Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Her yıl olduğu gibi bu eylül ayında da Orta Vadeli Program açıklanacak. Son 2 yıldır tanıtılan ismiyle Yeni Ekonomi Programı.

        İki yıl önceki YEP açıklandığında oldukça zorlu bir dönemdeydik. Kur şokları ardı ardında gelmiş ve hastalığın akut döneminde bir çare arıyorduk. Bulunan çare dengelenme, disiplin ve değişim mottosu ile tanıtıldı.

        Buna göre, önce yüksek enflasyon ve geniş cari açık azaltılacaktı. Ardından makro koşullar istikrar kazanacak, ihracata ve katma değerli üretime dayalı bir modele geçilecekti. Aşağıda 2018 ve 2019 yılındaki tahminleri ve gerçekleşmeleri görmek mümkün*.

        Kur şoklarıın ardından gelen resesyon ve peşi sıra toparlanma süreci bir süreliğine cari denge, enflasyon gibi makro göstergeleri terbiye etmiştir. Ne var ki pandemi süreci, oldukça kırılgan ilerleyen ekonomik süreçlere ciddi hasar vermiştir. Türkiye salgın hastalığa yüksek işsizilk ve yüksek enflasyon ile girdiği için problemlerin çözümü zorlaşmıştır.

        Şekilden görülebileceği gibi özellikle 2011’den sonra Türkiye’de büyüme profili gerilerken enflasyon oranı ise istikrarlı biçimde yukarı gitmektedir. Dünya Bankasının son yayınladığı rapora göre ülkemizin potansiyel büyümesi %4’ün de altına inmiştir.

        REKLAM

        Bu dağınık bilgileri birleştirmeye çalışalım.

        YEP’te hedeflenen dengelenme, ekonomik aktivitenin yavaşlamasından dolayı ortaya çıkmıştır.

        Ekonomimizin 1 takvim yılı içinde fazladan enflasyon yaratmadan üretebileceği toplam mal ve hizmetlerin toplamına potansiyel büyüme demek mümkündür. Yıllardır yaşanan makro volatilite ve finansal göstergelerdeki oynaklık geleceği kestirme yetisini baltalamış ve potansiyel büyümemizi aşağı çekmiştir. Aslında dengelenme ve disiplin de büyüme hikayemizin bu fazına ait kavramlardır.

        Ne var ki kamu maliyesinin geride kalan çeyreklerde daha da fazla açıldığını görmekteyiz. Bu cephelerden bakınca 3D ile tarif ettiğimiz dönüşüm programını yeniden yerli yerine koymak gereği hasıl olmuştur. Keza ilk iki faz tam realize olamadığı için dönüşümün de hangi bacaklardan geleceği tam olarak netleşememiştir.

        YEP 2020’de önceki iki program gibi kısa vadede gerçekçi hedefler konacağı kanaatindeyim. Önceki 2 YEP hedefleri ayakları yere sağlam basan şekilde açıklanmıştı. Sorun, kısa vadeli tahminlerin ötesine geçmekte. Uygulanabilir ve gerçekten dönüştürücü bir yol çizmekte. Çözmemiz gereken mesele burada yatıyor.

        Büyüme potansiyelimiz %4’ün altına kaydıysa yeni uzun vadeli hedeflerimiz ne olmalıdır? Bu hedeflere hangi kanallarla yürümek gerekecek?

        Enflasyonu çözmeden büyümede sağlıklı bir seri yakalayamayacağımızı kabul etmek gerekiyor. Enflasyonu çözmesek de yüksek işsizlik ve düşük büyüme ile karşı karşıya olduğumuzu sadece 2-3 yıl geriye bakarak görmemiz mümkündür. Enflasyon 2020 yılında ve devamındaki dönemde çoktan masadan kalkmış olmalıydı.

        REKLAM

        Bugün dünyada hem mali anlamda hem de para politikası anlamında ortaya konabilecek tüm yeni yaklaşımlar düşük enflasyon ortamında geçerlidir. Modern ve halkın yararına olan güncel çözümlerin tatbikinin tamamı düşük enflasyon ortamında kabildir. Yüksek enflasyon üretmek bu nimetlerden faydalanmayı mümkün kılmamaktadır.

        Yine programda aranacak temel özelliklerden biri önümüzdeki dönemde yatırım / tasarruf dengesinin nasıl sağlanacağıdır. Son zamanlarda iki tarafın da çok canlı olacağı yönünde bir algı hakim. Oysa tasarruf eksiği olan ülkemizde tercih mecburen birinden yana ya da nötr olabilir. Ekonomi son çeyreklerde yavaş seyrettiği için ve daha fazla iş yaratma beklentisi ile tasarrufları teşvik etme geri planda kalmaktadır. Bu tercih yatırımcılar için önemli olacak.

        Böylelikle tasarrufların hangi para ile yapılacağı ve kur yönetiminin bugün olduğu gibi mi yapılıp yapılmayacağı konusunda fikir edinebileceğiz.

        Bir diğer konu ise dünyada da moda olan ve sık sık yazarak & konuşarak aktarmaya çalıştığım ‘devletin ekonomideki’ rolü konusu. Yeni dönemde bunun sınırları ne olacak, şeffaflığın derecesi nasıl ayarlanacak.

        Son olarak tüm dünyada önemli bir ivme kazanmış olan serbest ticaret anlaşmaları konusunda ileri dönük tahminlerimizi görmek önemli olabilir. Günümüzde ticaretin en önemli sürükleyicilerinden biri de bu anlaşmalardır. 2023 yılına kadar tahminlerimiz nasıldır; görmek gerekir.

        Bunları gördükten sonra nasıl bir üretim motifine geçebiliriz, bunun finansmanı nasıl yapılır gibi konuları konuşmaya başlayabiliriz.

        *2020 yılına ilişkin veriler TCMB anketindeki beklentiler olarak işlenmiştir

        Diğer Yazılar