Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İngiltere’nin AB’den kopmasını yani Brexit’i bir İngiliz meselesi kabul edersek, Avrupa için İtalyan seçimleri kısa vadede bir son niteliği taşıyor. Artık ajandada işaretli bir politik gelişme kalmadı.

        Avusturya’da aşırı sağcı cumhurbaşkanı seçilemedi, Hollanda’da aşırıcılar iktidarı alamadı. Fransa’da Le Pen yenildi, Macron AB açısından bir umut olarak belirdi. İspanya’da ayrılıkçı Katalan rüzgârı “zor” ile dindirildi ve Rajoy yeniden hükümeti kurdu. Almanya’da Merkel kazandı ve büyük koalisyon dün SPD’nin delegelerinin onayıyla tesis edildi. Popülist dalga yenildi, Avrupa merkezci bakış kazandı.

        Ekonomiye uzak olanlar bütün krediyi Avrupa’nın kendini yenileme kapasitesine, yaratıcı yıkıma, aklıselime verebilirler belki, ancak Mario Draghi’yi biraz olsun tanıyanlar Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) bu “demokratik ısrar”da esas oğlan olduğunu pekâlâ biliyorlar. Bugün Avrupa demokrasisi adına ne varsa bunun bekçisi büyük oranda ECB’dir. Elbette banka da bir AB kurumudur. Diğer yandan, bölgede faizlerin düşük kalmasını, birçok finansal kurumun ve daha önemlisi ülkenin ayakta kalmasını ECB sağladı.

        Banka, politikacılara zaman kazandırdı. Demokratik avans verdi.

        2008 kriziyle önce bilanço resesyonuna, ardından popülist söylemlerin ve mülteci krizinin etkisiyle demokrasi resesyonuna giren Avrupa için şimdi hesap vakti. Seçimlerle kazanılan yıllar doğru kullanılmazsa Avrupa’nın eksiksiz her ülkesi için problem kapıda. Artık hesap vakti. Ardından reformlar ve yeni politik iklim yaratma çabaları gelmeli.

        ***********

        İTALYA’DA EKONOMİ KAYBETTİRDİ

        Avrupa’nın ekonomik hasta adamı... 10 yıl önceye göre ekonomik büyüklüğü % 5 küçülmüş olan ülke. Bu sürede AB % 10 büyümüşken üstelik. Yoksulların toplam nüfusa oranının 10 yılda 5 puan artarak % 30’a vardığı Çizme... İşsizliğin % 9’a indirildiği kıtada % 11’de kalan İtalya...

        Kamu borcu % 132 ile AB geneline nazaran 40 puan fazla ve gelecek yıllara kamuya kımıldama alanı bırakmamış bir yapı. Aynı zamanda sorunlu banka kredilerinin AB’nin 2 katı olduğu bir yapı. İşte tüm bunlar yabancı düşmanlığıyla birleşince kazanan popülist söylem oldu.

        Seçim sistemini ve anayasayı değiştirmek gibi iddialı bir söylemle yola çıkan Başbakan Renzi ekonomik dönüşümü başaramadı. Eriyen politik sermayeyle birlikte sandık çıkış anketlerine göre pazar günü yapılan seçimlerde merkez-sola destek düşmeye devam etti. “5 Yıldız”, “Kuzey Ligi” gibi tepkisel partiler kazandılar.

        Kampanya döneminden ve halkın bu söylemlere lütuf göstermesinden anladığımız kadarıyla, yolsuzluk yapan bürokratlar ve politikacılar suçlu. Polonyalı muslukçu, Müslüman tezgâhtar ve Endonezyalı işportacı da suçlu. Bankalar düzeni bozdular ve AB’nin geri kalanının da İtalya’ya borcu var.

        Meşhur sabık Başbakan Berlusconi’nin sağ ittifakı sandık çıkış anketlerine göre birinci, “5 Yıldız Hareketi” ikinci ve Demokratik Parti (DP) 3. olmuş durumda. Bu sonuçların ardından Matteo Renzi, DP’den istifa etti. İtalya faşist yönetimden cumhuriyete geçtikten bu yana, yaklaşık 70 yılda 70’e yakın hükümet gördü. Bu sürede Birleşik Krallık sadece 26 hükümet eskitebildi. Dünyanın 3. büyük bono ihraç eden/kamu borcu yüksek ülkesi için harika bir istatistik değil.

        Şimdi nasıl bir koalisyon olacağı belli değil. Tarih bize bir yol bulunacağını söylüyor. Diğer söylediği ise o yolun hemen tüketileceği. Euro pek etkilenmiyor, çünkü bir kriz beklentisi yok. Ülkenin “normali” bu. Ancak ilerisi karanlık. Kamunun milim oynamaya mecali yok. Özel sektör dağınık, banka batıkları çok yavaş eritiliyor ve ECB parasal genişleme programını 1 yıl içinde bitirecek. Çok dikkatli hareket etmeleri gereken bir dönemi boşa harcadı İtalyanlar...

        Diğer Yazılar