Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURBAŞKANLIĞI için seçim yarışı başladı. Adaylar her imkânı kullanarak oyumuzu kendisine vermemiz için bizleri ikna çabasında; fakat adayların tek amacının Cumhurbaşkanı seçilmek olduğundan emin miyiz?

        Sorum size garip geldiyse beni lütfen mazur görün. Yine de, yazının devamını okumadan, sorum üzerinde biraz düşünmenizi tavsiye ederim...

        Açayım...

        Seçime katılan üç adaydan Selahattin Demirtaş yüzde 10 barajını aşma sıkıntısı sebebiyle genel seçimlerde adaylarını bağımsız olarak yarıştırmış BDP/HDP'nin milletvekilleri tarafından Cumhurbaşkanı adayı gösterildi. Herhalde onun ve partisinin beklentisi, 12. Cumhurbaşkanı'nın Selahattin Demirtaş olacağı inancı değil...

        Nedir o halde?

        BDP'den HDP'ye evrilen parti, Cumhurbaşkanlığı seçimini, Türkiye'nin bütününe hitap eder hale gelme projesinin yeni bir hamlesi olarak kullanmak niyetinde. Kampanya söylemi bu amaca uygun belirlenmiş... Kürtler elbette asıl hedef kitleyi teşkil ediyor; ancak CHP'nin seçime muhafazakâr bir adayla katılmasından yararlanarak sol ve liberal seçmenlerin bir bölümünü kendisine çekme hesabına da uygun davranılıyor.

        Konumunu şimdiye kadar hep birileriyle paylaşmış Selahattin Demirtaş'ın şahsında, bu seçimle, Türkiye'ye önemli bir politik figür, bir lider kazandırmak da var hesaplarında...

        Seçimin "favorisi" olduğundan kimsenin kuşku duymadığı Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanı seçilmenin ötesine taşan bir niyeti olduğunu saklamıyor ve kampanyasını o uğurda kullanıyor. Gönlünde yatan, partisiyle bağlarını koparmasını gerektirmeyen, devletin organları üzerinde yönlendirici konuma sahip olabileceği bir "başkanlık sistemi"ni zorlamak...

        Verdiği mesajlarla zihinlere bunun neden gerekli olduğunu yerleştirme çabasında Tayyip Erdoğan... Çankaya'ya en yüksek oyla seçilmek istiyor. Verdiği açık-seçik mesajlar ışığında kullanılmış oyların yeterli oranda olması durumunda, gönlünde yatanı hayata geçirmek için derhal harekete geçeceği şimdiden belli.

        Erken seçimse erken seçim... Anayasa değişikliğiyse Anayasa değişikliği...

        Peki ya Ekmeleddin İhsanoğlu ile onu aday gösteren CHP ile MHP'nin esas niyeti?

        CHP ile MHP'nin birden fazla amacı var da, en anlaşılabilir olanını yazayım: "Yenilmez armada" gibi görünen AK Parti'nin karşısında iktidar alternatifi olabilecek bir ittifakın temelini oluşturma... Daha doğrusu, kabaca yüzde 25 (CHP) ve yüzde 15'ten (MHP) ibaret oylardan, yüzde 40'ın üzerini yakalayabilecek bir ortak blok çıkarma...

        1991'de Refah Partisi ve MHP benzer bir ittifakla Meclis'e girebilmiş ve önceki seçimlerde hesaba katılmaya değmez oylar alabilmişken, "ittifak" sayesinde siyasetteki varlıklarını kalıcıya dönüştürebilmişlerdi.

        AK Parti, bir sonraki seçimde karşısına blok halinde çıkacak bir muhalif ittifaka kendisini hazırlasa iyi olur...

        Bir yan beklentisi daha olabilir CHP ile MHP'nin: Ekmeleddin İhsanoğlu'nun şahsında "merkez sağ" adresini de kendilerinin belirlemesi...

        Her seçim, partilerde siyasi travmalara yol açabiliyor. AK Parti'yi başarıdan başarıya koşturan liderin güncel siyasetin dışına çıkması... Cumhurbaşkanı seçildikten sonra müdahaleci bir yönetim anlayışını benimsemesi... Üç dönem kuralının keskin biçimde uygulanması...

        Muhtemel birer travma sebebi bunlar CHP ile MHP'nin hesaplarında...

        Sonunda, huzursuz ruhlar için yeni bir adres teşkil edebilir, hemen hiç tanınmazken kampanya sayesinde ülke çapında tanınırlık kazanacak Ekmeleddin İhsanoğlu...

        Cumhurbaşkanı seçeceğiz, partiler oy vermemiz için adaylar çıkardılar; ama her birinin geri planda farklı niyetleri olduğundan fena halde kuşkuluyum.

        Diğer Yazılar