Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜİK Eylül ayı enflasyon verilerini paylaştı.

        Manşet enflasyon beklendiği gibi artışını sürdürdü ve %20’ye doğru koşuyor. Çekirdek enflasyon beklenmedik şekilde arttı ve üretici fiyatları geçen yılın mayısından bu yana ilk kez geriledi.

        Bu ayın hikayesi, gıda ve giyimin mevsim normallerinin altında etkileri ile tüketici enflasyonunun beklendiği kadar ısırmaması bana göre. Böylece manşet veri daha da ısınmış bir enflasyon göstermekten kurtulmuş.

        Diğer taraftan, küresel enerji krizinin etkilerini özellikle vatandaşlar hissetmeye başlamışlar. Çünkü odun & kömür fiyatları yükselmeye başlamışlar. Oysa henüz kış tam gelip de sobalara girmiş değil. Küresel krizin etkisiyle ben kömür ve ona alternatif olan odunun daha da pahalanacağını düşünüyorum. Düşünmekten öte, dünyada bu eğilimi görebiliyorum.

        Müsaade ederseniz, verinin iyi taraflarını görmeye çalışarak başlayayım.

        Yayılım endeksinde (çekirdekte) sınırlı da olsa bir gerileme var. Yani daha az ürünün fiyatı artarak bu sonucu elde etmişiz. Diğer yandan üretici fiyatları ilk kez yıllık olarak soluklanmış. Elbette aldığı soluk ile beraber üretici enflasyonunun hala 40’larda olması olumlu haberler bölümümüzü sonlandırmama sebep oluyor.

        REKLAM

        Kötü haberler de var. Mesela tüm çekirdek göstergelerinin hızlanması. Özellikle hizmetler kalemindeki artış bence net bir sinyal olmalı.

        Mesaj şu: Pandemi etkileri ortadan kalktıkça elinden gelen herkes zam yapıyor. Çünkü hizmet sektörü pandemi etkilerini daha sert hissetti. Cepten yedi. Şimdi biriktirdiği zararları peyderpey satış fiyatlarına yansıtıyor. Yoksa zararlarını telafi etmeleri birkaç yılı bulacak. Böylece telafi süresi kısalıyor zam yapanlara göre. Ekonomik ve rasyonel bir hareket elbette. Ancak genele zararı var.

        Otoda bile istediğimiz indirimleri görebilmiş değiliz açıkçası. ÖTV indiriminin etkisi hissedilmiyor. Ya da şöyle söyleyelim. Korkulan kadar zam gelmemesi ile indirimin etkisi görülmüş oluyor. Ya da belki tedarik problemlerinden kaynaklı olarak indirimler hissedilmiyor.

        Bir diğer mesaj da fiyatlama davranışlarının bozulmuş olması. Bunun tahmin ve politika tasarlamada ciddi tahribat yaratabileceği endişesindeyim.

        TCMB’nin bu yıl boyunca yaptığı yıl sonu TÜFE tahminlerine %9’dan başladığını unutmayalım. Yılı bunun neredeyse iki katında bitireceğiz.

        Yakın vadede, hizmetler sektöründe biten KDV indirimleri / enerji krizinin etkileri / gıdada bitmeyen sorunlar / sigara zamları gibi yukarı yönlü riskler mevcut.

        Belli ki enflasyon bir süre daha yüksek kalabilir. Elde kalan tek araç takvime güvenmekti. Yani fiyatlar çıkmaktan yorulacak ve baz etkisiyle yıllık düşüşler görecektik.

        Oysa her ay yanılgımız ve daha önemlisi yanılgımızın niteliği güçlü bir mesaj sunuyor.

        ‘Dikkatli ol’ diyor adeta enflasyon bize. Öyle bir noktadayım ki kontrolden çıkabilirim.

        Enflasyon verisi bu detayları ile bize ayna tutuyor.

        REKLAM

        Fiyatlar belirsiz. Ancak yüksek.

        Biz çekirdeğe odaklanıp faiz indirimleri reel sektörü rahatlatmak istiyoruz; gel gör ki yüksek kur yüksek maliyete dönüşüyor. Biz çekirdekten medet umarken hop, tüm çekirdek göstergeleri zamlanıyor.

        Yılı kaç enflasyonla kapatacağımız, devamında nasıl bir görünüme kavuşacağımız daha da bulanıklaştı. Riskler fazla. Para politikası için de hayat daha zor.

        Enflasyonu tam anlamıyla bir risk olarak ilan etmeden devamlı olarak enflasyonla mücadele ediyoruz aslında. Bilerek ya da bilmeden. Ama devamlı bir mücadelemiz var.

        Sonuç olarak, bu veri bana bir ayna gibi geldi. Kendimizi gördüm.

        Ne yapsak acaba şimdi?

        Diğer Yazılar