Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dünya iklim değişiklikleriyle birlikte ciddi bir enerji krizine bu yaz girdi. Ancak yazın yaşananlarla kışın yaşayacağımız kriz elbette aynı olmayacak. Avrupa’da yeniden kömüre dönüş başladı. Çalışmayacak denen termik santralleri, kömür madenleri tekrar kıymete binmekle kalmadı kömür fiyatları da çok hızlı yükseldi. Kömüre endeksli şirketlerin borsa değerleri katlandı. Fakat bu gelişmeler Türkiye’de ne tam anlaşıldı ne de toplumun meseleyi anlayacağı şekilde gündeme geldi.

        Önce enerji krizinde iyi haberden başlayayım. Ülke olarak enerji kaynakları konusunda zengin değiliz. Petrolümüz, gazımız ve yüksek kalorili kömürümüz de yok. Fakat zengin enerji kaynaklarına komşuyuz ve doğalgazda ise enerji koridoru durumundayız. Kaynak çeşitliliğimiz olabilecek en iyi seviyede ve kaynak ülkelerle de yakın ilişkilerimizin olması ayrı bir avantaj. Son yıllarda elektrik ve doğal gaz altyapısına yönelik yatırımlar da avantajlarımız.

        Şu an Türkiye, Avrupa ile gaz müzakeresi yapan Rusya’dan Mavi Akım ve Türk Akım üzerinden gaz tedarik ediyor. Azerbaycan ve İran’dan da boru hatlarıyla gaz alıyoruz. Gaz temininde ve fiyat oluşumunda önemli bir kaynak çeşitliliğimiz var. Sadece gaz tedarik de etmiyoruz başka ülkelerin de ihtiyaçlarını karşılamak için boru hatlarının güzergahı konumundayız. Türkiye üzerinden Azerbaycan doğalgazını TANAP ve Rus gazını da Türk Akım ile Avrupa’ya ulaştırılmasına aracılık ediyoruz.

        REKLAM

        Bitmedi. Boru gazı karşısında önemli bir fiyat dengeleme avantajı sağlayan, sıkıntılı anlarda devreye alınabilen iki adet de sıvılaştırılmış doğalgazı sisteme sokan yüzer LNG depolama ve gazlaştırma terminalimiz (FSRU) var. Geçen yıl 48 milyar metreküp doğal gaz tüketmiştik. Arz güvenliğinde sıkıntı olmaması için tüketilen gaz miktarının asgari yüzde 10’u kadar doğalgaz yer altı deposu olması gerekiyor. Şu an 4 milyar metreküpün üzerinde bir kapasiteye sahip doğalgaz yeraltı depomuz da var.

        Türkiye enerji temininde özellikle doğalgaz açısından bakıldığında bir sorun yaşamaması gerekiyor. Altyapı ve teknik olarak tamamız. Bu konularda yetişmiş insan kaynağımızda da sorun yok. Ancak doğalgazın, petrolün, ithal kömürün ve elektriğin fiyatlarına gelince işte burada hiç iyi durumda değiliz. Zira hepsi dolara endeksli ve ülke olarak dolar karşısında çok zayıf durumdayız. Bir doların 9 TL’ye çıkmış olması en ciddi sıkıntımız. Hem enerji fiyatları artıyor, hem de dolar TL karşısında güçleniyor.

        Kötü haber doların yüksek kuru. Gaz, petrol ve ithal kömürü dolar ile alıyoruz. Dolayısıyla biz bu kış ülke olarak krizi kaynak temininde, gaz ve sair tedarikinde değil, fiyatlarda yaşayacağız. Gelirlerimiz artmazken, her türlü giderlerimizin katlanarak uçması bu kış asıl sorunumuz olacak. Kötü haberin maalesef derin etkisini hissedeceğiz. Üstelik iklim değişikliği yüzünden kışın da sert geçeceği belirtiliyor.

        Devletin her türlü sübvansiyonuna karşılık da bu kış doğal gaz ve elektrik faturaları can sıkıcı olacak. Birçok ülke hali hazırda pahalı gazı temin etmekte zorlanırken, halen daha Türkiye’de çoğu insanın yaklaşmakta olan krizden haberdar olmaması ilginç. Soğuk havalarla birlikte yüksek enerji rakamları onlarda da şok etkisi yapacaktır.

