Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ABD ile Çin arasında ticaret savaşının çok ötesine taşan tartışma geçen hafta itibariyle Türkiye’yi de içine aldı. İngiltere’ye baskılarında başarılı olan ABD, Avrupa Birliği’ne (AB) yönelik eylemleri ise devam ediyor. Son olarak ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo, İtalya ziyaretinde 5G uyarısı yaptı.

        Türkiye’nin telekomünikasyon sektörüne yön veren isimlere Pompeo’nun çıkışını sorduğumda, “Biz ülke olarak ticaretimize bakıyoruz. Halihazırda Türkiye’nin baz istasyonlarının yaklaşık yüzde 75’i, çekirdek şebekesinin ise yüzde 50’si Huawei ürünlerini barındırıyor. ABD’nin gazıyla bir şey yapmayız. Siyaset olarak ULAK’cıyız.” Cevabını aldım.

        Yani şu aşamada Türkiye, ABD’nin Huawei baskısını dikkate almıyor. Ancak, ABD baskısı sebebiyle, “Huawei ürünlerinin arzında sıkıntı olabilir mi?” Kaygısı söz konusu. Özellikle telefonlarda çip set sıkıntısı yaşanıyormuş, ama baz istasyonlarda sorun yokmuş. Hassas nokta olarak tarif edilen cor network (çekirdek şebeke) tarafında ABD baskısının nasıl etki yapacağı da elbette gündemde.

        Bu tartışmalarda Türkiye yerli ve milli olarak geliştirilen ürünlere öncelik verilmesi gerektiğine vurgu yapmaya gerek var mı? Kendi egemenliğimiz için milli ürünlerimiz önemli. Ancak Ankara’da böyle bir hava ne kadar var? Ne kadar ULAK’cılar? Bilemiyorum. Telekomünikasyon sektörüne yön veren kamu yönetiminin yerli baz istasyonu ULAK başta olmak üzere milli ürünlere mesafeli olduğu, 4,5G ihalesindeki yerlilik kriterini uygulamadığı, yabancı teknoloji ürünlerine ciddi denetim ve kontrol olmadan TOBB tarafından çok kolay yoldan “Yerli Malı Belgesi” verildiği ayrı bir gerçek.

        REKLAM

        ABD-Çin tartışması yerine Türk mühendislerinin ürünlerine ne kadar fırsat veriliyor, bunu gündemimize almak daha faydalı olacaktır. Ayrıca Türkiye’deki imkânlardan Ar-Ge gibi yatırımlarla faydalanan yabancı şirketlerin durumuna da mutlaka bakılması lazım. Mesela Ericsson’un 3G üzerinde çalışan Türkiye’deki Ar-Ge merkezi ne oldu? Türkiye’ye neler kazandırdı? Yoksa kâğıt üzerinde mi kaldı? Dolayısıyla teknoloji transferi adı altındaki projelere dikkat edilmesi şart.

        Elbette ABD’nin Huawei baskısına eyvallah demeyelim, ülke olarak kazanımlarımıza, egemenliğimize bakalım. Ama bu tartışmalardan da bir fayda, ders çıkarmamız gerekmez mi?

        ABD, geçen yıl Almanya’yı tehdit ederek, Huawei ile anlaşmalarını sürdürmeleri durumunda, aralarındaki istihbarat paylaşımının tehlikeye gireceğini vurgulamıştı. Halen daha Avrupa’da Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkeler Huawei konusunda ABD’nin istediği yerde değil. Türkiye ULAK’a gereken önem vermiş olsaydı, daha özgün bir şirket çatısı altında geliştirdiği ürünleri önce Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom altyapısında kullanabilir, şu tartışmalı günlerde de Batı pazarlarında kendine yer bulabilirdi.

        Huawei’nin yüzde 75 pazar payı ile yer aldığı baz istasyon tarafındaki tabloya illa ABD Dış İşleri Bakanı Pompeo’nun mu dikkat çekmesi lazım? Bizim bakanlardan ULAK’ın düşürüldüğü durumdan rahatsız olan yok mu? Bir zamanlar Baykar’ın milli ve özgün geliştirdiği Bayraktar İHA’lara da kamu benzer yaklaşımı sergiliyordu. Şimdi durum ortada. Gerçek anlamda ULAK’a sahip çıkacak bürokrasi, devlet anlayışı lazım. ULAK’ın da acilen kabuk değiştirip piyasa şartlarına uygun daha özgün bir şirket haline gelmesi icap ediyor.

