Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz nisan ayında bir ihracat rekoru daha kırmışız. Kendi ölçeğimizde tabii. İhracattaki hedefleri yakalama şansımız olup olmadığı sorgulanmadığı için peş peşe rekor kırıyoruz. Mesela kırılan bu rekorlarla, 2023’teki 500 milyar dolar ihracat hedefinin neresine erişebiliriz? Yarısının biraz yukarısına, 300-350 milyar dolar seviyelerine ulaşabilir miyiz? Ama böyle sürekli övünerek, küçük kıpırdanmaları rekor diye sunarak bir yere varamayız. Biraz analiz, biraz tahlil, hiç olmazsa kırılan ithalat rekorlarıyla bir mukayese yapıp ne sattığımıza ve ne aldığımıza bir baksak iyi olmaz mı?

        Defalarca altını çizdim: İhracatta neye göre rekor kırıyoruz? İthalat tarafında kırılan rekorla neden kıyaslamıyoruz? Kırılan ihracat rekoru içinde ithalatın payını niçin göstermiyoruz? Türkiye’de ihracatın sahibi var. Yarı resmi de olsa sivil toplum kuruluşu var. Bu kuruluş üzerinden nemalananlar da var. Ama ithalat tarafı yolgeçen hanı... Asıl mesele bu.

        Dün açıklandı, ihracatımız bu nisanda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15 artarak 13 milyar 549 milyon dolara yükselmiş. Nisan ayları içinde aylık ihracat rekoru kırılmış! Yani rekor kelimesini kullanmak için bir gerekçe bulunmuş. Son 12 aylık ihracatımız da böylece 161.1 milyar dolar olmuş. Buyurun hesaplayın, bu gelişme hızıyla 500 milyar dolar ihracat hedefini yakalar mıyız? Türkiye’nin ekonomik büyümesine paralel bir artış, ihracatta gerçekleşirse buna rekor denebilir mi? 5 yaşındaki çocuğunuzun her sene normal ölçülerde kilo almasını, uzamasını rekor şeklinde değerlendirebilir misiniz? Hatta normal şartlarda, 120 cm’lik sağlıklı bir çocuk, 10 cm boy atıp gelecek yıl 130 cm olması gerekirken, 122 cm olursa siz bunu, “Çocuğum boyda rekor kırdı” diye sunabilir misiniz? TİM’in de yıllardır yaptığının bundan farkı yok.

        Uzun süredir Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanlığı koltuğunda oturan Mehmet Büyükekşi, bu rekor açıklama alışkanlığını bir kenara bırakıp, ithalat rakamlarının da ortaya çıkmasını bekleyip iki veriyi karşılıklı izahatla ele alarak ekonomik tabloyu ortaya koyarsa ülkemiz için çok daha hayırlı bir iş yapmış olur. Hatta böylece objektif veriler ortaya çıkacağından önümüzü daha iyi görürüz. Aksi halde ihracatta rekor haberleri hep yanıltıcı oluyor. Çünkü marifet rekor kırmaksa ithalat tarafı yıllardır daha fazla rekor kırıyor.

        İTHALATTAKİ ARTIŞ BAŞARIYI GÖLGELEMEMELİ’

        TİM Başkanı Büyükekşi, ihracatçılar olarak 2018’i “rekorlar yılı” ilan ettiklerini ve bu seneyi 170 milyar doların üzerinde bir ihracatla kapatarak tarihin en yüksek ihracat rakamına ulaşmayı hedeflediklerini söylemiş. Mehmet Büyükekşi kusura bakmasın, ama Türkiye gelecek yıl % 1 de büyüse onların mantığına göre rekor kırmış olacak. Bu şekilde tablolarla TİM niçin övünür, anlamıyorum. Nisan ayında en fazla ihracatı otomotiv sektörü yapmış. Her zaman olduğu gibi. Artış oranı da dikkat çekici, zira bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26.6’lık bir fark var. Dikkate değer, ancak otomotiv sektörü ithalatın da lideri. TİM becerebiliyorsa otomotiv sektöründe neyin, niçin ithal edildiğini izah etsin. İhracatta asıl dikkat çeken yüzde 38.3 ile savunma ve havacılık sektörü. Bu önemli. Rekor buna denir. Katar’dan alınan 800 milyon dolarlık sipariş tabloyu değiştirdi. Ve yılsonuna kadar da savunma sanayiinde ciddi satışlar yapacak gibiyiz. TİM bu başarıya da dikkat çekebilir. İhracat yapılan ülkeler arasında Rusya’nın yüzde 62 oranında yükseliş yakalaması da kayda değer.

