Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İlginç bir ülkeyiz.

        Hem bazı sorunlardan ötürü milli para rekor düşük seviyeye gerileyebiliyor hem de bazı beklentilerle borsa rekor kırabiliyor.

        Her yerde göremezsiniz.

        *

        Kur iki ana sebepten değer yitiriyor.

        Subjektif değerlendirmeme göre %20’si yurt dışı kaynaklı. ABD ve Çin enflasyonları yüksek. Bu, küresel enflasyonun geçici olduğu tezine halel getiriyor.

        Dolar güçleniyor, faizler yükseliyor ve sermaye akımları sorunlu hale geliyor.

        Birinci sebep bu.

        İkincisi ve benim TL’nin değersizleşmesinde %80 rol biçtiğim sebep ise iç faktörler.

        Yüksek enflasyon, öngörülemez politikalar, kötü iletişim.

        Bunlar kura rekor üstüne rekor kırdırıyorlar maalesef.

        Borsayı yukarı çeken ne peki?

        Burada da iki ana sebep görüyorum.

        Faizlerin yeniden negatif reel bölgeye geçmesi ile yatırımcı mecburen bu yolu tutuyor.

        Kimse tasarrufunu reel olarak eritmek istemiyor. Kaldı ki şirket değerlerini de bir nevi güncellemek gerekiyor. İşte bu enflasyonla uyumlu yeni fiyatlara ayarlama durumu hakim.

        REKLAM

        İkinci sebepse tabii ki dün gelen Garanti haberi.

        Ana ortak BBVA’nın kendinde olmayan %50’lik pay için yaptığı çağrı yine kendi içinde iki şeye sebep oldu.

        Önce yatırımcılar banka değerlemelerini sorguladılar. Ardından çağrı fiyatı ile cari fiyatın bugünkü değerine %10 gibi küçük sayılmayacak bir taban çekilmiş oldu.

        Bu konuya genişçe girmek niyetinde değilim keza başka bir tema ile yazıyorum.

        Ancak en kısa şekilde çok önemli bir banka hissedarının buraya güven tazelemesi olarak okuyacaktır borsa yatırımcısı.

        Alt alta yazdığımızda finansal piyasaların risk algısı bakımından iki ayrı yön.

        Fakat görülebildiği üzere birlikte var olabiliyorlar.

        Peki orta vadede hangisi haklı çıkar?

        CDS ve faizlerimize bakınca onlar kurdaki erimenin ve enflasyondaki yüksek seyrin korunacağı fikrine yakın gibi görünüyorlar.

        Bu bakımdan kur cephesindeki fiyatlamanın sağlaması yapılmış oluyor.

        *

        Borsadaki yükseliş ve kurdaki yükseliş birlikte var olabilirler.

        Ta ki ikisinden biri diğer cephenin beklenti kanalını yıkana kadar.

        Benim gördüğüm kadarıyla, kurdaki kötümserler makro gidişat hakkında daha isabetli bir pozisyondalar.

        Ancak özellikle Garanti işleminde görüldüğü gibi Türkiye’nin temelleri sağlam ve gürültünün ötesine bakabilen yatırımcılar da var. Bu bakımdan uzun vadeli perspektifte portföyünde hisse senedi taşıyan yatırımcı da her zaman olduğu gibi haksız değil.

        Toparlamak gerekirse, ülkedeki risk iştahını göstermesi bakımından döviz kurunun daha iyi bir gösterge olduğu kanaatindeyim borsaya göre. Hatta kurdaki erime daha fazla sürerse bunun borsaya da olumsuz etkileri olacağını düşünüyorum.

        Bu yönüyle ülkemize kısa vadeli ve orta vadeli bakan yatırımcının bakışının değiştiği düşüncesinde değilim.

        Ancak değer orada duruyor. Tasarruf etme imkanı olanlar her zaman oranları değişerek de olsa Türk şirketlerinin uzun vadeli potansiyeline yatırım yapmalılar. Bakın, ülkedeki en büyük yabancı yatırımcılardan biri öyle yapıyor...

        Diğer Yazılar