Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yemenli Husiler üstlendikleri silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısında Suudi Arabistan’ın (SA) petrol şirketi Aramco’nun iki sahasını bombaladılar. Eylem sonucu Suudlar’ın günlük petrol üretim kapasitesi 5,7 milyon varil zarar gördü. Bu, dünya tarihinde görülmüş en büyük kayıp oldu.

        *

        Emtiada arz yönlü şoklar klasik bir şablon izler:

        Geçmişten bir husumeti kullan / tedarik zincirine zarar ver / malın fiyatı fırlasın / varlıklar arası korelasyonlar çalışsın / yedek tedarikçiler ve diplomasi devreye girsin / fiyatlar gerilesin.

        930’larda Krallık kurulurken Yemen’den toprak alan ve devam eden yıllarda Husiler ile arası epey açık olan, bir süredir 10 binlerce sivil kaybın da yaşandığı Yemen savaşına taraf olan Suudlar’ın husumeti bu işin harcı oldu. Küresel petrol üretiminin neredeyse 1/10’unu tek başına yapan ülkenin petrol şirketi Aramco’nun 2 üretim tesisi vuruldu. Brent petrolün varil fiyatı %20 fırlayarak 72 dolara dayandı. Yüksek petrol fiyatı yen, altın gibi riskten kaçanları kucaklayan varlıkları yükseltti. ABD’nin stratejik rezervleri satabileceği haberleri ve Rusya’nın açığı kapamaya hazır oldukları yönündeki açıklamalar ile petrol gördüğü zirveden hafifçe geri çekildi.

        Şu ana kadar vuku bulan gelişmeler geçmiş emtia arz krizleri ile benzerlik gösteriyor. Ne var ki bu yaşananı özel kılan şartlar var.

        Petroldeki yükseliş, normal bir arz şokuna nazaran daha dayanıklı olabilir. Aramco’nun eksik üretimini ben kolaylıkla yer değiştirilebilir buluyorum. Her şeyden önce SA’nın Japonya, Hollanda ve Mısır’da stratejik rezervleri var. SA’nın en çok mal sattığı Güney Kore, Çin gibi ülkelerde de yedek rezervler bulunuyor. ABD’nin hali hazırda 645 milyon varillik stratejik rezervi bulunuyor. Aramco üretimi 1-2 ay tam randımana dönmese de belli ki dünyaca yeterli yedeğimiz var .

        Buradaki sorun 2 türlü. 21. Yüz yıl, yapay zeka, 4. Sanayi devrimi vs. derken kaçırdığımız şey şu: Hala büyümemizin önemli bölümünü ‘arkaik’ karbon bazlı kaynaklarla sağlıyoruz. Bir SİHA / drone kadar ömrü var oysa tedarik zincirimizin. Bu durumda, petrolde fiyatlama temelden yanlış mı?Bir arz güvenliği primi olmalı mı? Bu soru fiyatları destekleyecektir.

        İkinci sorun bölgede tansiyonun hızlıca artması. Başkan Trump ulusal güvenlik danışmanı Bolton’u işten çıkardı. Bunu İran ile yumuşama sinyali olarak aldık. Keza aradaki anlaşmazlıkların bir sebebi de şahin kanattan olan Bolton’un itirazıydı. İsrail’de genel seçimler sonucunda kendi kişisel tarihinin en tutucu ve katı kampanyasını sergilemesine rağmen Netanyahu kazanamadı ve yeniden genel seçimler yapılıyor. Suudi – İsrail aksının istekleri bir türlü gerçekleşmiyor. İran yıkılmıyor…

        Demektir ki jeopolitik risk priminin düşmesi zor.

        *

        Türkiye açısından durum çok açık. 12 aylık ölçümle cari fazla verdiğimiz ve enflasyonu düşürmek için kısmen düşük ithalat fiyatlarına güvendiğimiz bir senedeyiz. Durup dururken, ithal ettiğimiz bir malın fiyatının yukarı gitmesi isteyeceğimiz son şeylerden. Hem ticaret dengemizi bozduğu için hem de ticari faaliyetlerin maliyetini yükseltip enflasyonu şişirdiği için.

        Elbette günlük yükselişler fiyat hareketinin kalıcı olacağı anlamına gelmez ya da anlık fiyatlardan uzun erimli çıkarımlar yapılmaz. Ancak yukarıda aktardığım gibi petrolün taban fiyatına en az 5 dolar zam geldiyse, bunun ülkemizin cari açığı ve enflasyonu üstünde etkisi olur. Bereket ki TCMB’nin çalıştığı ortalama petrol fiyatı 2019 için varil başına 65 dolar. Piyasada son işlem 66 dolardan geçtiği için ve yıl başından bu yana ortalama petrol fiyatı 63 dolar olduğu için enflasyon tahminlerini güncellemek gerekmeyecektir denebilir. Ancak Banka’nın faiz indirimdöngüsü için doğaldır ki bu gelişme bir risk unsurudur.

        Varlık fiyatlarına gelince, grafikten de görülebileceği gibi petrol fiyatı ve BIST100 Endeksi hep at başı gitmiştir. Ancak petroldeki ani düşüş ya da çıkışlarda borsamız ters yönde tepki verir. Bu sebeple ithalatçı konumda olan ülkemiz için petrol şoku genellikle ilk etapta borsayı olumsuz ayrıştırabilir. Yine Türk Lirası ve faizler için de petrol şokunun iyimserliği sınırlayan bir faktör olduğunu ifade etmek mümkün.

        Diğer Yazılar