        Bir kez daha vurgulayayım ve bu konuyu kapatalım. İhracat ve ithalat rakamları aynı anda ve mukayeseli açıklanmadıktan sonra bu verilerin sağlıklı değerlendirme şansı yok. Ülkeye faydası da yok...

        ***********

        ANTALYA 10 MİLYAR DOLARLA, REKORLA KAPATTI

        Geçen hafta Antalya’da Türkiye tarihinin en büyük havacılık fuarı gerçekleşti. Aynı zamanda hava şovlarına dayalı ilk havacılık fuarı da olan Eurasia Airshow, havacılık ekosistemine yön veren 343 şirketin ve 63 ülkeden sivil ve askeri delegasyonun katıldığı organizasyonla ve 10 milyar dolarlık iş hacmiyle pazar günü kapılarını 2 yıl sonra tekrar açmak üzere kapattı. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Türk Hava Yolları’nın ana partnerliğinde yapılan fuarla bölgemizde Türkiye adına çok önemli bir başarı kaydedildi. Zira Cumhuriyet tarihinde bir ilk gerçekleşti. Eurasia Airshow’da daha önce 73 adet hava aracının sergileneceğini yazmıştım. Bu rakam, beş gün süren fuarda 81 hava aracına yükseldi ve 130 bin kişi ziyaret etti. Fuarın bir başat rekoru ise bir Türk şirketi olan Otaku Aviation tarafından organizasyonları yapılan 150 uçuş gösterisiydi. Zira bu gösteri sayısıyla Singapur ve Dubai Airshow’u geride bırakmış durumda. Efsane MIG 29 ve dünyanın en büyük ikinci kargo uçağı Antonov 124 gibi dünyada ilgi çeken modellerin uçuş gösterisi yaptığı, Bronco Demo Team’in nostaljik uçağı OV-10’un sahne aldığı Antalya semaları eminim 2 yıl sonra daha şenlikli olacak...

        ***********

        İSRAİL’E Mİ YOKSA İRAN’A MI İNANACAĞIZ?

        İki ülke de birbirinden ilginç. İkisinin de ne söylediğini, niye söylediğini iyi tahlil etmeden bir netice çıkarmak zor. Ayrıca ikisinin de ne kadar doğruları söylediği her zaman şüpheli. Ve ikisiyle de zikzaklı ilişkilerimiz var. Tarihte ikisinin de topraklarında hâkimiyet kurmuşuz, dolayısıyla Türkiye’ye karşı karın ağrıları geçici değil. Ve bu ikili, bizi de yakından ilgilendirecek bir sürtüşmenin daha eşiğine gelmiş durumda. Ortadoğu’yu her açıdan hareketlendirecek İsrailİran gerginliği Amerika’nın da katkılarıyla tekrar sahnede. Bu defa iş Suriye sebebiyle daha ciddi. İlk saldırı adımı da İsrail’den geldi, ama İran da epeydir gizli gizli Suriye’de mevzileniyor, gerektiğinde PKK/PYD’ye destek atıp Türkiye’ye de mesaj vermeyi ihmal etmiyordu. Suriye’deki İran’ın birden fazla cepheyle mücadele ettiği bilinen bir durumdu. İsrail’in harekete geçmesiyle bakalım, bölgemizde neler olacak?

        Diğer Yazılar