Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni yılın ilk günlerinde sürpriz denebilecek teknolojik, yenilikçi ve yeni dünyayı anlamaya matuf açıklama TBMM Başkanı ve AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’dan geldi. Ne demişti Yıldırım: ‘Uber, teknolojinin bize getirdiği bir konfor, bunu yok sayamayız.’ Öyle görünüyor ki bu işin üzerine gidilecek, gerekli yasal düzenlemeler de yapılacak. Gelen haberler de bu yönde. Bakalım Binali Bey, bu söyleminin arkasını nasıl getirecek?

        İstanbul’da belediye, Ankara’da devletin değişime direnerek, taksi plakası sahiplerini daha fazla koruma şansı yok. Seçim atmosferinde ‘Uber’ gibi yenilikleri, yasal düzenlemelerle vatandaşa sunma sözü verenler de seçmenin ilgisini çekecektir. Uber gibi dijital platformlara yasal düzenlemeler belediye başkan adayı olarak Binali Yıldırım’ın da gündeminde kalacaktır.

        İstanbul veya Türkiye’nin ulaşım imkanları, yerli veya yabancı fırsatçılara ikram edilmez, çağın şartlarına göre vergilendirme, lisans, yönetmelik ve yasalar kapsamında düzenleme olursa, sorun da çıkmaz, tartışmada. Şu an ülkemizde ciddi gelir elde eden dijital platformlara yönelik iş tanımı yok. Booking.com’da da vergilendirmeyle birlikte iş tanımı meselesi de söz konusu. Devletin ilgili birimlerinin çalışıp görevini yapması şart.

        Sarı taksi devri kapanıyor

        Taksiciye Uber’ciyi kırdırmanın ne alemi var? Şehirler arası taşıma lisansı alıp, vergisini vererek taşıma yapanların araçlarına, ‘Şehiriçi taşımacılık yapıyor’ diye, el koyarak tartışmayı büyütmenin nasıl bir mantığı olabilir? Hem korsan gibi girişimlere yasalar çerçevesinde izin veriliyor, hem de yürümeyen sistem korumaya çalışılıyor. Geleneksel ‘sarı taksi’ anlayışı bitti, bitiyor. Rant getiren taksi plakaları da çöp olacak. Ama dijital platform uygulamalarında ipini koparan taksi sürücüsü olamayacak. Çünkü araçların modeli, şöförlerin kimliği ön planda olacak. Eğer belediyenin iTaksi’si gibi bize benzetmezsek denetim ve kontrol diye bir sorun olamayacak. Daha fazla taksiciye (sürücü), taksiye ihtiyaç olacak. Yeterki çağa uygun düzenleme olsun.

        İstanbul’daki Uber tartışmasının da sebebi vergilendirme değil, yasalarda iş tanımının yapılmamış olmasıdır. İstanbul’da taksi plaka sahipleri lobisi de bu süreci geciktirmeye çalışıyor. Yasalarda işin tanımı yapılarak, ilgili platformlar mevzuat içinde konumlandırılırsa ihalelerle iş alma, vergisini vererek iş yapma, belli süreli lisanslarla hizmet verme, her neyse artık sağlanırsa sorun kendiliğinden biter. İstanbul’da hatta Türkiye genelinde 4-5 dijital platforma lisans verilse mesele kökünden çözülecektir. Yasal düzenleme yapılmadan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iTaksi gibi uygulamaları da çözüm değil. O zaman Uber’e neden kızıyoruz? Nitekim olmadı, olmuyor da. Belediyeler, para gördükleri her alana dahil olmak yerine, işi ehline verip, düzenleyici, denetleyici olarak vazife yapmalılar.

        Dijital platformla her şeyden tasarruf

        Dijital teknolojiler yasal düzenlemelerle, şeffaf bir şekilde şehir yaşamına girerse çok yönlü faydalarından zaman kaybetmeden istifade edebiliriz.

        Yaklaşık 3 yıl öncesine kadar Google ve Yandex gibi navigasyon uygulamalarını nadir kullanıyordum. Evden işe, işten eve giderken genelde aynı güzergahı kullandığımdan gereksiz gibi gelirdi. Fakat bilmediğim veya az bildiğim adreslere ulaşmak için navigasyon kullanımını tercih ederdim. Ulaştırma Bakanlığı, İstanbul’da Avrupa Otoyolu Mahmutbey Gişeleri’nden geçişi ağır vasıtalarla yoğunlaştırıp, trafik meselesini iyice can sıkıcı hale getirdiğinde hayatımdan çıkmamak üzere navigasyon devreye girdi. Trafik yoğunluğuna bakmak, gideceğim mesafeye ne kadar zaman harcayacağımı öğrenebilmek için artık navigasyon uygulamaları olmadan hareket etmiyorum. Net bir rakam vereyim: Yakıt depomun beşte biri oranında kazancım oldu. Trafikte geçirdiğim zaman da azaldı. Aracımda daha az yıpranıyor.

