Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tayland kurunu sert şekilde devalüe ettikten sonra Asya'da biriken problemler çığa dönüşmüş ve Asya krizi resmen başlamıştı. 97'deki kur ayarlamasından sonra üç ülkede faizler %10'lardan %50'lere kadar yükselmişti. Sert bir resesyon gelecekti...

        Sert ekonomik daralma beraberinde aynı oranda acıtıcı bir kredi daralması da getirdi. Sorunlu krediler arttı. Bankalar yükü taşıyamaz hale gelmişti. Sorunlu varlıkların payı o denli arttı ki başka hiçbir ülke sisteminde görülmeyen tahsili gecikmiş alacaklar oranı meydana geldi. Tayland'da kredilerin yarısı 99 yılında tahsili gecikmiş hale dönmüştü!

        Tayland'da eski bir maliye bakanının başını çektiği yeniden yapılandırma komitesinde (FRA) özel sektör, Tayland Merkez Bankası yer alıyordu. Endonezya'da borçların idaresi için IBRA kurulmuş ve 5 politik partinin görüşü alınmıştı. Malezya'da ise yine MB eşgüdümünde bir borç idare komitesi kurulmuştu.

        İşe önce mevduata garanti vererek ve banka regülasyonlarını gevşeterek / sıkarak başladılar. Bankaların hayatta kalmasını sağlayacak düzenlemeler ile sektör rahatlarken, reel sektörde daha fazla batık olmaması için banka - şirket ilişkilerinde bankaların daha fazla risk almasını önleyecek sıkılaştırıcı yollara başvuruldu.

        Kurallar belirlendikten sonra her ülke kendine göre kötü banka yönetme testine girdi.

        Tayland'da kötü varlıkların hızla satılması prensibi belirlendi. FRA Ekim 97'de çalışmalara başladı. Fiziksel varlıklar martta, araç ve konut kredileri ise yaz aylarında %50 iskonto ile satıldı. Elde kalan asıl büyük varlıklar ise ihale edildi. Acele satışlar birkaç partide yapıldı ancak varlıklar %20'den düşük defter değeri ile satılıyordu. 99 yazında varlıkların önemli bölümü satılmıştı.

        Malezya'da Maliye Bakanlığı Danaharta ismiyle bir borç yönetimi şirketi kurdu. Çoğunluğu özel sektörden oluşan yönetim kurulunun görevi varlıkları yönetmekti. Bu varlıklar Danaharta'nın bankalardan alacağı varlıklardı. Bu kurum %60 ortalama varlık değerlemesi ile bankalardan yaklaşık 3.000 parça ticari kredi satın aldı. Konut kredileri almadığı için politik olarak da zorlanmadı keza borcunu ödemeyenleri evlerinden çıkarmak zorunda kalmamışlardı. Kurum devlet destekli bono ihraç ederek ve 5 yıl sonra bunu roll etme / çevirme hakkı kazanarak alımlarını yaptı.

        IBRA'da 500'e yakın personel işe alındı. Doğrudan bankaların kötü varlıklarını onlardan satın almak ve yönetmek üzere kuruldu. 4 kamu bankasının teke indirilip kötü varlıkların bir bölümünü saklaması gibi çözümler bulundu ve yapılandırma sürecinde Alman Deutsche Bank'tan danışmanlık alındı.

        Bankalar kurtulup, kimileri birleşip kimileri ise battıktan sonra güvende artış oldu. Şimdi sıra finans sektörü ve reel sektör bağını güçlendirmeye gelmişti. Üç ülkede de kredi yapılandırma komiteleri kuruldu.

        Finansal olarak sağlam olan ancak ekonomideki döngüden etkilenen şirketler için her biri farklı modelleri benimseyen 3 ülke özünde aynı işi benimsediler. Kriz boyunca bankalar bu sağlam şirketleri bir konsensüs dahilinde fonlamaya devam etsinler ve bu arada bir ödemesiz periyot ile onları rahatlatsınlar. Hatta aralarında kritik öneme sahip olanlar için yeni kredi kanalları açsınlar şeklinde prensipler belirlendi. Finansal sektörden sonra sıra reel sektörü bir arada tutmaya gelmişti.

        ***

        Asya ekonomileri önce bankacılık özelinde düzenlemeler ile bankaları kurtardılar. Yeniden yapılandırma maliyetleri Tayland'da milli gelirin %32'sine, Malezya'da %18'ine ve Endonezya'da %29'una varmıştı[1]. Malezya haricindeki iki ülkede toplam masraflar o günün kuruyla 40 milyar doları aşmıştı.

        Milenyum geldiğinde üç ülkede kötü günleri geride bırakmış ve en az %5 civarında büyümeye geçmişlerdi...

        [1] IMF Raporu, 1998

        Diğer Yazılar