Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Güneş enerjisine dayalı “Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları” ihaleleri kapsamında kurulacak santrallerde yerlilik oranının en az yüzde 70 olması doğru mu, yeterli mi? Bu yerlilik kriteri, Türkiye’de geliştirilmekte olan teknolojileri ve yatırımlar yapan müteşebbislerin çabalarını etkileyecektir.

        Ülke kaynaklarıyla yapılmış mevcut yatırım ve başarılara bakarak güneş enerjisinde yerlilik oranının yüzde 100’e çıkarılmasının yolları aranmalı. Aksi halde yüzde 30’luk kısım bu işin teknoloji olarak en hassas bölümünü oluşturduğundan yabancı şirket ve teknolojilere ihaleyle destek sağlanmış olacaktır. Türkiye’deki yabancı yatırımcıların ‘Yerli Malı Belgesi’ aldıkları ürünlerindeki yerlilik oranı da ancak bu şekilde yüzde 100 seviyelerine çıkabilir.

        Yüzde 70’lik yerlilik kriteri yabancı şirketlerin kritik malzemeleri yurtdışından getirip Türkiye’de montaj yapması anlamı taşıyor. Bu durumda ülkemizin kaynaklarıyla, insan gücüyle, mühendisiyle yapılan güneş enerjisine yönelik teknolojik çalışmalar etkilenecektir.

        Geçen hafta Türkiye'nin 36 ilinde toplam 1000 megavat gücündeki bağlantı kapasitesinin tahsisi amacıyla 10, 15 ve 20 megavat kapasitelerinde olacak şekilde güneş enerjisine dayalı 74 YEKA ihalesi yapılacağı açıklandı. Bu şekilde 36 ile dağıtılması, ihalenin Türk lirası üzerinden yapılması iyi bir yaklaşım. Süresi 15 yıl. Kilovatsaat başına 30 kuruş tavan ücreti üzerinden açık eksiltmeyle en düşük teklifi verenler ihaleyi kazanacak. Ancak yerlilik kriteri bu detaylar içinde farklı bir konuma sahip.

        İhale şartnamesinde ‘Yerli Malı Belgesi’ne sahip modüllerin kullanılacağı konusuna vurgu yapılması, bu alandaki yerli teknoloji çalışmaları destekleniyor gibi algısı oluşturuyor. Halbuki bu alanda faaliyet gösteren yabancı şirketler uzun bir süredir Türkiye’deki ürünlerini belli oranda yerlileştirince ‘Yerli Malı Belgesi’ alıyorlar ve ihalelere rahatlıkla giriyorlar. Yerlilik oranlarını sektörlere göre gözden geçirilip ve zamanla yükseltilmedikten sonra yabancı yatırımcı kanalıyla Türkiye’nin teknolojide gelişim yakalaması zor. Güneş enerjisinde de benzer durum söz konusu. Hatta yabancılara tanınan imkanlar kendi şirketlerimizin önüne kesecek duruma gelmiş vaziyette.

        Bu sebeple YEKA ihalesinde yüzde 70 kriteri pek fazla bir anlam taşımıyor. Asıl değer ifade eden, teknoloji olarak ülkemize katma değer kazandıracak kısım yüzde 30’luk bölümde kalıyor.

        Türkiye’nin her alandaki teknolojik faaliyetleri, başarıları çok kısa aralıklarla önemli gelişmeler gösteriyor. YEKA ihalesindeki yüzde 70 yerlilik kriteri 5 yıl önce anlam ifade ederken günümüzde milli teknolojilerin önünü kesecek bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. İlgililerin bu detayları vakit kaybetmeden gündemlerine almasını ümit ediyorum.

        Orman Bakanlığı ve THK uçakları

        Orman Bakanlığı bu sene 4 aylık bir süre için 3 uçaklık yangın söndürme uçağı ihalesine çıktı. Ancak 2 uçak Rusya’dan temin edilebildi. Geçen yıl Teknofest’de gösteri uçuşu yapan Rus Beriev Be-200 tip 2 uçak şu an görevde, ama yeterli mi? Elbette yetersiz.

        Mesela geçen hafta Gelibolu Yarımadası'nda başlayan orman yangını şiddetli poyrazın da etkisiyle kısa sürede büyüyerek geniş bir alana yayıldı. Yangına 20 helikopter, 2 uçak, 118 arazöz ve 510 personelle müdahale edildi. Fakat Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıkladığı üzere 450 hektarlık tarım ve orman arazisi hasar gördü.

        Peki, aynı anda başka bir yerde daha orman yangını çıksaydı ne olacaktı? Elimizde yeterli uçak olmadığı için belki birkaç helikopter o bölgeye gidecekti, ama uçaklar gidemeyecekti. Dolayısıyla ikinci, hatta üçüncü yangın çıkması halinde bu alanlarda hasarların büyümesine engel olunması zor. Halen daha bu tarz tehlikeler geçmiş değil.

        Tarım ve Orman Bakanlığı’ndaki Türk Hava Kurumu’na (THK) yönelik negatif yaklaşımın yeni duruma göre şekillenmesi lazım. Çünkü kurum ciddi bir değişimden geçiyor. Orman Bakanlığı ile THK aynı iradenin kararlarıyla icraat yapıyorlar. THK’nın düştüğü girdaptan, ekonomik sıkıntıdan, yönetim zafiyetlerinden kurtulması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı ile “Kayyum Yönetimi” atandı. Bakanlık da bu hususun farkında, ama halen daha eski yönetim yaşanan tartışmalardan kendilerini kurtarmış değiller. En azından yaklaşımlarının bu şekilde olduğu dikkat çekiyor.

        THK’nin elinde şu an hazır bulunan 6 adet yangın söndürme uçağının görev üstlenmesi için Orman Bakanlığı’nın bir adım atması iyi olur. Daha önceki kriterleri sebebiyle THK ihaleye giremedi, uçakları da yangın söndürme görevi üstlenemedi. Şu an 6 uçak boş yatıyor. Pilotları işsiz.

        Ayrıca şu an ihaleyle kiralanmış mevcut uçaklarla ülke genelindeki yangınlara müdahale şansı az. Çünkü istenen adette uçak temin edilemedi. Dolayısıyla Orman Bakanlığı zaman varken ikinci bir ihaleye çıkmalı. İlk ihale sebebiyle rakamların, maliyetlerin ne olduğu belli olduğundan THK’nın da katılabileceği ihale ile yerde yatan uçaklar asli görevine dönebilir.

        Eğer bir ihaleye çıkılırsa THK işten çıkardığı pilotlarını ve 6 uçağını bir ay içinde göreve hazır hale getirebilir. Ağustos ayı ve sonrasını böylece orman yangınları açısından güvenli geçirebiliriz. Aksi halde her yangında ciddi eleştiriler olacaktır.

        Diğer Yazılar