Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Euro Bölgesinin motoru konumunda olan ülke son iki çeyrekte bir durgunluğa girmiş durumda. 2018'in 3. çeyreğinde daralan ekonomi aynı yılın son çeyreğinde ise sıfıra yakın büyüme kaydederek resesyondan kaçınmış oldu. Sıfırdan sonraki rakamlara takılmadan, Alman ekonomisinin son durumunu inceleyelim.

        Küresel büyümenin zayıflaması Almanya ekonomisini yavaşlatmak için tek başına yeter bir sebep aslında. Milli hasılasının %47'si kadar ihracatı olan ülkenin dış satımında mal ihracatı %38 ile hizmetler kaleminin önünde. Çok basit şekilde, küresel üretim, dayanıklı eşya tüketimi ve yatırım yavaşlıyorsa Almanlar acı çekiyor demektir.

        Büyümede global frenin yanında Alman ekonomisi için iki döngüsel yavaşlatıcı sebep var. Bunlardan ilki otomotiv endüstrisinde yaşanan emisyon skandallarının getirdiği moral bozukluğu. Daha fazla arabanın daha zorlu testlerden geçebilmesi zaman alıyor. Araba ve araba parçası üretimi sanayi üretiminin %20'sine denk geliyor. Bu sektör Almanlar için hayati.

        Ren Nehri'nin ve diğer ticari mal taşımanın yapıldığı nehirlerin kuraklık sebebiyle iyice sığ hale gelmeleri ise başka bir faktör. Özellikle kimya sektörü için nehir taşımacılığındaki çelme siparişlerin çakılması anlamına geldi.

        Türkiye'nin yavaşlaması ve ithalat talebimizin çakılması da yavaşlamanın bir başka sebebi. Bu kez biz yenildiğimiz için Almanlar yenik sayılıyorlar aslında. İngiltere'nin AB'den çıkamayışı da hem mal satımında hem moral kanalında aşınmaya yol açmış durumda. Biz ve Birleşik Krallık etkisi milli hasılayı %0,4 kadar aşağı çekmiş durumda.

        Elbette tüm bu etkiler 2019'un bahar ayları itibari ile kısmen geri çevrilebilecek. Çin - ABD ticaret savaşında yumuşama emareleri var. Ren'de su seviyeleri yükseliyor. Brexit belirsizliği 3 vakte kadar ortadan kalkacak. Türkiye talebi ise belli ki bir süre daha yumuşak kalacak. Toplamda zımni bir iyileşme gelmek üzere.

        İhracatta beklenen kısmi toparlama ekonomiyi uçurmaya yetmeyecek mutlaka. İç talepte de canlanma olması gerekir. Makul iç talebi ile Almanya genellikle bu konuda tahmin yapmaya çalışanları yanıltmayan bir ülke. 2000'li yıllardan sonra yapılan reformlar ve özellikle özel sektör - sendikalar anlaşması ile beraber ülkede daralma yıllarında işten çıkarmalar en azda tutulurken, iyi zamanlarda ise maaş artışları oldukça kontrol altında gelişiyor.

        2 yıllık anlaşma sebebiyle 2019-2020 yıllarında makul zamlarını alan Alman çalışanların aynı zamanda işlerinde kalacaklarını da tahmin etmek güç değil. Tarihi düşük işsizlik (%5) ve düşük iş kaygısı ile kısa vadeli olarak tasarrufa yönelmiş olsa da iç talebin uzun vadeli ortalamalarının çok altında kalmayacağını söylemek doğru olacak.

        Toparlaması beklenen ancak ortalama altı ihracat büyümesi, kabul edilebilir iç talebi ve hemen hiç katkı yapmayan kamu kesimi ile Almanya 2019 ve sonrasındaki birkaç yılda Euro Bölgesinden daha fazla büyüme sinyali üretmiyor. Küresel ticaretin yönü ve mal sattığı komşularındaki belirsizlikler de Almanya için pozitif değil. Diğer yandan, milenyumun başında atmış olduğu reform adımları ve güçlü emek piyasası ile ülke bu beklenen yavaşlamaya hazır.

        Alman hükümeti milli hasıla büyümesinin 2019 yılında %1 olmasını, 2020'de ise %1,6'ya doğru artış yaşamasını bekliyor.

        Siyasi liderliği koruyan ancak parti liderliğini devreden Şansölye Merkel için ekonominin yanında ortak AB bütçesi, AB ordusu, ABD Dolarının tehdidini kıracak yollar bulma, göçmen sorununu aşma ve kıtadaki yükselen popülist & yabancı düşmanı akımları ile başa çıkmak gibi önemli meseleler çözülmeyi bekliyor.

        Diğer Yazılar