Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlaç endüstrisinde 2-3 yıl önceki karamsar tablo dağılmış. Hükümetin ilaç endüstrisini geliştirmek için bam telini tespit etmiş olması yerli ilaç sanayicilerini cesaretlendirmiş. Türkiye’de üretilmeyen insülin, onkoloji ve biyoteknoloji ürünlerinin “stratejik teşvik” kapsamına alınmış olması sektörü sevindirmiş. Hatta teşviklerle yerli ilaç şirketi sayısı yükselmiş. Çünkü “stratejik teşvik”le yatırımlar artmaya başladığı gibi teşvikin yan sanayinin gelişmesine, kapasite kullanım oranına ve yerli üretime de ciddi katkı sunacağının emareleri görülmüş.

        Türkiye’de 2 eşdeğer ilaç üretiliyor olması halinde Sağlık Bakanlığı’nın bu ilaçların ithalatına izin vermemesinin de ciddi yansımaları olmuş. Bu ilaçların Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) listesine girebilmesi için Türkiye’de üretilmesinin şart koşulmasıyla da ülkemizdeki ilaç fabrikalarında birçok yabancı ilaç ürettirilmeye başlanmış. Bazı yabancı firmalar ise kendi ilaçlarını üretmek için yatırım yapmış. Tek başına iki düzenleme bile sektörde olumlu gelişmelere sebep olmuş.

        İlaç sektöründeki son durumu öğrenmek üzere İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, Başkan Yardımcısı Ali Arpacıoğlu ve Genel Sekreter Turgut Tokgöz ile bir araya geldiğimde, gelişmelerden mutlu olduklarına şahit oldum. Zira iki isim aynı zamanda ilaç endüstrisinin en önemli şirketlerine yön veriyor: Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut ve Adeka İlaç Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Arpacıoğlu’nun, yaklaşım ve tespitleri bu sebeple son derece önemli. Sektördeki son durum ise şöyle:

        ***********

        25 MİLYARLIK İLAÇ PAZARI

        Türkiye ilaç pazarının büyüklüğü 2017 rakamıyla 24.26 milyar TL. Sektör, 2010’daki 13 milyar TL büyüklükten buraya gelmiş. Türkiye, ilaç pazarı büyüklüğü açısından, 2016 değerlendirmesiyle dünyada 16. sırada yer almış. Ancak son iki senede ilaç fiyatlandırma ve geri ödeme politikalarındaki iyileşmelerin de etkisi ve Sağlık Bakanlığı’nın son düzenlemeleriyle 2017 rakamlarıyla dünya sıralamasında 1-2 basamak atlayarak çok daha iyi noktaya gelmesi bekleniyor.

        Türkiye’de referans veya orijinal ilaç pazarı 2017’de 16.7 milyar TL, eşdeğer ilaçlar ise 7.55 milyar TL büyüklüğe ulaşmış. Rakamlar, yerli ilaç endüstrisinin gideceği daha çok yol olduğunu gösteriyor. Yeter ki kamu akıllı politikalarla desteğini esirgemesin. Ülkemizde üretilen eşdeğer ilaçlar, referans ilaçlarla aynı özelliklere sahip, hasta üzerinde aynı tedaviyi sağlıyor, ancak referans ilaçların koruma süreleri bittikten sonra eşdeğerleri satışa sunulabiliyor.

        ***********

        NE KADAR İLAÇ İTHAL EDİYORUZ?

        Türkiye geçen yıl 13.6 milyar TL’lik ilaç ithal etmiş. Buna karşılık Türkiye’de üretilen ilaçların rakamsal değeri de 10.6 milyar TL olmuş. Yerli ilaç endüstrimiz 150’den fazla ülkeye geçen yıl 890 milyon dolarlık ilaç ihracatı gerçekleştirmiş. 2017’deki ilaç ithalatı ise 4 milyar 790 milyon dolar olmuş. Halihazırda Türkiye’de faaliyet gösteren 482 firma bulunuyor. Yerli ilaç şirketi sayısı 364, yabancı firma sayısı ise 118.

        ***********

        MİLLİ İLACA NE KADAR YAKINIZ?

        Kendi molekülümüzü geliştirebilmemiz için bu alana daha fazla yatırım yapılması, endüstrinin özkaynaklarını artırması gerektiği gibi devletin de yapıcı ve destekleyici politikalar üretmesine, farklı teşvik mekanizmaları kurgulamasına ihtiyaç var. Yüksek düzeyli koordinasyonla, kamu-özel sektör-üniversite işbirliği gerekli. İmkânlar sağlandığı takdirde gerekli Ar- Ge iklimi oluşacak, atılımlarla da kendi molekülünü geliştiren ülke seviyesine yükselmiş olacağız. Hasılı milli ilaca ulaşmak için çok yönlü gayret lazım.

        ***********

        AKARYAKITTA VERGİLER NEDEN İNMİYOR?

        Kim veya kimler yaydıysa Maliye Bakanı Naci Ağbal’a atfedilen akaryakıtta ÖTV’nin aşağı çekilmesine dair haber 2-3 gün tedavülde kaldı. Yaklaşık 15 gün önce Maliye Bakanlığı’nın tuzunun kuru olduğunu, hatta petrole gelen zamlar sebebiyle topladıkları vergilerin de yükseldiği notunu düşmüş, vergide indirim yapmalarının gerekli olduğunu kaydetmiştim. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı’nın indirim haberlerine sevinmiş, kesin neticeyi görmeyi beklemeye koyulmuştum. Ama hevesimiz kursağımızda kaldı. Madem seçim ekonomisine geçtik, akaryakıtta vergiler neden indirilmiyor? Çünkü devlet vatandaştan, akaryakıtta verginin de vergisini alıyor. Sadece ÖTV ile sınırlı bir durum değil.

        Aldığımız her bir litre yakıtın yaklaşık üçte ikisi vergi. 100 TL’lik benzin alıyorsak, yaklaşık olarak 65-70 TL’sini vergi için ödüyoruz. Mart 2017’deki Enerji Piyasası Denetleme Kurulu Raporu’na göre 1.46 TL maliyeti olan bir litre benzin için 3.17 TL’lik vergi toplanıyor. Her 1 litrelik akaryakıtta 1.8 ile 2.4 TL arasında “Özel Tüketim Vergisi”ne ilave olarak akaryakıt bedeli üzerinden % 18 KDV alınıyor. Maliye Bakanlığı’nın bu tatlı, kolay toplanan peşin vergiden vazgeçmesi gibi bir durum olabilir mi? Olmaz. Zaten burada “imar barışı” gibi hukuksuzluk yapan vatandaş tablosu da yok. Herkes kuzu kuzu ödüyor. Bakan da diyor ki, “Maliye politikası, para politikasıyla uyum içinde olmalı. Enflasyonu oluşturan dinamikler, vergi artışı kaynaklı değil. Enflasyondaki artış daha çok döviz kuru ve ithalat fiyatları kaynaklı”. Akaryakıt ithal ürün değil mi? Petrolü dövizle almıyor muyuz, Sayın Naci Ağbal?

        Maliye Bakanı devam ediyor: “Akaryakıt vergilerinde 1.5 yıldır artış yapmıyoruz.” Yani oturun oturduğunuz yerde, akaryakıtta vergi konusunu kaşımayın, indirim yerine, bindirim gelebilir!

        Diğer Yazılar