Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siyaset işte böyle bir şey: İlk söylendiğinde kulağa hoş gelen, kâğıt üzerinde mümkün gibi duran formüller siyasetin gerçekleriyle yüzleştiğinde işe yaramayabiliyor...

        Dün Meclis’te yapılan başkanlık seçiminde olduğu gibi...

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçim sonuçlarına getirdiği ilk yorumda iktidarın karşısında “yüzde 60 bloku” bulunduğundan söz etmişti. Öyle ya, iktidar partisinden farklı siyasi zeminlerde kendilerini konuşlandırmış, seçim kampanyalarında hepsi birden iktidar partisini kıyasıya eleştirmiş 3 parti, iktidar partisinden fazla milletvekili çıkarmayı başarmıştı.

        AK Parti’nin 258 milletvekiline karşılık CHP, MHP ve HDP’nin toplam 292 milletvekili var Meclis’te. “Yüzde 60 bloku” Meclis Başkanlığı’nı pekâlâ iktidar partisinden çekip alabilirdi.

        Evdeki hesap çarşıya bu defa da uymadı. Her parti kendi adayında ısrarcı olduğu için, Meclis Başkanlığı’na yine AK Partili biri, İsmet Yılmaz son turda seçilebildi.

        Bu sonucun alınmasında 80 milletvekiliyle Meclis’te temsil edilen MHP’nin tavrı belirleyici oldu.

        Önce HDP’nin oy verdiği adaydan uzak duracaklarını söyledi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; ardından, son turda, oy pusulasında adı bulunmadığı halde kendi adayları Ekmeleddin İhsanoğlu’nda ısrarcı olacaklarını...

        İsmet Yılmaz, MHP sayesinde seçildi. MHP, tavrıyla, sadece Meclis Başkanı seçiminde AK Parti adayının önünü açmakla kalmadı, kendisini “yüzde 60 bloku”ndan da ayırdı.

        Tabloya bakarak, AK Parti’nin hükümet ortağının artık bulunduğu, bir AKP-MHP koalisyonunun ufukta göründüğü öngörüsünde bulunanlar var. Mantığa uygun bir öngörü bu.

        Öyle mi olacak acaba?

        Kestirmeden cevabım şu: Hiç belli olmaz...

        Meclis’e başkan seçiminde yaşananlar ve varılan sonuç her partiyi yeniden tavır belirlemeye sevk edecektir. Özellikle de “yüzde 60 bloku” tespitine kendisini fazlaca bağlamış CHP’yi...

        CHP dünkü seçimden hiç çıkarmadıysa şu sonucu çıkarmış olmalı: Siyasette her partinin kendi çıkarları ön plandadır ve belli bir konuda -sözgelimi seçim kampanyalarında yürüttükleri AK Parti karşıtlığında- birbirlerine yakın dursalar da, başka konularda -mesela hükümette yer alıp almama konusunda- farklı tavırlar benimsenebilir.

        Geçmiş dönemlerde de böyleydi bu, bugün de durumda hiçbir değişiklik olmadığı anlaşılıyor.

        Başkanlık seçiminde tavrıyla sonucu belirlemiş olan MHP, hükümet kuruluşunda da belirleyici bir işlev üstlenebilir ve birkaç manevrayla AK Parti’yi kendisiyle koalisyona mecbur bırakabilir.

        Nasıl mı? Bilemiyorum, ama dünkü sonuca bakarak bunun pekâlâ mümkün olabileceğini düşünüyorum.

        Zaten CHP’nin de üzerinde düşünmesi gereken nokta bu: “Yüzde 60 bloku” tespiti çöktüğüne ve Meclis Başkanlığı hiç zorlanmadan AK Parti’nin elinde kaldığına göre, artık kendi çıkarlarını ön planda tutan bir politika izlemesi beklenir CHP’den...

        “Yüzde 60 bloku” yanlışlığına sapmasa ve daha en baştan hükümette yer alma niyetiyle yola çıksaydı, Meclis Başkanlığı’nı da pazarlık konusu yapabileceği bir süreci CHP başlatabilir, muhtemelen kendi adayının seçilmesini de sağlayabilirdi.

        Dünkü seçim, AK Parti’yi rahatlatmış olmalı.

        AK Parti, bu rahatlıkla, Meclis’te temsil edilen diğer partilerden hangisini isterse kendisine koalisyon ortağı olarak seçebilir.

        CHP, önümüzdeki günlerdeki tutumuyla doğru politik tercihlerde bulunamazsa, tablonun tamamen dışında da kalabilir.

        Diğer Yazılar