Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Depresyon denen hain kurda meydan okuyan Vanessa ve Virginia’nın hikayesi bize ne öğretiyor

        Sorumuz mühim: Kim gülümsetecek Virginia Wolf’u? Hayır, yanlış yazmadım, elimdeki kitabın adı böyle, “Virginia Wolf ya da Kurda Dönüşen Kardeşim”. Yani bizim bildiğimiz yazar Virginia Woolf’la bu kitabın kahramanı arasında sadece küçük bir harf farkı var. Konusu ne derseniz; günümüzde giderek yaygınlaşan çocuk depresyonundan bahsediyor. Ve bunu yaparken sıkıcı ya da ürkütücü olmamayı başarıyor

        Çiçeklere, bahçelere tutkun Kyo Maclear’in yazdığı ve Isabelle Arsenault’nun resimlediği “Virginia Wolf ya da Kurda Dönüşen Kardeşim”, çocuklar için -hatta yetişkinler için de- gerçek bir hazine. Eşsiz güzellikte illüstrasyonlarla bezeli ve yazıları dahil her şeyiyle eski usul, yani elde yaratılmış bir kitap bu. Sayfaları çevirmeye, bakmaya doyamıyorsunuz. Hikâyesi de çok güzel. Acayip depresif uyandığım, bırakın dışarı çıkmayı, herhangi birini görmeyi ya da konuşmayı bile istemediğim bir sabah adeta günümü aydınlattı. “Hadi topla kendini artık ve dışarı çık” ısrarı mutsuz ya da ağır depresyon geçiren insanlara niye iyi gelmez, onların derdine nasıl çare olunur, merak edenler bu kitaba bir göz atsın.

        Hikâyeye geçmeden önce birkaç notum olacak... Küçük kahramanlarımız Virginia ile Vanessa gerçekten de romancı Virginia Woolf ile ressam kız kardeşi Vanessa Bell’den ilhamla yaratılmış. Hayali ülke Bloomsberry ise kurucuları arasında Woolf’un da bulunduğu Bloomsbury Topluluğu’na bir gönderme. Ütopik bir hayat süren; bir yandan sanatla uğraşırken bir yandan da organik çiftçilik yapıp ‘sınırsız özgürlük’ ilkesine göre yaşayan ve bu arada sanatın her alanında çok önemli işler üreten tutkulu Bloomsbury üyelerini de bir gün bir vesileyle ayrıca anlatacağım. Ütopyaların nasıl da her zaman karanlığa dönüştüğü aklımızın bir kenarında dursun diye. Galiba çözümü bu kitaptaki gibi burada, bu dünyada aramaktan başka yol yok. Anlatayım...

        Küçük Virginia bir gün kurda dönüşmüş olarak uyanır. Yanına kimseyi yaklaştırmaz, uluyarak, pardon bağırıp çağırarak herkesi uzaklaştırır. Evden çıkmamaya, hayatını “yalnız canavar” modunda geçirmeye kararlıdır. Bir anlamda oyun arkadaşını kaybeden Vanessa ablasını sakinleştirmek, yüzünü biraz olsun güldürmek ister ama bütün çabaları boşa gider. Huysuz Virginia, Bloomsberry adlı hayali ülkeye gitmekten başka bir şey istemiyordur. Bu dünyanın ona göre bir yer olmadığını erken fark eden küçük kız gerçekte çiçeklerin, iyiliğin ve aydınlığın hüküm sürdüğü Bloomsberry’ye ait olduğunu hissetmiştir. Derken Vanessa’nın aklına parlak bir fikir gelir: Virginia’yı Bloomsberry’e götüremiyorsa, evi Bloomsberry haline getirecektir. Sonrası bana kalsın, sürprizi kaçırmayayım. Okuyun, okutun.

        Son bir not daha: Hep Kitap’ın çocuk yayınları gerçekten önemli bir eksiği doldurdu, teşekkürler.

        BİR TAVSİYE

        HER ŞEY BİR PUDİNG HİKAYESİYLE BAŞLADI!

        Dışarıdan tavsiyelere epeydir ara vermiştik, bu haftanın tavsiyesi Devrim Çakır’dan… Şebnem İşigüzel’in Can Çocuk Yayınları’ndan çıkan kitabı “Bir Puding Hikâyesi”ni anlatıyor…

        Küçük bir çocuk annesiz babasız nasıl yaşar? Böyle bir durum sizin açınızdan olasılık dahilinde değilse ya da o çocuk için üzülüyorsanız; dahası, bir ihtimal “Amma da şanslı çocukmuş!” diyorsanız, önce “vantrilok” kelimesinin anlamını öğrenmeli, sonra da Şebnem İşigüzel’in “Bir Puding Hikâyesi”nin sıra dışı kahramanına kulak vermelisiniz: “Kural 1: Annesiz babasız yaşayabilmek için kolay yalan söylemeniz gerekir. Kural 2: Annesiz babasız yaşayabilmek için vantrilok olmak gerekir. Kural 3: Annesiz babasız yaşayabilip herkesi oyuna getirdikten sonra yakalanmamak mümkün değildir.”

