Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Defalarca “Tüketici Kanunu”nu bu köşeye taşıdım. Somut örneklerle bu yasada tuhaflıklar olduğu notunu düştüm. Üstelik yeni düzenlemelerin de tüketiciyi değil, iş dünyasını koruduğunu, rekabeti, hizmet çeşitliliğini ve kaliteyi amaçlamadığını vurguladım. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kasım 2017’deki yazıma verdiği cevapta, “9 ayda 440 bin şikâyet” olduğuna dikkat çekmişti. Bunun anlamı gayet açık: Mevcut yasal düzenlemelerin ve ilgili kurumların caydırıcı gücü yok! Tüketicinin şikâyetçi olduğu konular, iş dünyası tarafından dikkate alınmıyor. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar da bu manzaranın farkında, ama neticede paralı olan, nüfuzlu olan, lobi yapan iş dünyasının ağırlığının daha fazla olduğunu mevcut düzenlemelerden anlamak mümkün.

        Bu sebeple, “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun” makul bir değişikliğe uğramadan, “Tüketici Hakem Heyetlerinin yeniden yapılandırılması halinde istenilen neticelerin alınması mümkün mü?” sorusunu gündemde tutmakta fayda var. Çünkü tüketiciyi aldatan, mağdur eden ve haklarını çiğneyenler için maalesef etkili olacak kanunlar da yok, müeyyideler de... Aynı konuda yüzlerce şikâyet olmasına rağmen, ilgili kurumlar devreye girmiyor, giremiyor. Sadece şikâyet edenler hakkını arıyor ve alabiliyor, ama nasıl? Zaman ve maddi kayıplarla birlikte, yoğun bir gayret ve enerji sarf ederek neticeye ulaşabiliyor. Bozuk bir ürün için 6 ay para bağlıyor, kullanmadan bekliyor, 6 ay sonra ise “Pardon haklıymışsınız. Buyurun yeni ürün veya paranız” denmesi adil midir? Bakanlıktan bir yetkiliyle bu durumu tartışırken Amerika’yı örnek veren yetkili, “tüketici haklarına riayet edilmemesi halinde ne gibi ağır cezai müeyyideler olduğu” sorusunu cevaplayamamıştı.

        ***********

        ÖLÜM VAR, ZEHİRLENME VAR, AMA YA CEZA?

        Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) verilen etlerdeki usulsüzlükler sebebiyle Manisa’da yaşananlar ortada ve sebep olanlar için bile halen daha yeterli kanuni düzenleme yok. Hatta ciddi vakalar ve zehirlenmeler sonrasında bile benzer tuhaflıkların devam etmesi, bu konuda önemli eksikliklerin olduğunu ve ticaret erbabının korunduğunu göstermiyor mu? Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, uzun süre gıdada tağşiş yapanları denetleyip bulguları kamuoyu ile paylaşmasına rağmen bu suçu işleyen şirket sayısında pek azalma olmadı. Sebebi kanunların yeterince caydırıcı olmamasından başka ne olabilir?

        Bu sene il ve ilçe tüketici hakem heyetlerinin parasal görev sınırı yükseltildi. Fakat müeyyide bakımından bir değişiklik yok. Görünüşte vatandaş için iyi bir gelişme gibi, lakin durumun öyle olmadığını farklı bir açıdan Hürriyet’te Oya Armutçu yazısına taşımış. Ankara Barosu Tüketici Hakları Kurulu Saymanı ve Sincan Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti üyesi avukat Buğcan Çankaya’dan aktardığı tespitlere göre yeni düzenlemeyle birlikte abonelik hizmeti veren şirketlerin önünün açıldığına işaret ediliyor. Zira 6 bin TL’ye kadar olan her türlü alacak için tüketiciye doğrudan icra takibi yapılmasının da yeni düzenlemeyle önü açılmış. Böylece tüketicinin cebinden hem ödenmemiş borç, hem de icra masraflarının çıkacağının altını çiziyor.

        Zaten yasada bir sürü sıkıntılı nokta varken, üzerine yenilerinin de eklenmesiyle, sizce bu yasa kimi koruyacak?

        ***********

        SAĞLIK OLSUN...

        Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama,

        Yarım saat erkene kurulsun saatin.

        Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin,

        Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin.

        Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin,

        Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.

        Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,

        Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,

        Bak güzelim kahvaltının keyfine.

        Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.

        Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.

        Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla.

        Ohhh şöyle bir hafifle, bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için “alo” de.

        Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık, yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa.

        Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak,

        Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al.

        Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde, kimler kapını tıklattı?

        Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?

        Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara,

        Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor.

        Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.

        Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun,

        Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.

        Saklama tabakları, bardakları misafire,

        Sizden alâ misafir mi var dünyada.

        Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi.

        Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi, tadına var akşamının,

        Gece evinde, dostların olsun,

        Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun.

        Arkadaşım hayat bu, daha ne olsun?

        Ama en önce illaki sağlık olsun!

        Hasılı yeni yılda Can Yücel’e ait olduğu iddia edilen, ama Yücel’in şiiri olmayan ve yazarının adını bulamadığım şiirdeki bu tavsiyelere kulak verelim. Yeni yılda mutluluk, huzur, başarı ve illaki sağlıklı günlerimiz olması dileğiyle...

        Diğer Yazılar