Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Zam, fiyat ayarlaması, rakamları dövize uyarlama, artık adına ne diyorsanız; her yıl ocak, şubat gibi köprü, otoyol ve tüp geçit ücretlerinde karşımıza çıkıyor. Vatandaş şikayet ediyor.

        İlaç fiyatlarında da kamu her yıl Euro’ya endeksli olarak ayarlama veya zam yapmada zorluk yaşadığı için ilaç temininde sıkıntı yaşanıyor. İlaç karaborsaya düşüyor. İki gün önce ilaçta Euro kuru 3,40’tan 3,81 çekildi. Halbuki Euro 6,50 seviyesinde. Durum böyle olunca ilaç şirketleri Türkiye’ye ilaç getirmek, eczanelerde bulundurmak istemiyor. Vatandaş da haklı olarak isyan ediyor.

        İlgili kamu kuruluşları, müteahhitlere köprü, tünel ve otoyol ödemelerinde döviz kurunu her yıl güncelliyor. Zam yapıyor. Bazen geçiş fiyatları aşağı çekilse de ihale şartnamesi gereği müteahhitlere dövizin güncel rakamları üzerinden garanti ödemeleri yapılıyor.

        Ne hikmetse konu sağlık, ilaç olunca döviz kurunun güncellenmesine bir türlü uygun model geliştirilemiyor. Her yıl sorun yaşanıyor. Vatandaşı, ilaç şirketlerini, eczacıları ortak bir paydada buluşturacak sistem ihdas edilemiyor. Sağlık Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve SGK bu tartışmaların neden bir parçası haline geliyor? Uygun bir model bulmak çok mu zor?

        Köprü ve otoyollarda müteahhitler için uygulanan döviz kuru güncelleme modeline benzer bir şey ilaç için niçin geliştirilemiyor?

        Sağlık eski Bakanı Recep Akdağ döneminde ithal ilaç fiyatının tespiti için Avrupa’dan en ucuz 5 ülkenin referans alınmasına yönelik düzenleme yapıldı. Fiyatlar ciddi olarak aşağı çekildi. Ama Euro kurunun güncellenme meselesi ilaçta problem olmaya devam ediyor.

        XXX

        Yakıttan fazla geçiş ücreti

        Avrasya Tüneli’nin tek yön geçişi indirimsiz zamla 36 TL olunca vatandaş haklı olarak çığlık attı. Osmangazi Köprüsü’nün şu an yüzde 50 indirimli geçiş fiyatı 117 TL. Yeni yılın zammı gelmedi. Eğer indirimsiz olarak, 45 dolar düzeyinden bir fiyat ayarlaması veya zammı yapılırsa rakam yaklaşık 280 TL olacak.

        Ulaştırma Bakanlığı iki kattan daha fazlaya tekabül eden zammı yapar mı? Yaparsa kimse geçer mi? Geçenler hayır dualarıyla mı geçer, yoksa isyan ederek mi? İndirim yapılmazsa; ‘Avrasya Tüneli’ne neden indirim yapılmadı?” şeklinde bir anlamlı soruya ne cevap verilir? Bilemiyorum.

        Yurtdışından kolay kaynak bulunması için ihale şartnamelerinde garantili geçiş ücretleri döviz olarak yer aldı. Türkiye’de halkın alım gücü, döviz hareketliliği hesap edilmeden geliştirilen ihale modelinin sıkıntısını yaşıyoruz. Bu sebeple çoğu projede indirimlere rağmen garanti rakamları tutturulamıyor. Devasa projeler verimli kullanılmıyor.

        Mesela İstanbul’dan Bursa’ya ücretli otoyol ve köprüleri kullanarak giderseniz ödeyeceğiniz para yaklaşık 235 TL. Otoyollar, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprüleri dahil Bursa şehir merkezine toplam mesafe ise yaklaşık 200 km. Aracınıza ve mesafeyegöre yakıt tüketimini buyurun hesap edin.

