Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Rusya’nın düzenlemiş olduğu askeri ve sivil hava araçlarının yer aldığı Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı 'MAKS' ilk defa Türkiye’nin ve dünyanın yoğun bir şekilde gündemine geldi. Moskova yakınlarında Jukovski kentinde düzenlenen fuara bu sene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılarak Rus savaş uçaklarına yakın ilgi göstermesi ise küresel dengeler açısından en fazla tartışılan konulardan biri oldu.

        Bir yandan Türkiye her türlü lisans haklarına sahip olacağı, kendi tasarımı beşinci nesil savaş uçağı; Milli Muharip Uçak (MMU) geliştirmek için yola çıkmış, bu teknoloji paylaşacak, ortak üretim anlaşması yapacak ortaklar arıyor. Diğer taraftan da ABD ile yaşanan F-35 programı ortaklık meselesini yönetmeye, bu uçağın yerine koyabileceği uygun bir modeli bulmaya çalışıyor. Ayrıca MMU konusunda İngiltere ile belli bir mesafe de kat edilmiş durumda.

        Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MAKS 2019 fuarında henüz envantere girmemiş, geliştirme aşamasında olan Rus SU-57 uçağıyla yakından ilgilenmesi, Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) yetkililerinin arka planda Rusya’daki muhataplarıyla görüşmeler yapması epeyce merak uyandırdı.

        Bu merak, bir tarafa ABD’nin F-35 uçağını, diğer tarafa da Rus SU-57’yi koyup, kıyaslayarak giderilecek bir merak değil. Bir savunma platformunu değiştirmenin arka planda etkileyeceği sistemler silsilesini düşünmek gerekir. Ayrıca ABD’nin program ortağı olduğumuz F-35’lerden bize vereceği modellerin bile sistemlerini, kaynak kodlarını epeyce tartışmadık mı? İsrail’e verdiği uçağın aynısını ABD Türkiye’ye verir mi? Maalesef bu karışıklıkta o mesele gürültüye gitti.

        Şimdi asıl mesele şu; Türkiye, Rusya’dan savaş uçağı alır mı? Ortak üretim için işbirliğine Ruslar hangi aşamaya kadar sıcak bakar? Ve kabul ettikleri işbirliği modeli Türkiye’nin işine yarar mı? Gelişimini tamamlamak üzere olan beşinci nesil Sukhoi 57 savaş uçağında Ruslar ortak üretime mi sıcak bakıyor, ihracat modelinin satışına mı? Gibi epeyce soruya cevap gerekiyor.

        Şu kesin; Türkiye ne kadar kendi teknolojisini geliştirebilirse, masada da o derece güçlü olacaktır. Yıllarca Amerika’nın ninnisiyle uyuduk, ‘NATO şemsiyesi altındayız’ yaklaşımıyla da savunma sanayini ihmal ettik. Geldiğimiz noktada ABD, hasım ile dost çizgisinde ilginç bir müttefik olarak karşımıza çıktı. Türkiye’nin F-35’de ABD baskısına boyun eğmemesi önemlidir, ancak sonraki süreci yönetmesi çok daha mühimdir. Şayet ABD’nin yerine Rusya’yı koyacaksak mesele bitmiş olmuyor, bilakis iyice çetrefilleşiyor.

        Ancak savunmada ve savunma sanayinde sorular ve sorunlar kısa vadede bitmez. Türkiye, Rusya’dan SU-57 veya SU-35 / MİG-35 savaş uçağı alırsa, NATO standartlarında geliştirdiği savaş ürünlerini bu uçaklarda kullanabilecek midir? NATO’da bu sebeple karışılacağı rezervler neler olabilir? Mesela Roketsan’ın NATO standartlarında geliştirdiği savunma sistemlerini bu uçaklarda kullanabilir miyiz?

        Türkiye, hem ABD hem de Rusya yapımı savunma sanayi ürünlerini envanterinde bulundurması halinde ne gibi sorunlarla karşılaşır? Bir denge tutturmaya çalışılırken, tamamen dengesiz bir tablo ortaya çıkar mı? Ya da iki büyük devlet arasında denge sağlayabilmek için neler yapılması gerekiyor? ABD ve Rusya yapımı savunma sanayi ürünlerini envanterinde bulunduran Pakistan’ın yaşadığı ciddi sorunlar Türkiye için örnek olabilir mi?

        Ruslar ne diyor: “Bir NATO üyesi Rusya için bölgedeki önemli müttefik haline geliyor, bu eşi benzeri görülmemiş bir seviye. NATO’nun diğer Avrupalı üyeleri de gelecekte bu örneği takip edebilir.” Görüldüğü gibi konu Rusya için sadece savunma sanayi alanında stratejik bir ürün satışını içermiyor. NATO’da nasıl bir gedik açılır onun hesabı yapılıyor. Peki, NATO’nun güçlü abisi bunu görmüyor mu?

        SSB yetkilileri, Rusya’da SU-57’de ortak üretim için görüşürken, değir taraftan da hali hazırda Rus ordusunun gözdesi ABD F-35’lerin rakibi olarak sunulan 4’ncü nesil, ama 5’nciye yaklaşmış son blok üretimi Su-35’in temini imkânlarını görüşüyorlar. SU-35’lerin birçok açıdan; menzil, azami hız, kalkış hızı, performansı yönleriyle F-35’ten üstün olduğu iddia ediliyor.

        Unutmamak gerekiyor ki, kıyaslanan özellikler bu uçakları geliştiren ülkelerin filosundaki uçaklar için geçerli. İhracat modellerinde durum değişebiliyor. Ayrıca Rus uçakların üstün olduğu özellikler var, ABD’nin üstün olduğu özellikler var. Tam anlamıyla biri diğerinden üstün demek için epeyce peynir ekmek yemek gerekiyor.

        Netice itibariyle Türkiye, bugün yaşadığı tartışmalı süreci iyi yönetirse sağlık bir geleceğe kavuşacak demektir. Şimdiye kadar uyuyan beyinlerimizde fırtınalar esmesi iyidir. Ruslarla, Amerikalılar savunma sanayinin en önemli ürünlerini müzakere ederken, diğer taraftan da elimizin taşın altında olduğu, projelerimizle yol almaya çalıştığımız unutulmamalı…

        Diğer Yazılar