Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        48. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) başlıyor. “Parçalanmış bir dünyada ortak bir gelecek yaratma” temasıyla binlerce katılımcı bir araya gelecek. İklim değişiklikleri, kadın hakları, siber güvenlik ve artık her senenin değişmez başlığı “eşitsizlik” tartışılacak.

        119 ülkeden 340 üst düzey siyasetçinin yaratacağı mozaiğin diğer büyük parçaları finans kesimi ve medya olacak. Buluşma sonrasında dünya üzerinde metrekare başına en zengin toprak parçasına dönüşecek kongre vadisi “eşitsizlik” sorunsalına bir yanıt üretebilir mi? Bu yerinde bir soru. Ancak onlar üretemezlerse kim üretecek?

        “Davos ruhu” deniyor buna. 1989’da Özal ve Papandreu 12 mil sorununu bu kasabada çözüme ulaştırmak için bir araya geldiler. 2010’da Barroso, “AB Kurtarma Planı”nı buradan ilan etti. 1990’da iki Almanya duvarı yıkmadan önce Kohl ve Modrow liderliğinde burada buluştu. Arafat ile Peres, bitmek bilmez Filistin sorununa burada çözüm aradılar.

        Geride kalanlar, sonradan koşmayı öğrenenler ve yarışmayı sevenler... Bunların en göze batanı Çin, geçtiğimiz yıl toplantılara bir açılış konuşmacısı hediye ederek katkıda bulundu. Başkan Şi Cinping eksik rekabetin hüküm sürdüğü topraklardan gelip küresel rekabete olan inancını anlattı. Bu sene açılışı Hint Başbakanı Modi yapacak. Doğu’nun artan hâkimiyeti ve katkısı önemli. Bu çağrılar, toplantıları ve dünya gündemini dönüştürüyor.

        Hakikat sonrası (post-truth) dönemin ruhu da yeni düzeni şekillendiriyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kuralları koyanlar şimdi bir bir ortadan kaçıyorlar. Çok kültürlü, küreselleşen, ittifaklar kuran dünyadan korumacı ve kuralsız bir geleceğe yol alıyoruz. Brexit ve Trump’ın doğrulanamayan söylemleri en açık örnekler. AB’nin kendi iç sarsıntıları ve küresel korumacı politika denemeleri Doğu’nun Batı’yı mindere çekme çabalarına karşı birer kontra adeta.

        ORTAK DEĞERLER NASIL BELİRLENECEK?

        Herkesin farklı hedefleri gözettiği kürede ortak değerler, kurallı rekabet ve aynı geleceğe bakış nasıl olacak?

        İklim değişikliğini tanımayan, “Önce Amerika” diyen Amerikan Başkanı Trump hem sorunun kaynağı hem çözümün paydaşı olabilir mi?

        ABD’de toplumun yüzde biri ülke servetinin yüzde kırkına sahip. Yabancılar, yerlileri ekmeklerinden etmekle suçlanıyorlar ve terörün müsebbibi konumundalar. Oysa gerçekler çok farklı. Göçüp gelenler hem yerlilere göre daha nitelikli hem de suça karışma oranları düşük. Gerçek bu. Peki önemli mi? Gerçek olması kabul göreceği anlamına geliyor mu?

        Hayır.

        Bir kez doğrunun değil, güçlünün haklı olacağına inanırsanız üreteceğiniz çözümler de buna uygun olacak. Belki de sistemden kopan her parçanın Ruslar tarafından sahiplenilmesi bundandır. Maduro, Esad, Doğu Avrupa siyasetçileri akla gelen ilk örnekler.

        Davos dünyanın nasıl ayrıştığını ve kendi içinde eşitsizlik adacıkları üstünde nasıl yüzdüğünü ortaya koyabilecek entelektüel kapasiteye sahip. Trump da bunu kanıtlayacak birikime ve palete.

        Ruh, çağırmakla geri gelecek gibi değil. En azından problemin ne olduğu tastamam belli olacak. Bu da bir ilerlemedir.

        Diğer Yazılar