Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Belirsizlik ortadan kalktı ve ekonomide taşlar yerine oturmaya başladı. Ama henüz tam olarak oturmuş değil. Ekonomi çevrelerinin, yabancı yatırımcı ve para piyasalarının beklediği ikinci adım, yeni sistemde yeni kadrolar. Hangi isimlerin, nasıl bir yol haritasıyla yola çıkacağının öğrenilmesiyle faiz, döviz ve yabancı yatırımcı cephesi daha netlik kazanacak. Netice itibarıyla önümüzdeki 5 yıllık zaman dilimi için siyasi tablonun ortaya çıkmasıyla, yeni duruma göre pozisyon alınacak ve taşlar da yerine oturmaya başlayacak. Ancak temmuzda yeni yol haritasıyla birlikte ekonomi başta olmak üzere her açıdan, yeni bir döneme girmiş olacağız.

        Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın üstünlük sağlaması, diğer bir ifadeyle mevcudun istikrarlı bir şekilde yoluna devam edecek olması, piyasalarda pozitif bir algı oluşturdu. Rakamlar, yaklaşımlar ve yorumlar bunu gösteriyor. İlk etapta Türk Lirası’nın, Asya’daki ilk işlemlerde ABD Doları karşısında yüzde 3 değer kazanması da bunun işaretlerinden birisi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmaması, oluşan parlamento tablosunun da ikinci bir seçim riskini ortadan kaldırması, yeni dönemde ekonomi meseleleriyle mücadelenin önünü açıyor.

        Elbette yeni hükümetin nasıl oluşacağı, Mehmet Şimşek ve Naci Ağbal gibi isimlerin yeni dönemdeki rolü önemli olacaktır. Bir zamanlar Ali Babacan ismi anılırdı. “Acaba yeni dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir sürprize Babacan’a kadrosunda yer vererek imza atabilir mi?” Bana böyle bir soru yurtdışında yöneltildi. Cevap veremedim. Bakalım yeni bakanlar arasında nasıl sürprizlere denk geleceğiz. Türkiye’de yeni dönemde neler olacağını soranlara verdiğim en kestirme cevap, “yerli ve milli üretim hamlesinin önümüzdeki dönemde çok kıymetli hale geleceği” oldu. Bunun için yerli şirketlerle ortaklıklar, ortak yatırımlar, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu sanayi ürünleri için yabancı sermaye yatırımının dikkat çekici olacağına işaret ettim. Bölgemizde Irak ve Suriye’nin yeniden inşası, ayağa kaldırılması sürecinde Türkiye önemli rol üstleneceğinden sanayi yatırımları daha cazip hale gelecektir.

        LOKOMOTİF SAVUNMA HAMLELERİ

        Son 5 yıllık dönemde, özellikle savunma sanayiindeki atılımlardan son bir yılda elde edilen başarılar, yeni hükümet sisteminin en önemli referansı olacak gibi görünüyor. Savunmadaki benzer yaklaşım, milli ve yerli tasarım, yatırım ve geliştirme hamlesi hemen hemen tüm sektörlerde de hayata geçirilecek gibi görünüyor. Dolayısıyla yeni dönemde veya önümüzdeki 5 yılda, inşaat, yol, köprü gibi altyapı yatırımlarının yerini sanayi yatırımlarının alacağını söylemek mümkün.

        Mesela sağlık sektöründe ilaç sanayiine yatırım, teşvik ve tıbbi malzeme üretimi öne çıkacak. Kamu ve şehir hastanelerinin içlerinin yerli ürünlerle donatılması, ithal ürünün mümkün olduğunca önüne geçilmesi öncelikler arasında yer alacak. Altyapı yatırımları veya inşaat anlamında bunların tek istisnası “Kanal İstanbul ile Boğaz’ın altından 3. geçiş projesi” ve bazı küçük projeler olabilir. Fakat savunma sanayiinde yakalanan başarıların diğer sektörlere de yaygınlaştırılması, örnek olması, referans gösterilmesi için çalışmalar yapıldığını en azından ben biliyorum.

        AVRUPA DAĞILMAYI, TÜRKİYE TOPARLANMAYI KONUŞACAK

        İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) çıkış süreciyle ortaya çıkan tartışmalar, akabinde birlik üyesi bazı ülkelerdeki ekonomik bozulmalar, AB’nin dağılma tehlikesini ortaya çıkarırken, yeni dönemde AB’yi gündemine almayan Türkiye neden hızla toparlanmasın?“Bir yıl içinde, hâlâ birleşik bir Avrupa’nın kalıp kalmayacağı belli olacak” sözleri İtalya Başbakan Yardımcısı Salvini’ye ait. Avrupa’ya savaş mesajı olarak da yorumlanan bu açıklamada Türkiye’nin yaşadığı göçmen sorununun izleri var. İtalyanlar da göçmen sorunuyla mücadelede yalnızlıktan ve ekonomilerine etkisinden şikâyetçiler. Almanya’da Merkel’in koalisyon ortaklarıyla yaşadığı göçmen sorunlarının aşılamaması durumunun AB’nin geleceğini de tartışmalı hale getireceğini görmek gerekiyor. Böyle bir dönemde Türkiye önemli bir fırsat yakalayabilir. Sanayi hamlesinde doğru modeller geliştirilirse İngiltere gibi yeni ortaklıklara ihtiyaç duyan ülkelerle hedefe doğru yürünebilir.

        Diğer Yazılar