Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’nin yerli ve milli teknoloji ürün geliştirme çalışmalarında model eksikliği bir numarada yer alırken, iki numarada ise bunu fırsata çevirmeye çalışanlar, bir şey yapmadan kendilerine maddi ve manevi alan açma gayretinde olanlar geliyor.

        Birbirlerini önünü kesmeye çalışan kamu ve özel kurumlar, ar-ge faaliyetlerinde dublikasyonlar, yabancı şirketleri kullanarak yerli ve milli ürünlere engel çıkaran kamudaki işbirlikçiler gırla gidiyor. Görebildikerime dikkat çekiyor, eleştiriyorum. Bazen ironi yapıyorum, bazen kitabın ortasından gidiyorum. İyi niyetle kendilerini anlatmaya, cevap vermeye çalışanlar olyor. Ama mevzuyu tam anlamadan, bazen de işlerine gelmediği için anlamak istemeden cevap gönderiyorlar.

        Bunlardan birisi de kümelenmelerin merkezlerinden Ankara OSTİM Organize Sanayi Bölgesi. İki ayrı konuda birşeyler paylaştım. Köşemde Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi’ni (HTK) değerlendirdim, sosyal medya hesaplarımda ise Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) için ironi yaptım. Türkiye’de yabancıların yeterince kümelendiğine dikkat çektim. Yani onların girişimini değil, Ulaştırma Bakanlığı’nın raylı sistemler için milli teknoloji geliştirmede ağır kalma durumuna dikkat çektim.

        Gelen cevaptan OSTİM’in telekomünikasyon sektörüyle ilgisindeki tuhaflığı fark ettim. Geçmişte ne yapılmış, ne yazılmış, neler olmuş haberleri yok. Şimdi fırsat var diye ortaya çıkmış gibiler. HTK içinde çok iyi şirketler var, ama kümelenmede hesap farklı görünüyor: 3 GSM operatöründen BTK destekli fon, yeni kaynaklar, paralar…

        Dolayısıyla gönderdikleri bilgiler dikkatimi çekmedi. Fakat Türkiye’nin demiryolu adımları için kümelenen ARUS açıklaması daha bilgilendirici. Ama halen daha ne kadar doğru modellerle kümelendiklerini, ne derece doğru entegratör veya lokomotif şirketlerle hareket ettiklerini bilmiyorum.

        XXX

        14FARKLI DEMİRYOLU SİSTEMİ KULLANIYORUZ

        ARUS Koordinatörü Dr. İlhami Pektaş’tan gelen açıklamanın dikkatimi çeken bölümülerini kısaltarak aktarıyorum: “1990 yılından bu yana ülkemize 12 farklı ülkeden 14 farklı markada 3.461 adet raylı sistem aracı satın alındı, 2.168 adedinde hiçbir yerli katkı bulunmuyor. 2012’de ARUS kuruldu ve böylece satın alınan araçlarda yerli katkı şartı % 51’den başlayarak, % 70 seviyesine çıktı.

        2012’yi izleyen yıllarda ‘En az yüzde 51 yerlilik şartı’ zorunlu hale getirilerek kamuya 1.293 adet araç satın alınmıştır. Bu araçlardan sadece 185 adedi tasarımından nihai ürüne kadar yüzde 51-60 arasında yerli katkı sağlanarak Durmazlar, Bozankaya, TÜLOMSAŞ ve TÜVASAŞ firmalarımız tarafından üretilen; Panorama, İstanbul, Talas, İpekböceği ve Green City milli markalı tramvaylar, hafif raylı sistem (LRT), TCV Trambüs, Elektrikli, dizel ve hibrit lokomotiflerimizdir. Şu ana kadar 8 adet milli marka çıkarmış bulunuyoruz.”

        Açıklama böyle. Haklı olarak kamu kurumların canını sıkmayacak şekilde ele alınmış. İhalelerdeki yerlilik şartlarının denetlenmediğini, bazı bakanlıkların bu işini başına çektiğini yazıp duruyorum. Denetlenmeyen bir kriteri yüzde yüz yapsan ne olur. Zaten rakamlar ortada. Yerlilik şartı %70'e çıkmış, ama ortada bu şartları karşılayan yok.

