Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her Aralık ayı başında Türkiye’de kadın ve siyaset üzerine bir yazı yazmak bende bir gelenek haline geldi. Ne de olsa 5 Aralık günü ülkemizde kadınların seçme seçilme hakkını elde etmelerinin 83. yıldönümü.

        İleri demokrasi olduğunu iddia eden çoğu ülkeye göre seçme seçilme hakkını yıllar önce elde eden kadınlarımızın günümüzde siyasetteki varlığıyla ilgili yüzde 50 temsil edilmekte, Bakanlar Kurulunun yarısı kadınlardan oluşmakta, tüm politikalarımız ve devlet bütçemiz toplumsal cinsiyet eşitliğine göre düzenlenmekte tarzında bir yazı yazmayı isterdim – ancak 83 yılda ancak yüzde 14.7 gibi bir temsiliyet elde ettiğimiz için maalesef bu yazıya kısmet olmadı. Hatta o dönemde kadınlarına bu yasal hakları vermemiş ülkelerin bile gerisinde kaldık demek yerinde. Parlamentolar Arası Birliğin web sitesinin 2017 verilerine göre 190’a yakın ülke arasında Türkiye kadın milletvekili sıralamasında 131. sırada. Demek ki yasal olarak bazı hakları elde etmek ile bu hakları yaşamak birbirinden çok farklı durumlar.

        Kadınlarımızın yasal olarak seçme seçilme hakkına sahip olması ama yine de eşit oranda temsil edilmemesinin altında yatan sebeplerin temelinde kolay bir şekilde çözümlenemeyecek toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatmakta.

        Kadınların siyasi temsilini arttırmak için devlet tarafından üretilen her politikada ve bu politikaları denetleyen her yapıda (sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında değil her Bakanlığın içinde) kadınların temsil edilmesi ve kadın bakış açısının var olması gerekmektedir.

        KAPASİTESİ YÜKSEK

        Buna ek olarak sivil toplumda da kadın temsilinin ve feminist bakış açısının arttırılması demokrasinin ve kadın hakları taleplerinin tepeden gelmek yerine tabandan talep edilmesini sağlayacaktır. Sivil toplumun güçlü olduğu yerlerde demokrasinin kalitesi de daha yüksektir. Elbette toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminin yaygınlaştırılması burada kilit bir rol oynamaktadır. Ataerkil toplumlar ve kültürler bir gecede dönüşmez ama eğitimle eşitsizliği yaratan anlayışlarla mücadele edebiliriz.

        Bütün bunlara ilave olarak kadınların seçmen olarak ortak bir kimliklerinin oluşmasının da önemli olduğunu düşünüyorum. Kadın seçmen sayısının fazla olduğu bir ülkede kadınların kadın adayları desteklemesi gerekmektedir. Bunun önünde yatan engeller de yine ataerkil kültürel kalıplardır.

        Her 5 Aralık vefakâr Anadolu kadını ve ona verilen hakları dinlemek yerine, Anadolu’da kadınların neden siyasi temsilde eşitliği elde edemediklerini daha sesli bir halde sormalı ve gerçek eşitliği talep etmeliyiz. Mevcut durumda “Burası Anadolu, Meclis Babadolu”...

        Diğer Yazılar