        Ulaştırma Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile diğer ilgili kurumların bu devasa projelerin daha fazla kullanılması için bir şeyler yapması şart. İhale şartnameleri “projeler boş yatmasın, kullanılsın” diye esnetildi. Yüksek zamlar tepki görünce bazı projelerdeanında yüzde 50 oranında aşağı çekildi. Şu an Avrasya Tüneli’nde indirim yok. Yaklaşık 6 dolar karşılığında 36 TL’ye geçiş yapılıyor. Osman Gazi de ise yüzde 50 indirim var, 117 TL’ye geçiliyor. Neden? Kamu yüksek zam yaparsa geçiş az oluyor. Tahsilatı da düşüyor. Makul fiyat olursa geçiş çok olacak, proje kullanılacak, gelir kaybı da olmayacak. Belki de artacak, toplamda ülke kazanacak.

        Ayrıca bu devasa projeler için uygulanan indirimler veya zamlar müteahhitler için çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Çünkü onlar devletten alacakları garantilere odaklılar.

        Akaryakıtı, araçları, lastikleri, yedek parçayı ithal eden ülke olarak trafikte geçen her fazla dakika, saat, yurtdışına giden para, kaynak israfı anlamına geliyor. Üzerine zaman, iş gücü kaybı ve toplamda ekonomik kayıpları da koyup bu ulaşım projelerini halkın alım gücüne göre ayarlamak gerekmez mi?

        XXX

        Yabancı araçların otoyol ve köprülerden kaçak geçişi otomasyonla çözülecek!

        Uzun bir süredir gündeme getirdiğim yabancı araç meselesi için Ankara’dan bir yetkili aradı. “Yazılarınızdaki serzenişleri görünce arayıp, bilgi vermek istedim” dedi. Mevzuyu söyleyince şaşırdığımı söyledim. Çünkü konuyla ilgili çok yazı yazdım, ama mevzunun zorluğu sebebiyle ilgilenen kimse olmamıştı. Otoyol ve köprüleri yabancı plakalı araçlar hiçbir bedel ödemeden kullanıyor. Yabancı araçlara kesilen trafik cezaları da tahsil edilmiyor.

        Ben bu hususu yaklaşık 5 yıldır yazıyorum. Ama kamudan hiç bir makam üzerine alınıp, çözüm bulmuyordu. Mevzu bakanlıklar arası soruna da dönüşmüştü.

        Bu defa arayan yetkili konuyla yakından ilgilendiklerini, bakanlıklar arası koordinasyon toplantıları yaparak kısa sürede otomasyon sistemi kuracaklarını söyledi.

        Tüm sınır kapılarında giriş ve çıkışlarda, yurtiçinde belli noktalarda ödeme, kontrol sistemleri kurularak farkındalık oluşturulacakmış, sınır kapılarında oluşan ceza ödeme kuyruklarına da çözümler geliştirilecekmiş.

        Türkiye’nin bu mesele yüzünden kaybettiği paraları, itibarı bir daha tekrar etmeme gerek yok sanırım. Meraklıları yazılarıma bakabilir. Gelen son haber ışığında takip edelim bakalım bu konu nasıl ve ne zaman çözülecek?

        XXX

        Bu yazıları neden yazıyorum?

        Bir okurumun mektubunu aynen aktarmak istiyorum;

        “Merhaba Güntay bey, özellikle bürokrasiyekarşı yapıcı eleştirel yazılarınızı beğeni ile takip ediyorum. 36 yaşındayım, Hollanda'da doğdum ve buranın bilişim bürokrasisinin çekirdek kadrosunda çalışıyorum diyebilirim.

        Bütün samimiyetimle söylüyorum, bazı yazılarınız burada yazılmış olsa, tabiri caiz ise kelle alır. İşin içinde olan biri olarak söylüyorum bunu.

        Fakat Türkiye'de bazı şeyler çok farklı gelişiyor. Tabii perde arkası sizinle irtibata geçip açıklama yapılıyor mu bilmiyorum. Fakat herhangi bir efor sarf edilmiyorsa, ben okuyucu olarak bazen umudumu yitiriyorum yazdıklarınızı okurken, siz neden bu yazılarınıza devam ediyorsunuz?”

        Bu yazıların bir karşılığı olduğuna inandığım için yazıyorum. Bazen, 5 yıl sonra da olsa bir uyanışa sebep oluyorsa ne mutlu...

        Diğer Yazılar