Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Almanya, tarihinin en büyük “kartel” ihtimaliyle sarsıldı. Ünlü Alman haber dergisi Spiegel’in online versiyonunda yazılan iddialara göre sadece Almanya’nın değil, dünyanın en büyük lüks otomobil ürecileri Mercedes, Audi, BMW ve Porsche, 90’lı yıllardan bu yana kendilerine hem ulusal, hem de uluslararası rekabette avantaj sağlayan “ekonomik danışıklı dövüş” içindelermiş.

        TÜKETİCİ VE RAKİPLERE KARŞI ORTAK POZİSYON

        Söz konusu markalar yirmi yıla yakın bir zamandır, fiyat oluşturma, tedarik ve teknik konularda yasadışı bilgi alışverişinde bulunup tüketicilere ve rakiplerine karşı ortak pozisyon almışlar.

        İddia bu. Ama işin tüketiciyi ilgilendiren kısmı sadece bu değil. Şimdi Alman medyası, “Acaba bu markalar rekabetin rafa kalktığı böyle bir ortamda, otomobillerini, daha iyisi olabilecekken, anlaşma içinde oldukları için, daha kötü malzemelerle satmış olabilirler mi?” sorusunu soruyor.

        Skandalın medyada yer almasının üzerinden iki günden fazla süre geçmesine rağmen, adı karıştığı iddia edilen markalardan henüz bir ses çıkmadı, çıkmıyor. Öyle anlaşılıyor ki milyarlarca Euro’luk cezalar söz konusu olduğundan, minareye sağlam bir kılıf uydurulana kadar da çıkamayacak.

        İddianın doğrulanması halinde adı geçen markalar için, “Almanya’ya milyarlarca Euro ihracat geliri sağlıyorlardı”, “Vatandı milletti”, “Kötü niyetli medyaydı” falan demeden, ağır para ve bu işe kalkışan yöneticiler için hapis cezaları söz konusu.

        SERBEST PAZARA DEVLETLER DE DAHİL

        Ama herkes biliyor ki, 2008 krizinden sonra serbest pazarın içine devletler de dahil oldu. Hal böyle olunca insanın aklına hemen şu sorular da gelmiyor değil: “Acaba bu tür işlerden hükümetlerin de haberi oluyor mu ve göz mü yumuyor ya da Alman hükümeti olay ortaya çıktıktan sonra göğsünde hafif yumuşatıp topu mümkün olduğu kadar saha dışına şutlar mı?” Bekleyip göreceğiz.

        Bundan önce patlayan benzer skandallarda hep bağımsız medyanın ne kadar önemli olduğunu gördük. Bu olayda da öyle oldu. Hatta gerek Toyota’nın sıkışan gaz pedalı arızasında, gerek Volkswagen’in dizel skandalında en ağır salvoları bu markaların kendi ülkelerindeki medya kuruluşları yaptı ve olaylar bu sayede aydınlandı.

        Bu iddialar nasıl sonuçlarır bilemeyiz. Ama en azından reklam baskısından bağımsız, halkın çıkarlarını korumayı vazife edinmiş medyanın memleketin asıl çıkarının pisliklerin üzerini örtmek değil, aksine ortaya çıkarmak olduğunu öğretmesi açısından yararlıdır diyebiliriz. Şimdi bu cümleden alınıp kızan, saydıran olursa, onu da Allah’a havale ederiz, olur biter.

        Diğer Yazılar