Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TOBB, TESK, TÜSİAD ve MÜSİAD ekonomide birincil önceliğin fiyat istikrarı olmasını isteyen bir bildiri yayınladılar. Bu, sanırım, tecrübe ve okuma hafızamın ufkunda daha önce görülmüş bir hadise değil.

        Her yönüyle, bu dört çatı örgütün bir araya gelişi önemli bir gelişme.

        İçerik olarak bakınca, söylenenler o kadar doğru ki. Acaba ekonomik popülizm ölmeye yüz mü tutuyor diye düşünmeden edemedim. Önce TCMB ve Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın enflasyona karşı hakikatin ipine sarılan tutumları. Ardından bu.

        Son aylarda döviz kurunu, uzun vadeli faizleri ve risk primini düşüren neydi?

        Tek yanıtı var bence: Gerçeğe dönüş.

        Milli paradaki bu erimenin ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın sürdürülemeyeceği ortadaydı. Üstelik, ‘yüksek enflasyon var ama büyüme ve istihdam da canlı’ demek de namümkündü artık. Ezcümle, düşük büyüme ortamında yüksek işsizlik & yüksek enflasyon yaratıyorduk. Sonra bu sorunlar dönüp kendi kendine büyümeyi örseledikçe kredi mekanizmasına abanıyor ve makro-ekonomik dengesizliklerin daha da birikmesine ön ayak oluyorduk.

        REKLAM

        Sonuç ortada.

        Serbest piyasa koşulları öyle ya da böyle çalışır. Faizler ya da kur üstünden piyasa kendini ayarlar. Reel sektör bunu maliyetlerinde görür ve fiyatlarına yansıtır. Vatandaşlar bakkalda pazarda ve aldıkları hizmetlerde fark ederler. Yokmuş gibi yapamayız. Olduğunu bilip buna göre yaşamak ve önlem almak gerekir.

        Alınmaya başlandı da. Faiz artışları, maliye tarafında enflasyonu gözeten politikalar...

        Gerçeklere dönüş dediğim budur.

        Faizi artırmanın, büyümeyi öncelemiyor gibi görünmenin maliyeti vardır. İşte tam burada reel sektöre büyük görev düşüyor. Reel sektör popülizm yapıp devamlı yüksek faizlerden şikayet ederse acı reçeteyi önerenler günah keçisi olurlar. Sonra başa döneriz. Hatta dönecek bir baş ararız da bulamayız.

        Sevilmemek pahasına yapılmaya mecbur olanı icra edenlere destek vermek zaruridir. Asıl sorun olan enflasyonu görmezden gelmek, gözlerini kapamaktır.

        Bakın, yayınlanan bildiri ne diyor?

        ‘(...) fiyat istikrarı sağlanmadan ekonomide başlayan her canlanma, maalesef kısa süreli olmakta!’, ‘(...) refah artışını sağlamak için fiyat istikrarını bir ön koşul olarak görmekteyiz.’.

        Bu özel sektörün fiyat artışlarını dondurduğu anlamına gelmiyor. Zaten cümlelerden birinde serbest piyasa koşullarında tamlaması kullanılmış. Bu, günü kurtaran politikalara değil artık yarını hedefleyen politikalara destek verildiği anlamına geliyor. Zor kararlar alanları destekleyecek bir adım.

        REKLAM

        Kaldı ki enflasyon ve büyüme hedeflerinin çelişmediği defalarca gösterildi. Hele ki günümüz Türkiye’sinde yüksek enflasyonun büyümeyi aşağı çektiğini görmek zorundayız. Şükür ki gördük.

        Ekonomik popülizmi öldürmek zorundayız. Bu hoş görünen, sinsi söylem vatandaşa hayat pahalılığı olarak dönüyor. Yatırımcıyı bezdiriyor, işe alım süreçlerini etkilemekle kalmıyor insanları ekmeğinden ediyor. Serbest piyasayı öldürüp yarınımızı ipotek altına alıyor.

        Helvasını kavurmaya başladıysak eğer üzgün değil memnun olma zamanı!

        Diğer Yazılar