Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        LEONARDO da Vinci’nin Hz. İsa’nın Havarileriyle buluştuğu “Son Yemek” tablosunu ne kadar andırıyor Suruç’tan ajanslara düşen o ilk fotoğraf: Kimi başörtülü kadınlar ile gencecik erkekler biraz sonra başlarına geleceği bilmeden son kahvaltılarını ediyorlar...

        Toplam sayıları 300’ü bulan, Suruç’un öte yanındaki, IŞİD tarafından yerle bir edilmiş Kobani’yi ayağa kaldırmak niyetiyle yola çıkmış “Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu” üyesi bu gençler...

        Başlarına ne geldiğini dünden beri bütün dünya biliyor: Bir canlı bomba kadının kendini patlatmasıyla 30’dan fazla kişi hayatını kaybetti.

        İlk tespit, eylemi IŞİD’in yaptığı...

        Vahşet sözcüğü bile yapılanı tam karşılamıyor. Gerçekten ilk gelen haberler doğ- ruysa, yani eylem IŞİD’in eseriyse, ülkemizle en uzun sınıra sahip bir bölgeye egemen IŞİD, artık Türkiye’yi de hedefleri arasına katmış oluyor...

        Şaşırtıcı mı? Değil. Bazılarının DAEŞ de dediği IŞİD İslam coğrafyasının bütününe talip bir örgüt. İlk çıkışını (2010) yapmasının üzerinden henüz 5 yıl bile geçmemişken, İngiltere’den geniş topraklara sahip bir varlık haline dönüştü bölgemizde IŞİD. Önce petrol ve su zengini yerleri hedef aldı; şimdi de oralardan elde ettiği imkânları ve kazandığı savaş deneyimini egemenlik bölgesini genişletmek için kullanıyor.

        Ele geçirdiği yerleri her türlü psikolojik unsuru devreye sokarak elinde tutmasını bildi IŞİD; bunun tek istisnası, Suriye’nin Türkiye sınırındaki Kobani ve etrafındaki bölge...

        Kürtler IŞİD’in eline geçirdiği topraklarını savaşarak geri almayı bildi.

        Yukarıdaki “Şaşırtıcı değil” tespitimin dayandığı bir gerçek de bu: Bugüne kadar hep ilerlemiş bir örgüt IŞİD; Kobani çevresinde yaşadığı hezimeti hazmedememesi normal. Kobani’yi ihya etmek için Suruç’ta toplanmış gençleri hedef seçmesinin şaşırtıcı bir yönü yok.

        Hiç kuşkusuz ilk tespit doğru olabilir; en kuvvetli ihtimal, eylemi IŞİD’in yapmış olmasıdır.

        Ancak başka ihtimalleri de göz ardı etmemeli.

        Türkiye üzerinde hesabı olan tek unsur IŞİD değil çünkü; ülkemizi terörle meşgul etmek isteyen ve bugüne kadar bunu önce ASALA, sonra PKK ile başarmış nice şer odağı var. Son zamanlarda listeye Suriye başta olmak üzere yenileri de eklendi. Bugün de IŞİD’i pekâlâ aynı odaklar kullanıyor olabileceği gibi, üzerine IŞİD kartviziti iliştirilmiş kanlı eylemleri başkaları da sahneleyebilir.

        Türkiye’yi etrafındaki kan deryasının parçası yapmak isteyenler...

        O sebeple, tepki vermeden önce yapılacak değerlendirmelerde her ihtimal hesaba katılmalıdır.

        Kanlı eylemin siyasi hayatın gidişini bozmasına ise meydan verilmemelidir.

        Ülkemizin genel seçimden çıkmasının üzerinden fazla bir vakit geçmedi. Sandığa yansıyan “koalisyon” iradesinin yerine getirilmesi için iyi niyetli çabalar sarf ediliyor. Sonunda temsil sorunu olmayan mümkünse kalıcı bir hükümet kurulabileceği anlaşılıyor.

        Eylem o çalışmayı sakatlamamalı, tam tersine anlaşmaya varılması beklenen süreci hızlandırmalıdır. Terörden medet umanların heveslerini kursaklarında bırakmanın tek yolu budur.

        Telaşlanalım mı? Hayır, bir yandan serinkanlılığımızı korurken, bir yandan da sorunlu bir bölgede, bizi Afganistan, Suriye ve Irak gibi uzak-yakın komşularımızdan ayıran özelliklerimizi ön plana çıkarmanın yollarını arayalım.

        Başı bozuk hale getirilmiş ülkeler, o duruma, başlarına gelene doğru teşhis koyamadıkları ve yanlışta ısrar ettikleri için düştü.

        Aman ha. Sakın ha.

        Diğer Yazılar