Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        14 Mart Tıp Bayramı; ağır çalışma koşulları, ücret yetersizliği, canımızı emanet ettiğimiz doktorların canına kasteden şiddet uygulamaları, itibarsızlaştırma girişimleri, performans sisteminin insan sağlığını ve “hekim hakları”nı hiçe saydığı, liyakat sisteminden uzaklaşıldığı ve haksızlığın egemen olduğu bir ortamda “buruk” kutlandı. Doktorlarımız mutsuzdur.

        Doktorlara “algı operasyonu” yapmak ve sağlığımızı, canımızı emanet ettiğimiz doktorlara şiddet uygulamak, canına kastetmek; en yalın ifadeyle bir insanlık suçudur.

        Toplumda her meslek kendi ölçeğinde değerlidir. Ama; hiçbir meslek yoktur ki; doktorluk gibi insan sağlığına odaklansın ve insanı yaşatmak hedefiyle en zor koşullarda gece-gündüz demeden çalışan değerli ve bir o kadar da “kutsal” bir meslek olsun.

        Doktorluk; zor bir yaşam şekli, aynı zamanda da zevkli ve heyecan vericidir.

        Bu arada; ülkemizde 141 bin 259 doktor görev yapıyor. Türkiye’de 10 bin kişiye 17 doktor, 1 doktora 572 hasta düşerken OECD ülkelerinde 10 bin kişiye 30 doktor düşüyor. Ayrıca; doktorluk yüksek kaliteli eğitimi gerektiren “özellikli” bir meslektir.

        Son yıllarda eğitim ve öğretime başlayan tıp fakültelerinde “eğitim kalitesi”nin düştüğü, “kadavra” görmeden mezun olan doktorların bulunduğu Türk Tabipler Birliği zemininde dile getiriliyor.

        Bunun anlamı; bireysel ve toplumsal sağlığımızın “tehdit” altında olmasıdır.

        TIBBİYELİ HİKMET

        Doktorlar sağlıklı toplumu oluşturmak ve insanı yaşatmak mücadelesinin yanında, vatanseverler olarak özgürlük ve bağımsızlık savaşı da veriyorlar.

        Tıbbiye mektebinden Sivas Kongresi’ne “delege” olarak gönderilen Tıbbiyeli Hikmet; “manda” konusu konuşulurken bizzat Mustafa Kemal’e şu tarihi sözleri söylüyor: Delegesi bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya bağımsızlık yolundaki çalışmalara katılmak üzere yolladılar.

        “Manda”yı kabul edemem. Farzı mahal siz kabul ederseniz sizi reddederiz. Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırırız. Parolamız tektir; ya istiklal ya ölüm.”

        Bu arada; İzmir’in işgalinden 5 gün sonra İstanbul Üsküdar’da 30 bin kişinin katıldığı miting ile İzmir’in işgalini protesto etmek için 19 Mayıs 1919’da İstanbul Sultanahmet’te 200 bin kişinin katıldığı mitingin düzenleyicileri ve öncüleri de yine tıbbiyelilerdi.

        Sonuç olarak: Doktorlar gururumuz ve en değerli varlığımızdır.

        Diğer Yazılar