan devran 15 yılı bulmadan bakın ne hale geldi.

        Epiktetos gibi ben de ‘’Aman dikkat, kırılacak’’ diyorum.

        Diğer Yazılar