Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        3 ülke, 3 farklı hikâye. Suriye gerginliği ile benzer taraflarda ancak farklı niyetlerle duran 3 ülke: İran, Rusya ve Türkiye.

        3 ülkenin de finansal piyasalarında çalkantı yaşanıyor. Doların rezerv para olduğu bir finansal âlemde para birimleri dolara karşı eriyince finansal stres baş gösteriyor. Diğer yandan, üçünün de hikâyesi farklı.

        İran, örneğin dışarıdan sıkıştırıldığı kadar kim bilir içeride kim kimin yanında duruyor. Dini lider ve siyasi lider arasındaki mücadele yeni değil. Özellikle son sandıktan sonra sürtüşme ayyuka çıktı. Yüzünü dünyaya çevirmek isteyen liberaller Başkan Obama ile büyük bir sıçrama yaptılar. Ta ki Başkan Trump gelene kadar. Artık örtük ve açıktan sıkıştırma başladı. Mayısta belki de nükleer anlaşmanın bazı maddeleri iptal olacak. Liberaller için durum fena. Sert eleştiriler modernleşmeye ve küresel entegrasyona karşı olsa da “ABD şeytanı ile anlaşmak bize fayda getirmedi” söyleminde vücut buluyor. Oysa Ruhani makro vaziyeti toparladı; regülasyonlarla, fonlamasıyla ve eksik rekabet şartlarıyla, bir de unutmadan dini liderin ekonomik gücüyle İran modern kapitalizm öncesi bir ekonomi. Dönüşmesi için politik irade gerekiyor.

        Bu çekişmelerin ve sorunların göbeğinde yeni bir döviz krizi baş gösterdi. Düşük döviz girişinin yaşamadığı ancak talebin daha yüksek olduğu klasik bir ön-gelişmekte olan ekonomi. Kanamayı dövizi sabitleyerek buldular. Belki de araç köprüde giderken şarampole yuvarlandı. Zararı büyük ihtimalle Ruhani’ye fatura edilecek. Devasa bir yanlış yapıldı.

        Rusya, diğer yanda bir tecrübe abidesi. Kızıl Ordu doğrudan ya da dolaylı olarak başka memleketlere girer. Batı yaptırımlar açıklar. Rus Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı durumu idare eder. Kimi zaman 100 milyar dolar yakılır rezervlerden ve kimi zaman da faizler artar. Son turda örneğin % 18’lere çekti merkez bankası politika faizini. Nükleer bir opsiyon kullandı. Yaptırımların gölgesinde can çekişen ekonomik aktivite faiz kalkanı ve güçlü kurla finansal istikrar kazandı. Bugün enflasyon 3’lere düştü. Ruble değerini ikiye katladı. Başkan Trump tweet ile tehdit edene kadar. Rusya şimdi bildiğini okuyacak. Ezberi kuvvetli. Biraz rezerv yakacak, belki faiz indirimlerine ara verecek. Zaten jeopolitik tansiyon petrol fiyatlarını 73 dolara kavuşturdu neredeyse. Biraz da bundan istifade edecek. Bir kavşakta ülke; büyük ihtimalle ağır ağır dönecek. Araç yola devam edecek.

        Krizin uzaktan akrabası olan bizim içinse durum şu:

        Türk Lirası tüm bu olan bitenden önce özellikle yüksek enflasyon ve kılavuz eksikliğiyle zaten değer yitiriyordu. Üstüne ne yazık ki bu olaylar yumağı da binince şimdi yıl başından bu yana dolar ve Euro sepetine karşı çift haneli değer yitirdi. Enflasyon beklentileri zar zor tek hanedeysen artık tüm sinemalarda çift haneli filmler oynuyor. Beklentiler böyle... Enflasyon rejimini bozarsak faiz düzenimiz de bozulur. Çok değil, 10 yıl önce tahvil faizimiz % 25’ti. Enflasyonun belini kırıp da sermaye çekince bu faiz tepetaklak oldu. Şimdi % 14.5 civarında faiz ve bu enflasyon görünümüyle kazanımlarımız tehlikede. Köprüden önceki son çıkıştayız belki de. Para politikasına eşlik eden mali tedbirler, bunların doğru iletişimle devreye alınması ve enflasyona ilişkin eşgüdümlü bir eğilimle bir gündem oluşturmalıyız. Türkiye’de en az 1 ay boyunca her açıklama, ardından her aksiyon buna yardımcı olmalı.

        Durum bu olursa dönüp duran Rusya’ya ve daha ağır durumda olan İran’a bir selam çakıp yolumuza devam ederiz. Edebiliriz...

        Diğer Yazılar