Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sezona kötü başlayan ve sorunların üstesinden gelemeyen Fenerbahçe’nin önümüzdeki maçlarda neler yapacağı merak konusu... Şampiyonluk iddiasından uzaklaşan Sarı-Lacivertliler’in en etkili futbolcusu Valbuena şüphesiz. Taraftarın sevdiği bu futbolcunun yaşam öyküsü de oldukça ilginç...

        Transfer döneminde adından en çok söz ettiren Valbuena’nın yaşamı zorluklar ve şanssızlıklar içinde geçmiş. Fakat azmin başaramayacağı hiçbir zorluğun olamayacağını kanıtlayan, yaşayan bir örnek aslında. Babasının eski bir futbolcu, hatta ilk teknik direktörü olması en büyük şansı. Fakat, boyunun kısalığı Fransa’da sürekli dalga konusu olmuş bir futbolcu. Bu nedenle, “minik” diye anılmış. Boy dezavantajını, çabukluğu ile avantaja çevirmeyi başarmış. Oyun iştahı, her türlü baskıya karşı mücadele etmesi, boyundan büyük işlere imza atması, Fransa’da taraftarın beğenisini kazanmasına yetmiş. “Küçük bisiklet” diye yer etmiş sporseverlerin gönlünde...

        PES ETMEYEN, BÜYÜK BİR AZİM

        Valbuena’nın, saha içindeki bu zorlukları alt etmesinin çok zor olmadığını yaşamına baktığımızda görüyoruz. Henüz 9 yaşındayken yaşadığı bir kaza sonucu 50 dikiş atılan vücuduna hiç aldırış etmeyerek pes etmemiş... Teknik, çalımcı, topla oynamayı seven “küçük bisiklet” Fenerbahçe’nin en büyük kozu elbette...

        Tartışmasız yaratıcılığı, oyun bilgisinin yanı sıra iyimserliği ile Valbuena yine “çilingir” özelliğini gösterir mi? İyi bir altyapı eğitimi alan Fransız futbolcunun, enerjisinin en büyük itici gücü çocukluğundan bu yana yaşadıkları şüphesiz... Yeter ki, küskünlük denen duyguya kapılmasın. Aykut Kocaman elindeki bu mücevheri daha iyi parlatırsa, Fenerbahçe’yi sırtlayacak en büyük “pedal çevirici” olmaya devam edecektir. Sarı-Lacivertliler’in Fransız oyuncuya her zamankinden daha çok ihtiyacı var...

        **************

        TRABZONSPOR YANLIŞTAN DÖNMELİ

        Trabzon, futbolu en içten yaşayan kentlerimizin başında gelir. Çocuklardan kadınlara dek herkes Bordo-Mavili renklere büyük bir aşkla bağlıdır. Geçmişine bakıldığında yaşadığı şampiyonluklar büyük bir gurur kaynağıdır... O günlerde her şey yerlidir... Özetle; özünü terk eden bu futbol kenti, kendi ipini çekmiş aslında... Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ı örnek alarak en önemli yanlışı yapmışlar. Kendi içindeki cevheri köreltmişlerdir...

        GENÇLERE İNANIN

        Yapılacak olan çok basit... Öncelikle, bir spor konseyi oluşturulmalıdır. Eski futbolcular, antrenörler, yöneticiler ve taraftar temsilcileri bir araya gelmeli ve özkaynak projesi ortaya konmalıdır. Her yıl şampiyonluk iddiası yerine geleceğin takımını yaratmak için her mahallede küçük örgütlenmeler ve kurulacak futbol akademisi ile yola çıkılmalıdır.

        Taraftar bu inanç etrafında toplanırsa, çoğunluğu kendi çocuklarından oluşan takımlarının başarısı için birkaç yıl beklemeyi de göze alır. Yoksa, son yıllarda gelen yüzlerce yabancı futbolculara verilen paralar ve aracıların “Trabzon’u esir alması” engellenemez...

        Diğer Yazılar