        İpek Konak’ın göz alıcı resimleriyle hayat bulan Bir Puding Hikâyesi’nin “büyümüş de küçülmüş” kahramanı, o gün de her zamanki gibi apartmana yalnız girer, asansöre yönelir, iki numarada oturan Bay Bukalemun ve küçük köpeği Kuçu’yla karşılaşır. Bu hiç iyi olmamıştır; çünkü komşusu, meraklı olduğu kadar sorumluluk sahibi bir adamdır; üstelik ortama göre renk değiştiren tuhaf bir takım elbise giymektedir! Küçük kızın asansöre bindiğini görünce, “Yanında bir büyük varsa binebilirsin... Mecburen senin katına kadar çıkacağız” der. Hiç kaçarı yoktur yani; dairesine kadar küçük kıza eşlik edecektir.

        Küçük kız, zamanında öğrendiği bir numara sayesinde herkesi ailesiyle yaşadığına inandırmıştır. Fakat aksilik bu ya, Bay Bukalemun külyutmazın biridir: Kahramanımızı dairesine girene kadar izler. Ve yanık puding kokusu Bay Bukalemun’un keskin içgüdüleriyle birleşince, zaten eski bir dedektif olan yaşlı adam, işin aslını öğrenmeye, sırları açığa çıkarmaya karar verir.

        “Annem, Kargalar ve Ben’in ardından ikinci kez çocuklar için yazan Şebnem İşigüzel’in hikâyesi böyle başlıyor. Tek başına puding pişirmeye kalkıp mutfak perdelerini yakan küçük bir kız var bu hikâyede: Aldığı “cezayı” eğlenceli bir uğraşa dönüştürmesini bilen bu küçük kızın duyarlığı, koca koca binalarda, geniş ofislerde, çok katlı apartmanların karanlık ya da aydınlık dairelerinde birbirinden habersiz yaşayıp giden, kalabalıklaştıkça birbirinden korkan, korktukça kendi dünyasından ve güvenliğinden başka hiçbir şeyi önemsemeyecek hale gelen, anlamayan, dinlemeyen insanları daha bir görünür kılıyor. İnanmıyorsanız kapı dürbününden görünen hiçliğe bir bakın.

        ROMAN

        Hayvanlar âleminin Louis Armstrong’u, dünyaca ünlü Kuğu Louis’in hikâyesi... Trompetçi kuğular seslerinin güzelliğiyle ünlüdür. Güzel sesleri sayesinde eşlerini bulur, yuvalarını kurarlar. Fakat Kuğu Louis doğduğundan beri konuşamıyor, hiç ses çıkartamıyor. Peki sesi olmayan bir trompetçi kuğu nasıl hayatta kalır? Âşık olduğunda sevdiğine aşkını nasıl anlatır? Bu engel nasıl aşılır? “Kuğunun Trompeti”, Kuğu Louis’in fedakâr ailesi ve hayvanlar âlemine meraklı insan arkadaşı Sam sayesinde sesini ve özgüvenini geri kazanmasını anlatıyor. E.B. White adlı muhteşem yazardan çocuklar için üçüncü kitap. Şahsen en sevdiklerimden biri. Tavsiye ederim.

        KÜLTÜR

        Mitolojinin giziyle seyahatin neşesini birleştiren bilgi ve heyecan dolu bir yaz tatili hikâyesi. 9 yaşındaki ikizler Peri ve Ege’yle antik çağlardan günümüz Batı Anadolu’suna uzanan gizemli bir serüvene çıkmaya hazır mısınız? Arkeolog yazar Betül Avunç’un Anadolu’nun tarihsel mirasını gelecek kuşaklara tanıtmak, çocuklara arkeolojiyi ve mitolojiyi sevdirmek amacıyla kaleme aldığı “İkiz Gezginler” serisinin ilk kitabı “İkiz Gezginler İstanbul’dan Bodrum’a”, Tudem Modern Klasikler koleksiyonundaki yerini aldı. İkiz Gezginlerin İstanbul’dan Bodrum’a uzanan macerasında, okurları ilginç efsanelerle örülü heyecan dolu bir serüven bekliyor. Her yaştan okurun ilgisini çekecek kitap.

        HAFTANIN ÖNERİSİ

        John Yeoman imzalı bu iki kitabı efsane çocuk kitabı çizeri Quentin Blake resimlemiş. Çeviren ise Behlül Dündar. Yani kaçırmamak lazım.

        Diğer Yazılar