Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Alman ekonomisi art arda gelen şoklarla başladığı 2019 yılını uygun adımda götürüyor.

        Almanları zayıflatan 4 etken var:

        * Ticaret savaşları sebebiyle üreticilerde güven kaybı ve ihracat pazarlarında daralma

        * İklim değişikliği sebebiyle gelen kuraklık ve nehir taşımacılığının ana damarlarından olan Ren Nehri’nin kuruyarak sektöre ket vurması

        * Otomotiv endüstrisinin yavaşlaması ve regülasyonlar

        * Ticari partnerlerinde ortaya çıkan belirsizlikler (İngiltere’de Brexit, Türkiye’de ekonominin sıfır büyümeye inmesi Alman büyümesini tahminen yüzde 0,4 kadar aşağı çekti)

        Alman ekonomisi sadece bu zayıflıklardan ibaret değil elbette. Yüzde 5 civarında rekor düşük işsizliği, görece stabil siyasi hayatı ve krizlerde dahi sabit kalmayı başaran iç tüketimi ile Alman ekonomisi resesyona meydan okuyor. Ne var ki açıklanan satın alma yöneticileri verilerine göre imalatta daralma rekor seviyeye yaklaşırken, pozitif ayrışan hizmetler sektörünün de artık canı sıkılmış durumda.

        Almanya resesyona koşuyor.

        *

        Tüm bunlar yaşanırken, uzun süredir görmediğimiz ciddilikte ‘mali canlandırma’ nidaları yükselmekte. Almanlar ekonomik daralmalara fazla tepki veren bir ülke olarak bilinmiyor. Aşağıdaki grafikte uzun yıllardır kamu harcamasının milli hasıladan aldığı payın pek artmadığını görmek mümkün. AB krizi sırasında yüzde 6’ya yakın yıllık daralırken dahi kamunun desteği sınırlı tuttuğunu hatırlatmak gerekiyor.

        Şimdilerde tüm AB yavaşlarken ve yavaşlama şoktan ziyade öngörülebilen ve ağır çekimdeki güçlerin etkisi ile gelmişken canlandırma tedbirleri konusunda piyasa tahminleri ve dilekleri yine iyimser kalıyor. Burada en çok ilgi çeken ve canlandırılacak sektörler arasında favori gösterilen alan yeşil yatırımlardı. Keza Almanya’nın yeni siyasi kimlikleri arasında yatırım yapılmasına en az muhalefet edilecek alan olarak burası görülüyordu.

        Gel gelelim son haber akışına göre yatırımlar kısmen karbon vergilerinde artışla ya da ulaşıma gelebilecek yeni zamlarla finanse edilecek. Başka bir ifade ile ‘mali etkisi nötr’ olacak. Yatırımlar vergiler ve tasarrufla ile finanse edilecek ve genişleyici etkisi olmayacak. Zaten yine aynı grafikte Almanya adına kamunun ekonomiye katkısının kriz seviyelerine yakın olduğu görülüyor.

        IMF çalışmasına göre olası bir Alman canlandırma paketi eğer altyapıya odaklanırsa hem üretkenliği artırıyor hem de potansiyel büyümeye pozitif katkıda bulunuyor

        Rapora göre yıllık, milli hasılanın yüzde yarımı kadar kamu yatırımı büyümeye yüzde 0,75 kadar etki yapma potansiyeline sahip.

        Ekonomi yavaşlayıp Avrupa Merkez Bankası'nın adımları yetersiz kaldıkça Almanya’dan beklentiler artacaktır ancak belli ki Almanya henüz buna hazır değil.

        TÜRKİYE İHRACATI ACI ÇEKECEK Mİ?

        Belki uzun vadeli resimle başlamak en iyisi. Grafiğimize göre Türkiye’nin Almanya’ya ihracatı devamlı olarak büyüyor. Kriz dönemlerinde geçici daralmalar görülse de eğilim hep yukarı. Demek ki uzun vadede büyük bir sorun olmayacak. İkili ilişkiler gelişmeye devam edecek. Ancak kısa vadede yavaşlayan Alman ekonomisi ihracatçının marjları üstünde baskı oluşturma eğiliminde olacak. Belki de siparişler bir süreliğine iyice azalacak.

        İhracatçı Almanya’dan gelecek ve halihazırda devam eden yavaşlamaya alışmalı. Mümkünse pazar çeşitlendirmeli. Avrupa’da eksi faizler devrede iken sektörler genelinde ödeme güçlüğü gibi sorunlar beklemek mantıklı olmaz. Diğer yandan, talep eksikliği kendini hissettirecek asıl faktör olacaktır.

        Diğer Yazılar