        Doğal gaz boru hatlarımız var, enerji kaynaklarına erişimimiz kolay, ama sıkıntılı bir dönemde gazı uygun fiyata almak için de müzakere gerekiyor. Eldeki kartların iyi değerlendirilmesi icap ediyor. Bu noktada en yetkili isme kulak verelim. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, gaz tedarikinde BOTAŞ başta olmak üzere özel sektör kuruluşlarının mevcut kontratları kapsamında Rusya ve Azerbaycan ile görüşmelerine devam ettiklerini söylüyor. Tam da kriz anında müzakerelere denk gelmiş durumdayız. Bu da ayrı bir negatif durum.

        Fiyat ve miktar üzerinden pazarlıklar yapılıyor. Geçen yıl tükettiğimiz 48 milyar metreküp doğal gazın üzerine yaklaşık bir 10 milyar daha temin etmek istiyoruz.

        İklim değişikliği, Barajlardaki kuraklık, baz güç enerji olarak doğalgaz çevrim santrallerini öne çıkarıyor. Türkiye'nin G20 ülkeleri içinde en yüksek büyüme oranını yakaladığını biliyoruz. Bu durumda daha fazla enerji kaynaklarına ihtiyaç olacak. Dövizdeki dalgalanmalarla birlikte garip bir çelişki ortaya çıkacak. Halkın alım gücü düşecek, biraz daha fakirleşeceğiz.,

        ELEKTRİĞE, DOĞAL GAZA ZAM KAÇINILMAZ

        Elektrik üretiminde dünyada ve Türkiye’de ithal kömür ve doğal gazın fiyatların oluşumunda büyük rol oynuyor. Türkiye’de bu sebeple elektrik üreticileri elektrik fiyatlarının maliyetlerin altında kaldığını, özellikle sanayicilerin elektriği ucuza kullandıklarını öne sürüyorlar.

        Hükümet de piyasanın daha fazla bozulmaması için üretici tarafında enerji fiyatlarını artırmıyor, tüketici tarafında ise devlet desteklerini devreye sokup yüksek oranlı zamlar yapmıyor. Hem hane halkı hem de sanayici elektriği maliyetinin altında kullanıyor. Çünkü devlet üretim ile tüketim arasındaki farkı sübvanse ediliyor. Sürdürülebilir bir durum değil deniyor, ama yıllardır da maliyet odaklı uygulama da bir türlü gündeme getirilemiyor. Dolayısıyla şu veya bu şekilde sürdürülüyor.

        İthal kömürün tonu şu günlerde dünya genelinde 200 doların üzerine çıkmış durumda. Halbuki bu senenin başlarında 80 dolar seviyelerindeydi. Şimdi ithal kömürle elektrik üretenler ne yapacak? Zira maliyetleri elektrik piyasasının tavan rakamlarıyla neredeyse aynı. Bu durumda kim santralini zararına çalıştırır?

        Doğalgazda da durum çok farklı değil. Konutlarda tüketilen doğal gazın bin metreküpü yaklaşık 170 dolara civarındayken, sanayide takriben 260 dolar, elektrik üretim santrallerinde ise yaklaşık 300 dolar. Elektriğe ve doğal gaza nereden bakılırsa bakılsın, mevzu maliyet odaklı hesap olsa da olmasa da devletin sübvanse yükünü hafifletmesi için mecburen bu iki kaleme zam yapması gerekecek.

        Devletin eşel mobil ile petrolden aldığı verginin bir kısmından feragatinde, elektrik ve doğalgazı sübvanse etmesinde daha fazla zorluk yaşayacağımız günlere geldik. Bu kalemleri sübvanse etmeden şu anki artan rakamlarla direk maliyet hesabına geçilse piyasalar alla bullak olur, enflasyon fırlar. Ciddi sıkıntılar ortaya çıkar. Netice-i kelam; Kötü haber olarak gaza, elektriğe zamma hazır olunmasında fayda var.

        Diğer Yazılar