        Yerli şirketlerin ihalelelerde önlerinin kesildiğini biliyorum. Örnek: İzmir. Burada baskıyla Hyundai Rotem’in araçları alındı. Yerli ürünler iptal edildi. Fakat iki özel şirketin ürünleri olmasaydı, 185 adet rakamına bile ulaşmak hayal olurdu. Çünkü kamu yabancı ürünleri daha çok seviyor. Yabancınınkinden müthiş haz alıyorlar. Yerlinin verdiği bir haz yok. Milli ve yerli teknoloji niye gelişmiyor zannediyorsunuz. Haz vermiyor!

        XXX

        Vodafone 250 ULAK kuracak

        Savunma Sanayi Başkanlığı’nın (SSB) maddi ve manevi desteği, Aselsan, Netaş ve Argela’nın proje ortaklığıyla geliştirilen yerli baz istasyonu ULAK, şu an sahada 667 adediyle canlı 4,5G şebekesinde kullanımda. Ulaştırma Bakanlığı’nın destek ve katkısıyla kırsalı kapsayan Evrensel Projesi’nde devreye giren ULAK’lar uzun bir süredir hizmet veriyor.

        Ama daha önemlisi Vodafone gibi uluslarası bir şirketin önümüzdeki Temmuz ve Ağustos aylarında 250 adet ULAK baz istasyonunu ticari şebekede kurmaya başlayacak olmasıdır. Böylece ULAK’ın daha fazla sipariş alması, daha fazla kullanılması, ihracaatı da gündeme gelecektir. Ama önce kendi ülkemizde kullanılması, desteklenmesi, siparişleri çoğaltması şart.

        Turkcell de bu yıl içinde 500 adet ULAK baz istasyonu kuracak. Şubat 2019’da 4 yıl için 2650 adet ULAK baz istasyonu alım sözleşmesi imzalayan Turkcell, şu ana kadar 150 adet ULAK teslim aldı. Hali hazırda Turkcell 12, Vodafone 7, ve Türk Telekom 7 adet ULAK baz istasyonunu canlı şebekelerinde test ediyor.

        GSM operatörleri kullandıkları baz istasyonlarının özelliklerine göre üreticiler; Huawei, Ericsson, Nokia gibi şirketlere bir ürün başına 20 ile 35 bin dolar arasında değişen rakamlar ödüyor. ULAK’ın bedelinin ise bunlardan %20 daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Bunun sebebi ise ürünün yeni olması ve GSM operatörlerinin çok az sayıda sipariş vermeleri.

        Evrensel’de kullanılan ULAK ise yabancı markalardan %3-5 oranında daha maliyetli. ULAK’a da binlerce sipariş verilmesi halinde doğal olarak bedeli düşecektir.

        Peki neden sipariş verilmiyor? Cevap: Yabancı hazzı. Evet, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) gereken desteği vermiyor. Destek bir yana sadece görevlerini bihakkın yapsalar yeterli. Gölge yapmasalar, ihsanlarına da gerek kalmayacak. Ama mevcut 4,5G ihalesindeki yerlilik kriterlerini bilinçli olarak uygulamayarak, gölge yapıyorlar. İhale şartnamesine uyulsa şirketler mecburen yerli ürün arayışına girmek zorunda kalacaklar. Fakat 3G’de de kritere, şarta uyulmadı. Gelenek devam ediyor.

        Yabancı ürün kullanımından haz alanların ağzından yabancı memesi kesilmedikten sonra bin bir meşakkatle geliştirilen milli ürünlerin sektörden sipariş alması zor. ULAK’ın önündeki en büyük engel ilgili kamu kurumlarıdır. Geliştirilen bahaneler ise düşmanların ürünleri için bile yapılmayacak cinsten olduğunu da bir kenara not edin lütfen.

        XXX

        Her yeri yabancı olan kamu kurumu!

