Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçim arifesinde ilginç olmayan bir gelişme: 15 milyon ihtilaflı yapıya imar barışı getirilmesi için çalışma yapılıyormuş. İmar affı veya barışının, artık ne isimle anarsanız anın, doğru bir girişim olduğunu savunmak mümkün değil. Özellikle de seçim atmosferinde, bu tarz konuların gündeme getirilmesi, “yasa, hukuk tanımayanlara, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkının olduğu devletin arazilerini daha iyi parselleme fırsatı” vermektedir. Türkiye’de 25- 26 milyon yapının yüzde 60’ının devletle ihtilafı varmış. Son zamanlarda artmış mı, eksilmiş mi bilinmiyor. Ama “sorunu böyle tespit edip şu kadarını çözdük” de denmiyor. Çözemeyince zaten hukuk tanımayanlara devlet eliyle imkân sağlanmış oluyor. Üzerine bir de af gelirse, haram üzerinden saltanat demek.

        Devletin arazisine çöreklenerek devletle ihtilaflı duruma gelmiş vatandaşlar için Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin çözüm üretileceğine dair sözleri dikkat çekici: “İmara aykırılıklar, işgaller var. 1 hafta içinde Meclis’e gelecek. Vatandaş cüzi bir ücret karşılığı kayıt altına alınacak, kavga bitecek.” Bu şekilde bir çözüm işaretiyle maalesef kavga bitmiyor, bu işareti alan vatandaşlar yeni işgallere, haksızlıklara başlıyor. Hükümetin başta belediyeler olmak üzere tüm ilgili otoriteleri denetlemesi, kontrolleri sıkılaştırmasıyla çözüm alabilecekken, yeni bir affı gündeme getirmesi ne derece doğru?

        Geçtiğimiz yıl kıyılardaki yapılaşmayla ilgili olarak da çok sayıda yazılar yazdım, somut örnekler ortaya koydum. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ege kıyılarını ziyareti sonrasında yaptığı uyarılara rağmen harekete geçip hukuksuzlukları engellemediğine dikkat çektim. Ama Sayın Özhaseki’den tek bir tane tatmin edici cevap almadım. Hasılı kıyılarımızın, beş yıldızlı oteller ve nüfuzlu kişiler tarafından gözler önünde işgal edilmesine ses çıkarılmadı, halen daha çıkarılmıyor. Meclis’e gönderilecek yasayla galiba imara aykırılık, devletin arazisine tecavüzde bir denge sağlanacak! Gariban, zengin demeden herkes devletin malından hakkı olmadan becerisi ölçüsünde uhdesine geçirmeye devam edecek!

        Bakan Özhaseki’nin, cüzi bir bedel karşılığı imar barışı getireceklerini ve elde edilecek gelirin de kentsel dönüşümde kullanılacağını açıklaması ise bir ironi olmalı. Çünkü bir taraftan kentsel dönüşümle düzeltmeye çalışırken, diğer taraftan aflar, hem de cüzi rakamlı aflar, bozulmalara “evet” anlamına gelmez mi?

        Ayrıca devletle kavgası olan vatandaş aslında diğer vatandaşların da hakkına tecavüz etmiş olmuyor mu? Dürüst vatandaşın hakkını kim koruyacak bu durumda? Halbuki hukuk dairesinde hareket edilerek, mevzuatların uygulanıp haksız işgallerin ortadan kaldırılması ve ilgili vatandaşa para cezası verilmesi halinde zaten beklenen para gelecektir. Böylece hem bu gelir kentsel dönüşümde kullanılabilir, hem de yasaların uygulanmasının caydırıcı etkisiyle yeni hukuksuzluklar yaşanmaz. Böylece daha medeni bir toplum inşa etmiş olmaz mıyız? İmar affıyla ise tam tersi olacaktır. Eğer bahane edildiği gibi belediyeler imar yasalarını uygulayamıyorsa, bunun üzerine gidilmesi gerekirken, bu da yapılmıyor. Umarım böyle bir imar affı teklifi Meclis’e gelmez.

        ***********

        ÇANAKKALE ‘KANAL İSTANBUL’UN REFERANSI OLACAK!

        Uzun bir süredir ekonomi çevrelerinde Güney Kore’nin Türkiye’de dev bir projede yer alacağı konuşuluyordu. Ancak dev tek bir proje mi yoksa büyük montanlı yatırımlar mı veya her ikisinin de mi söz konusu olacağını öğrenmeye az kaldı. İki ülke ilişkilerinin bir üst seviyeye çıkarılacağına yönelik beklentiler sebebiyle gözler uzun süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Güney Kore ziyaretine çevrilmiş durumda. Kanal İstanbul gibi devasa projelere hem talebin olacağı hem de finansmanın sorun olmayacağının ise 1925 Çanakkale Köprüsü’ndeki tablo üzerinden okunduğunu da söylemek mümkün.

        Bilindiği üzere 1915 Çanakkale Köprüsü ihalesini Güney Koreli şirketler Daelim-SK ile Türkiye’den Limak-Yapı Merkezi konsorsiyumu kazanmıştı. Temeli atılan köprü için beklenenin üzerinde kredi yurtdışı bankalardan sağlandı. Limak Yatırım Başkanı Ebru Özdemir’in ifadelerine göre 1915 Çanakkale Köprüsü için 3 milyar Euro’luk kredi sözleşmesi imzalamışlar ve bunun 2.3 milyar Euro’luk bölümü yabancı bankalardan gelmiş. Hatta Özdemir, kullanmadıkları 1 milyar Euro daha olduğuna da dikkat çekmiş. Peki, buradaki itici güç ne olabilir? Proje mi, Güney Koreli şirketler mi? Her ikisi mi? Netice de Güney Korelilerin ilgisiyle ortaya çıkan bu tablo yeni yatırımların da işaretçisi, referansı olacak ve bunlardan birisi de Kanal İstanbul.

        Bakalım Güney Kore Cumhurbaşkanı Moon Jae-in - Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesinden hangi sürprizler çıkacak?

        Diğer Yazılar