        ABD’nin Huawei ve ZTE gibi Türkiye’de yatırımı olan Çinli telekomünikasyon şirketlerine mutlaka gündeme getireceğini defalarca bu köşede yazdım. Ülkemizde yatırım olan, Türkiye’ye değer veren yabancı şirketler için gelecek baskılara hazır olunması gerektiğine dikkat çektim. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Türkiye'nin Huawei ve diğer Çinli teknoloji şirketlerine artan oranda bağımlılığının ABD'nin, NATO müttefiki Türkiye ile askeri işbirliğini zora sokabileceği uyarısını yaptı.

        REKLAM

        Pompeo’nun Huawei ve 5G konusundaki uyarıları sokaktaki vatandaşın anladığı şekliyle cep telefonu ya da mobil cihazlar olarak algılanmasın. ABD’nin endişesi telekomünikasyon ağlarının güvenliğinin de ötesinde bir kaygı. Pompeo ne demişti; “Amerikan verilerinin korunduğundan da emin olmalıyız.”

        Peki, Türkiye’nin datasını, verisini kim koruyacak? ABD’ye Çin’e karşı bizim verilerimizin korunduğundan nasıl emin olacağız? Çinli Huawei yerine farz edelim ki ABD’nin önereceği bir şirketi, Nokia’yı Türkiye tercih etti. Türkiye’nin verisi güvende olacak mı? Veya ne kadar olacak? Mesela şu an telekomünikasyon sektöründe sabit hat sisteminde kullanılan ABD’li Cisco’nun ürünleriyle Türkiye iletişimi ne kadar güvende?

        ABD’nin kablosuz iletişimde devrim gibi yenilikleri getirecek olan 5G altyapısında Nokia ve Ericsson gibi Batılı rakiplerine teknolojik üstünlük sağlayan Çinli Huawei’nin tercih edilmesi noktasındaki endişelerinde elbette haklılık payı var. Çünkü yıllarca iletişim ağlarını ve telekomünikasyon altyapılarındaki sistemleriyle birçok ülkeyle nasıl ilgilendiklerini en iyi ABD biliyor. Böyle bir imkânının yani tüm bilgilerin, verilerin 5G ile dolaşıma girerek, katlanacak olması ve bundan ABD’nin değil Çin’in istifade edeceği için bir kavga yaşanıyor sanki!

        ABD’nin yeni nesil 5G teknolojisiyle ülkelerin nasıl güvende olacağına kafa yormak yerine, bu durumu Çin ile ticaret savaşı için kullanarak bir taşla iki kuş vurmayı hedeflemesi ilginç. Huawei yerine konumlandırmaya çalıştığı Batılı şirketlerin teknoloji olarak belli aşamaya gelinceye kadar da bu mücadelesine devam edecek gibi görünüyor.

        Telekomünikasyon sektörünün yetkin bir ismine yaşanan tartışmayı sorduğumda; “Egemenlik, ülkelerin kendi datalarına sahip çıkmalarını gerektiriyor. Asıl soru Türkiye kendi datasına sahip çıkıyor mu? Türkiye, bir tarafı seçmekten ziyade bu soruya cevap vermeli ve aksiyon almalı. Savaşın sebebi data, taraf olmak hata olur. Dataya sahip çıkmak lazım.”

        ABD’nin sosyal medya uygulaması TikTok sebebiyle datalarının Çin’e gideceği gerekçesiyle estirdiği rüzgârı görüyoruz. Satın alacağımız Huawei akıllı telefonun içinde yer alan Facebook, Twitter, WhatsApp, Instagram, Google ve bilmediğimiz uygulama ve yöntemlerle ABD’nin topladığı bilgiler, veriler ne olacak? Ülkelerin veya ülkemizin datalarını kim, nasıl koruyacak?

        Diğer Yazılar