        Hürriyet’te Vahap Munyar’ın, 23 Haziran’da yerli ve milli ürünlerin ne halde o1duğu, kamu kurumlarından neden destek görmediğine somut örnek teşkil eden yazısını kaçırdıysanız, bulun okuyun lütfen. 1986’da telekomünikasyon sektöründe üretimle yola çıkan Karel Elektronik’in kurucularından Genel Müdür Serdar Tunaoğlu ile yapılan röportajın bazı bölümlerini aynen aktarıyorum:

        Karel’in ekonomiye 1 milyar dolarlık katkısı var. 500 milyon doları ithal ikamesi kaynaklı. Yerli üretim sayesinde 500 milyon dolarlık ithalatı frenlemiş bulunuyor. Diğer 500 milyon doları da ekosisteme sağladığı katkı oluşturuyor.

        Avrupa’nın ilk 3, dünyanın ilk 15 PBX (özel telefon santralı) üreticisi arasında yer alan, savunma sanayiine elektronik devreler üretimine de giren Karel üretiminin ekonomiye sağladığı katkı 2-2,5 milyar doları buluyor.

        Arçelik’e beyaz eşya elektronik devreleri, Aselsan’a savunma sanayi için elektronik devreler yapıyoruz. Üretimimizde savunma sanayi öne geçti. Bunu savunma sanayiindeki yerlileştirme atılımı sağladı. Devlet çok önemli teşvikler veriyor. Aynı destekleyici tutumu kamu alımlarında göremiyoruz. Özel sektöre sattığımız cihazları kamu kurumlarına satamayınca içimiz acıyor.

        İhale şartnamelerine,“İş bitirme”kuralı konuluyor. Yani,“Ürünün daha önce bizim tür kurumlarda kullanıldı mı?”sorusu soruluyor. Bu kural varken, Türkiye’de üretim yapan, yerli teknolojiyi geliştirenlere kamu ihalelerinde kapı nasıl açılacak?

        Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Karel’in telefon santrallarını kullanıyor. MİT’te yerli santralın kullanılması, iletişim güvenliği açısından da önem taşıyor. TBMM’nin santralında yerliyi öne çıkaracak adım atılmadı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun da (BTK) yerli santral seçmemesine üzüldük.”

        Demek ki neymiş. Yabancı hayranlığı düzenleyici kurumların hastalığı haline gelmiş. Ben de kalkmış; ‘Turkcell, Vadofone ve Türk Telekom, 4,5G yatırımlarında neden yerli ürün kullanılması için koyulan şartlara uymuyor?’ Diye soruyorum. İş mi şimdi benim yaptığım? BTK hangi hikmetleri gördüyse kendi santralını bile yabancıdan seçmiş! Bu durumda GSM operatörleri neden yerli ürünlere sipariş versin? Bu anlayıştaki bir BTK neden yerli ürün için uğraşsın? Kendi yerli ürün kullanmazken özel şirketleri niçin ihale kriteri için zorlasın?

        Şimdi böyle bir BTK’ya soralım. Huawei, Ericsson, Nokia ve Cisco gibi şirketlerin yerli üretim yapmaları için neden bir şey yapmıyorsunuz? Asıl dokunulması, ihalelerde yerlilik tarifinin yapılması gereken taraf bunlar değil mi?

        Ürün satmak için lobi yapan, pazarlama faaliyeti yürüten, bilumum işlerde devreye giren bu şirketler değil mi? İhale kriterlerine uyulmayınca bayram edenler de bunlar değil mi? Bu şirketleri kim, neden perdeliyor? 3 GSM operatörü ve kamu kurumları her sene 2 milyar dolarlık yatırımı bu şirketlerden aldıkları ürünlerle yaptığına göre ortada dönen büyük rakamların kaymağını kim yiyor? Evet, BTK neden görevini yapmıyor? Neden halen daha 5G gibi projelerle hayal satmaya çalışarak, ipteki cambaza odaklanmamız isteniyor?

        Diğer Yazılar