Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen haftanın en dikkat çekici iki konusu aynı günlerde cereyan etti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, “Milli Enerji ve Maden Politikası”nı açıkladığı gün, ayak seslerini bu köşeden 27 Aralık 2016’da duyurduğum, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde ilginç bir ittifak gerçekleşti. Amerikalı enerji devi Exxon Mobil ile Katar Petroleum, G.Kıbrıs’ın “Münhasır Ekonomik Bölge” (MEB) olarak ilan ettiği tartışmalı sularda yer alan bazı parsellerde araştırma ve sondaj yapmak üzere imza attı.

        Türkiye’nin iki yakın müttefiki Katar ve Amerika, yüksek sesle itirazlarımıza rağmen sorunlu Kıbrıs karasularında, adada iki taraflı barışı beklemeden Rumları mutlu eden taraf oldular. Tıpkı Avrupa Birliği’nin Rum Kesimi’ni her türlü soruna rağmen birliğe kabul ederek meseleleri daha da büyüttüğü gibi bir gelişme söz konusu. Henüz Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) bu anlaşmaya yönelik net bir cevap verilmiş değil. Rum Kesimi’nin MEB’inde daha önce Fransız Total ve İtalyan Eni gibi diğer Batılı şirketler de benzer anlaşmalara imza koymuştu.

        Bu gelişmeleri daha iyi değerlendirmek için şu bilgiyi de aktarayım. Kısa süre önce İsrail, Yunanistan ve İtalya ile AB pazarına, Akdeniz’e dünyanın en uzun ve en kritik boru hattını döşeyerek doğalgaz götürmek için muhtemel boru hattı projesi üzerine ön anlaşma yaptıklarını açıkladılar. Bu proje ne kadar gerçekçi, ne kadar ekonomik olabilir kestirmek zor. Ancak Kıbrıs’ın iki toplumun barış içinde yaşayacağı bir adaya dönüşmesinde, enerjinin önemli bir kaldıraç olacağına dair beklentileri açığa düşüreceği net bir şekilde ortada.

        GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN BÖLGESEL ENERJİ POLİTİKASI

        Bu enerji politiğini veya ülkeler arasındaki enerji diplomasisini şöyle sorgulamak da mümkün: İsrail’den İtalya’ya uzanacak 2200 km’lik bir boru hattı, İsrail’den Türkiye’ye olan 500 km’lik bir güzergâha karşı neden ve hangi mantıkla masaya konabiliyor? Türkiye ile pazarlık belli bir noktaya getirilmek mi isteniyor, yoksa Kıbrıs, bu işin bir yerine konmadan bir anlaşmaya imza mı atılmak isteniyor? Kıbrıs karasularında bulunması muhtemel doğalgazın da Avrupa’ya götürüleceği en iyi hat, Türkiye üzerinden yapılacak projelerle ticari değer kazanabiliyorsa, bütün bu gelişmeleri nasıl okumak gerekiyor?

        Çünkü İsrail Enerji Bakanı, bu anlaşmayı değerlendirirken Türkiye ile doğalgaz konusunda bu yaz bir mutabakat zaptı imzalamayı ümit ettiklerini ve iki ülke arasında inşa edilmesi planlanan boru hattının da muhtemelen 3 yıl içerisinde tamamlanacağını açıkladı. Ayrıca Enerji Bakanı Berat Albayrak ile de 3 kez görüşme yaptıklarını, İsrail’in hem Türkiye pazarına hem de Türkiye üzerinden Avrupa’ya gaz sağlamak istediğini zikretmesine rağmen İtalya ile yapılan bu anlaşma neyin nesi oluyor?

        Enerji Bakan Albayrak’ın açıkladığı “Milli Enerji ve Maden Politikası”nı birçok isim Türkiye sınırları içinde el aldı. Fakat tarihimizde ilk defa bu yıl yeni alımını gerçekleştireceğimiz arama sondaj gemisiyle, her yıl Karadeniz’de iki, Akdeniz’de iki olmak üzere denizlerimizde aktif sondaj faaliyetlerinde bulunacak olmamız aslında başka gelişmelerin de habercisi.

        EXXON'CU TİLLERSON DIŞİŞLERİ BAKINI OLUNCA...

        ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, bu göreve gelmeden önce çokuluslu petrol ve doğalgaz şirketi Exxon Mobil’in CEO’suydu. Ve onun döneminde zaten Kıbrıs Rum Kesimi ile Exxon-Katar arasında ittifakın ilk adımları atılmıştı. Geçen hafta da nihai anlaşma imzalandı. Şu sıralar pek dikkat çekmese de Türkiye ile Yunanistan arasında Ege’de üstelik Yunanistan’ın sebep olduğu ve henüz adı konmayan bir gerginlik var. Merak edilen husus şu: Amerika ve Avrupa gerçekten Kıbrıs’ta barış istiyor mu? Bu soruyu, ortadaki girişimlere bakarak “Evet istiyor” şeklinde yorumlamak zor. Peki ne istiyorlar?

        Diğer Yazılar