Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başkan Trump'un start verdiği savaşın etkileri ne olacak? Ekonomistler ölçmeye çalışıyor. Ticarette yavaşlama ve hisse senetlerine baskı ile birlikte ABD ekonomisini önümüzdeki 3 yılda toplam 2 puan yavaşlatacağını öngören tahminler gördüm örneğin ancak bir kestirimde bulunmak güç. Yine de bu bizi düşünmekten alıkoyamaz.

        Dünya ticaretinde artık korumacılık ve yüksek gümrükler olacaksa bu işten kimler faydalanır ve kimler zarar görür hesap etmeye çalışalım.

        1- ABD ile yüksek hacimli ticaret yapanlar

        2- Küresel rekabette önde olanlar

        3- Çok fazla dış satımı olanlar

        4- Milli gelirlerine nazaran yüksek ticaret fazlası verenler

        5- Değer zincirlerinde üst sıralarda olanlar benim reçeteme göre bu işten en yüksek zararı görecekler.

        a)İthal ikamesini ucuz iş gücü ile içeriye çekebilecek olanlar

        b) şirketlerine destek verip sübvanse edebilecekler

        c) ABD ile daha az ticaret yapanlar

        d) demokratik sıralamalarda çok yükseklerde yer almayanlar ise bu işten fayda sağlayacaklar.

        Konu alabildiğine geniş ve titiz bir çalışma gerektiriyor. Yine de Türkiye açısından yaratmış olduğumuz skalayı bir test edelim.

        ABD ile ticaretimiz son yıllarda artıyor olmasına rağmen toplam ihracatımız içindeki payı %5'i pek aşmamıştır.

        Ayrıca ülkemiz ABD'nin en çok ithalat yaptığı ilk 10 ülkeden biri de değil. Bu listede 33. sırada yer alan ülkemiz özel bir negatif bakışa maruz kalmaz. Küresel ticaret hacmindeki yerimiz de hem toplamın içinde ufak kalmakta hem de 2017 sonu verilerine göre dünyanın en yüksek ticaret açığı veren ilk 5 ülkesinden biri olmamız bizi yine spot ışıklardan uzak tutacak.

        Küresel ticareti tüm ülkelerin milli hasılalarına bölünce %58'lik oran buluyoruz. Türkiye'nin dış ticaret hacmi %54 ile bu seviyenin altında. Türkiye tacir bir ulus olmadığı için hissedeceği etki görece zayıf kalabilir. İhracatın GSYİH'ye oranında da 164 ülke arasında %22 ile 125. sıraya kurulmuş durumdayız. Kimsenin gözüne batacak durumda değiliz diyelim.

        Küresel değer zincirlerine katılımda ise oldukça gerilerdeyiz. Grafiği aşağıda paylaşıyorum.

        Yeni soğuk savaş ortamında Çin gibi sermaye kontrolü uygulayan ülkeler ve demokratik olmayan kararları hızla alabilecek ülkeler karlı çıkacaklar. Kendi şirketlerine daha fazla destek verebilecekler. Elbette buradan böyle bir önerme yaptığım çıkmamalı. Sermaye serbestisinin olduğu bizim gibi ülkelerde bu bir seçenek değil.

        Geriye, ucuz iş gücü ile yaptığı ihracatı içeriye dönük yapabilecek ya da ithalat kalemlerini içeride üretmek için kısmen yer değiştirme yapabilmek kalıyor. Türkiye burada bir yere kadar başarılı olabilir. Son olarak, ülkelerin bir de finansal hesapları olduğunu unutmamak gerekiyor. Yavaşlayan ticaret düşük faiz ortamı getirecekse bundan da yine en çok Türkiye gibi yüksek betaya sahip ülkeler yararlanacaklardır.

        Bu durumda ne yapmalı? Makro ve mikro senaryolar çalışılmak zorunda. İngiltere gibi yönsüz ülkeler ile serbest ticaret anlaşmaları imza edilmeli. Gümrük Birliği için AB'ye baskı yapılmalı ve ihracatımızın %55'inin gittiği bu bölge ile hem siyaseten daha iyi bir zemin geçilmeli hem de bölgenin kendini savunurken vereceği hamlelerden zarar görmeyeceğimiz garanti altına alınmalı.

        Türkiye mevcut zayıflıklarından ötürü bu zorlu ortamdan daha aza yara alarak çıkabilir. Güçlü olduğu yönlerini kullanıp aslında tarafı olmadığı bu savaştan uzun vadeli çıkarlar elde etmeyi deneyebilir.

        Diğer Yazılar