Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türk Lirası yıllardır en çok para kaybeden dünya kurlarından biri. Hatta çoğu zaman Arjantin’in arkasından ikinci sırada geliyoruz. Fakat Arjantin ile rekabet kimseyi mutlu etmiyordur elbette.

        Üstelik TL’deki değer kaybının memleket için iyi mi kötü mü olduğu konusunda dahi bir konsensüs sağlayamadık.

        *Döviz yükümlülüğü olan şirketler için borçlar ödenemez hale gelirken

        *Kur, ithalat fiyatlarını şişirip enflasyonu artırırken

        *Vatandaş milli paradan döviz biriktirmeye kaçarken

        Oturup kurdaki devamlı erimenin zararlı mı yoksa faydalı mı olduğunu tartışmak durumunda kaldık. Tartışmak, ilerlemenin anahtarı. Ancak ev yanarken tartışmak iyi olmadı.

        Bu arada bir de pandemi çıkınca işler iyice zorlaştı.

        Geçtiğimiz yıl başlayan hibrit kur yönetme modeli ile kuru belli bir bantta tutmayı ve faiz hadlerini baskılamayı denediysek de salgın hastalık ve yoğun sermaye kaçışı sebebi ile bunda sadece bir süre başarılı olabildik.

        Bu başarı da yüksek bir maliyet ile geldi. Brüt döviz rezervlerimizde 100 milyar dolardan fazla satış yapmak durumunda kaldık. Yine de Türk Liramız en çok değer kaybedenler listesindeki meşum yerini korudu.

        Regülasyonlar, politikalar ve policy / teknik tutum hep aynı yere işaret etti.

        REKLAM

        Ne var ki kurdaki yükseliş sürdü. Bu kez rezervlerin azalım eğilimi başlı başına bir baskı unsuru oldu. Hem geriye dönük hem de ileri dönük negatif reel faiz politikamız bu baskıyı artırdı. İletişim politikasının bulutsu yapısı da öngörülebilirliği azalttı.

        Ağustos ayında bu döngüyü kırmak için bir dizi öneride bulundum. Buna da TL’yi güçlendirme paketi ismini verdim*. Çok özel önerilerden oluşmayan ancak bizi gerçeğe yaklaştıracak bir paketti. Bu maddelerin hemen hepsi hayata geçti.

        Faiz artışları, serbest piyasa kurallarının işlemesi, TL mevduata stopaj avantajı, kambiyo vergisinin önemli oranda azaltılması, BDDK regülasyonu gibi...

        Şimdi oto pilota almadan ve ‘zorda kaldığımız için yaptık, başka yok’ havası yaratmadan devam etmek gerekiyor.

        12 enflasyonun olduğu ve vatandaşın geçtiğimiz aylarda hatta yıllarda epeyce ezildiği ülkemizde tasarruf sahiplerinin dövize ve altına gitmek için zorlanmamaları gerekiyor. Çünkü tasarruf sahiplerinin hak ettikleri gelirden yapay şekilde tüketime teşvik yaratmanın sonuçları oluyor.

        Sonunda herkes kaybediyor.

        Öncelikle, paketin devamı olarak faizlerdeki duruş korunmalı. Enflasyonu aşağı çekecek bir faiz oranına terfi edilmeli. TL güçlenmeli. Enflasyona ilişkin vurgu kuvvetlenmeli. Çünkü gerçek ve olmasını istediğimiz arasındaki farkı daha fazla rezerv satarak sağlamamız mümkün değil.

        Bu politika alenen ilan edilmeli ve istikrarlı bir biçimde uygulanmalı.

        Bu noktadan sonra iletişim, uygulama ve istikrar üç elzem maddedir bizim için.

        Ancak bunlar olduktan sonra güven tamiratı başlar.

        Başlar diyorum çünkü bunları hallettikten sonra da çok işimiz var...

        * https://www.haberturk.com/yazarlar/gokhan-sen/2775620-20-agustos-tl-yi-guclendirme-paketi

        Diğer Yazılar