Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti ile MHP milletvekillerinin “Evet” oyu vereceği belliydi de, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gerekirse sınır ötesi (Suriye ve Irak’a) müdahalesine izin veren “tezkere”ye CHP’nin aynı yönde oy kullanacak olması sürprizdi.

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, huzursuzlanan milletvekillerini yatıştırmak için, “Eğer ‘Hayır’ oyu kullanırsak, seçim sürecinde şehit cenazelerinde bunu kullanır, aleyhte propaganda yaparlar” gerekçesine sığınmış...

        Gerekçesiz olmazdı zaten; çünkü CHP’liler her yıl bu zamanlarda Meclis’e sunulan “tezkere”ye hep “Hayır” oyu kullanmaktaydı.

        HDP’nin “tezkere” karşıtlığı ise devam ediyor; hükümette yer alan HDP’li 2 bakan “Hayır” oyu kullanacaklarını günler öncesinden açıkladı.

        “Tezkere” önemini aslında çoktan yitirdi; artık sınır ötesi müdahalelerin “tezkere” bulunmasa da yapılabileceği bir ortam hâkim ülkemize. Konuyu ele alışım da müdahale ihtimali yüzünden değil; CHP’nin görüş değişikliği için sığındığı “gerekçe” tuhafıma gitti de ondan.

        Suriye ve Irak’a asker gönderme tezkeresi PKK terörüyle ilgili değil ki... Bu ülkelerde IŞİD belasına karşı bir “koalisyon” oluşturdu ABD ve Türkiye de o koalisyonun içerisinde. ABD kendisine tanınan izinle Türkiye’de bulunan üslerini (İncirlik, Erhaç, Batman ve Pirinçlik’i) kullanmaya başladı.

        Bizim uçaklar da bir süredir Suriye ve Irak’taki IŞİD hedeflerini bombalıyor.

        Çıkarılan “tezkere”, ABD önderliğinde yürütülen ülkemiz etrafındaki askeri operasyonlara TSK’nın da katılabilmesi için izin verilmesi anlamını taşıyor.

        Durum buysa, neden CHP, seçim sürecinde “şehit cenazeleri” üzerinden aleyhlerinde propaganda yapılacağı gerekçesine sığınıyor?

        Şu soru da geçerli: IŞİD’e karşı operasyonlara izin veren “tezkere”ye HDP neden itiraz ediyor, HDP’liler niçin aleyhte oy kullanıyor?

        Gerçekten tuhaf bir durum bu.

        Tuhaflığı açıklayabilecek tek bir sebep var, o da fazla mantıklı gelmiyor: Terör...

        Ancak bir ülkede “terör” başını kaldırdıysa, ardından meydana gelecek gelişmelerde mantık aramak gerekmiyor. At izinin it izine karıştığı ortamlardır terörün etkilediği ortamlar...

        “PKK neden yeniden teröre başladı? Neden küçük-büyük, asker-sivil ayrımı gözetmeden kanlı eylemlere başvuruyor?” sorusunu bir de bu gerçeği hatırlayarak zihninizde tartın.

        Daha doğrusu, güncel olayları, terör eylemleriyle şaşkına döndürüldükten sonra meydana gelen siyasetteki zemin kaymalarını göz önünde tutarak değerlendirin.

        CHP 1 Mart (2003) Tezkeresi’ne canla başla karşı çıkmış, direnişi TBMM’nin tezkereyi reddini getirmişti.

        Önemli bir tavırdı CHP’nin o dönemde sergilediği... CHP’nin o zamanki lideri Deniz Baykal, ABD’nin hışmını kendisi ve partisi üzerine çekmeyi göze alarak tezkereye karşı durmuştu.

        Nitekim, o karşı duruşunun faturası, yıllar sonra, bir “kaset” halinde karşısına çıkarıldı.

        Kemal Kılıçdaroğlu’nun “tezkere” konusunda partisinin tavrını değiştirmesi ilginç...

        İlginçliği şuradan: “1 Mart Tezkeresi” yüzünden subaylarımızın başına “çuval” geçiren, “Hayır” diyen siyasilere fatura çıkartan kadrodan eski Büyükelçi Eric Edelman, bu hafta içerisinde, New York Times Gazetesi’nde, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakışıksız ithamlarla dolu bir yazı yayınlattı.

        Ülkemiz adına gazeteye cevabı Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç verdi ve cevabında “1 Mart Tezkeresi”ni reddin haklılığını çarpıcı biçimde vurguladı.

        “1 Mart tezkeresi”ne “Hayır” oyu kullanan CHP’lilerin göğsünü kabartacak ifadelerle...

        Bazen de “tezkere” ile sınanır siyasiler...

        Diğer Yazılar