        Hasıl-ı kelam, Uber ve benzer uygulamaları her yönüyle tartışmış ve bir neticeye de varmış değiliz. Bu işten ekmek yiyen taksicilerin, sürücülerin değil, çığırtkan taksi plaka sahiplerinin ve rant sağlayanların lobiciliğine yenik düşmeyelim.

        Mesela Atatürk Havalimanı’ndaki 50-60’lı yılların mantığıyla çalışan Taksi Kooperatifi’nin aynı şekliyle İstanbul Havalimanı’na taşınmasının nasıl bir mantığı olabilir? Nüfuzlu plaka sahipleri istiyor ama, İstanbul merkezden gidecek taksiler havalimanından kooperatif yüzünden boş dönmek zorunda kalacaklar. Kooperatifin taksileri de şehir merkezinden boş dönecekler.

        Neredeyse ulaşım sisteminin tamamı, yakıt, araç, lastik hatta yolun asfaltı bile ithal. Bu durumda har vurup, harman savurmaya hakkımız olabilir mi? Eğer ulaşımda hizmet verecek olan dijital platformlar için yasal düzenleme yapılırsa, yukarıda kendimden örnek verdiğim durum ülkemizin tamamı için geçerli olacaktır. Şeffaf, denetlenebilir, sahtekarlığa müsaade etmeyen, trafikte araçları boş gezdirmeyen, ulaşılacak yere en doğru ve en kısa yoldan giden bir sistem İstanbul’a ve ülkemize ciddi avantajlar sağlayacaktır.

        3 bin sarı taksi UBER’de

        Diğer taraftan Uber, İstanbul’da anlaşma yaptığı 3 bin sarı taksiyle hizmete devam ediyor. Hatta sitesinde de ‘Uber’in sizin gibi iş ortaklarına ihtiyacı var’ duyurusuyla, bu sayıyı artırmaya çalışıyor. Vergisini de ödediğini vurgulamak için, ‘Uber, Türkiye'de yeni faturalandırma sistemini sunuyor’ bilgisini de paylaşmış.

        Tüm mevcut UberXL sürücü ortaklarıyla birlikte e-Fatura sistemine de geçmiş. Bir yandan lüks UberXL araçları bağlanıyor, engelleniyorken, diğer taraftan sarı taksi sürücüleri daha az yakıt tüketmek, trafikte beyhude gezmeden müşteri bulmak ve gelirlerini artırmak için Uber’egeçiyor. Tuhaf bir durum.

        İstanbul’da taksi sayısı yaklaşık 18 bin, ama Uber Haziran 2014’te adım attığı İstanbul’da 8 bin civarında sürücü ortağa ulaşmış. Sürücülerine ‘Ferdi Kaza Sigortası’ uygulamasına da başlamış. Sizce bu tablo, ‘Türkiye’de neler oluyor?’ Sorusunu akla getirmiyor mu?

        Yedieminde lüks araçlar

        İstanbul'da yediemin otoparklarının Uber ile yolcu taşıyan lüks araçlarla dolduğu da bilinen bir durum. 'Yetkisiz yolcu taşımacılığı' gerekçesiyle trafikten men edilen araçlar bunlar. Uber’in cazibesi ve yasal düzenleme olmamasının neticesi. Aslında benzer durum Türkiye genelindeki tüm dijital platformlar, sosyal medya, internet ortamı için de geçerli. Yasal altyapısı olmayan haber sitelerinin ve diğerlerinin durumu da ayrı bir vehamet. Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanlığı döneminde dijital çağa uygun yasal mevzuatlar çıkarılmamıştı. Ama artık şart. Zira devasa şirketler açık buldukları her kapıdan girebiliyorlar.

        Özetle, dijital platformların, internet ortamının ve sosyal medyanın acilen bir yasal düzenlemeye kavuşması şart. Aksi halde ülke olarak maddi ve manevi kaybımız katlanarak artacaktır.

        Diğer Yazılar