Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siyasal yaşamımızın en önemli figürü, CHP’nin önceki Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın rahatsızlık sonucu ciddi operasyon geçirmesinden derin üzüntü duydum, yüreğim sızladı.

        Umudum ve tesellim; Baykal’ın bir an önce sağlığına kavuşması. Baykal; demokrasiyi, ulusal iradeyi ve uzlaşma kültürünü içselleştiren, eleştiriye açık, kucaklayıcı kişilikli ‘seçkin’ bir devlet ve siyaset adamıdır.

        Cepten ve sabit telefondan arayan herkese bizzat cevap veren Baykal; alçak gönüllü, insanları ötekileştirmeyen, hitabeti ve ikna gücü yüksek, arkadaş canlısı, yol arkadaşlarını da yolda bırakmayan bir politikacıdır. Darbe ortamlarında, en zor koşullarda çoğu kimsenin sustuğu bir anda konuşan, demokrasiden ve özgürlüklerden ödün vermeyen Baykal; politik yaşamında ilkeli olmayı, dürüstlüğü ‘temel prensip’ olarak yarım asırdan fazla kesintisiz sürdürdüğü parlamento ve siyasal yaşamında eyleme dönüştürmüştür.

        Baykal; rafine kültürüyle, bilgi birikimiyle, deneyimiyle toplumumuzun ve siyasal yaşamımızın gerçek zenginliği, özel dostluklara da gönlü açık bilge kişiliktir.

        Baykal; görüşmelerimizde özellikle çoğulculuğun, ‘örgütlü toplum’un demokrasinin canı, kanı olduğunu söyleyerek “örgütlü 3-5 kişi örgütsüz bir kalabalıktan çok daha güçlüdür” diyor.

        BAYKAL ZENGİLİĞİMİZDİR...

        Baykal; 30 yaş sınırında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde genç bir siyaset bilimi doçenti kimliğiyle İsmet İnönü liderliğindeki CHP’de “bilim kurulu üyesi” olarak görev yaptı. Daha sonra da Ecevit önderliğinde oluşan ‘ortanın solu’ hareketinde ‘mülkiye hocaları’ Prof. Dr. Turan Güneş, Prof. Dr. Besim Üstünel ve Prof. Dr. Haluk Ülman’la birlikte Ecevit’in ‘beyin takımı’nda yer aldı. Baykal’ın da içinde yer aldığı bu ekip ‘mülkiye cuntası’ diye anılırdı.

        Baykal; 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın Maliye Bakanı, 1978 Ecevit kabinesinin Mersin’deki Ataş Rafinerisi’ni millileştirme kararını alan Enerji Bakanı, Tansu Çiller Hükümeti’nde ‘Kardak Krizi’ni kararlı ve enerjik diplomatik refleksle sonlandıran Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak siyasi tarihimizde iz bıraktı. Bu arada Baykal; 2002 seçimlerinde AK Parti’nin Genel Başkanı olan, ancak; “siyasi yasaklı” olduğu için Milletvekili seçilemeyen ve bu nedenle de Başbakan olamayan Recep Tayyip Erdoğan’ın milli irade gereği Başbakan olması için Anayasa değişikliğinde AK Parti’ye destek vererek Erdoğan’ın Başbakan olmasının yolunu açtı. Baykal; kendisine düzenlenen itibar suikastlarını, tertipleri, kumpasları ve ihanetleri demokrasi içinde kalarak etkisizleştiren bir liderdir.

        Sonuç olarak: Baykal; petrolde, enerjide ve dış politikada katıksız bir milliyetçi, siyasetin, demokrasinin ve toplumumuzun da gerçek bir zenginliğidir.

        Diğer Yazılar