Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN hafta Melbourne’da bir Hollywood yıldızı ile bir gazeteci mahkeme salonunda birbirlerini ‘yalancılık’la suçluyordu.

        ‘Pitch Perfect’ ve ‘Bridesmaids’ filmlerinin yıldızı Rebel Wilson, Woman’s Day, Australian Women’s Weekly, NW ve OK dergilerinin yayıncısı Bauer Grubu’na ‘kendisini yalancı biri’ olarak gösterdikleri için dava açtı.

        Wilson, grubun dergilerinde hakkında çıkan makaleler nedeniyle zor günler geçirdiğini iddia etti: “Beni bir yalancı olarak gösteren bu yazılar yüzünden kariyerim zarar gördü. 2015 ve 2016’da DreamWorks şirketinin iki filmindeki rolleri bu iddialar yüzünden kaybettim.”

        Women’s Weekly Dergisi’nde çalışan gazeteci Caroline Overington ise mahkemede hâkime Wilson’ın 2014’teki röportajda yaşı ve gerçek adı konusunda kendisine yalan söylediğini anlattı: “Okuyucularımı yanlış yönlendiren bir röportaja imza attığım için rahatsız oldum!”

        BİR YALAN, KARİYER BİTİRDİ

        Overington, sanatçının makyajı yapılırken yanına gidip kendisini tanıttığını ve sohbet sırasında yaşının 29, gerçek adının da Rebel olduğunu doğruladığını söyleyip ekledi: “Röportaj çıktıktan bir süre sonra Wilson'ın aslında daha yaşlı ve gerçek adının da Melanie olduğunu öğrendim.” İki kadının mahkeme salonlarına düşmesine sebep olan yazı da bundan sonra çıkmış. Caroline Overington, dergide Wilson'ın doğruları söylememesi’ üzerine bir yazı yazmış.

        Rebel Wilson, Overington’la röportaj öncesi konuştuklarını reddediyor. Saçlarını yapan kuaför gazeteciyi hatırlamasa da bir kadınla 20 dakika sohbet ettiğini doğrulamış.

        Rebel Wilson’ın Beverly Hills’teki menajeri Sharon Jackson, o gün mahkemede “Kariyeri durdu. 2015’te başrolde olduğu ‘Pitch Perfect 2’nin inanılmaz başarısına rağmen yeni rol teklifleri almaması beni çok şaşırtıyor” diyerek hâkime ‘bir yalanın’ bir sanatçının kariyerinde nelere mal olacağını anlattı.

        MEHMET TURGUT’UN YALANI!

        Bu haberi okurken Tuhaf Dergisi’nin mayıs sayısında fotoğrafçı Mehmet Turgut’un ‘Yaşar Kemal’in Kahkahası’ adlı yazısı geldi aklıma. Turgut yazıda, fotoğraf çekmek için Yaşar Kemal’in evine gitmesini, içtikleri 8 çayı, büyük yazarın ‘güzel sövmesini’ falan anlatıp ekliyor: “Biraz araştıran görecektir ki Yaşar Kemal’in gülerken hiç fotoğrafı yoktur. Ben de gitmeden önce kafama takmıştım; n’olursa olsun Yaşar abiyi gülerken çekecektim...”

        Okuyunca, gerçekten Yaşar Kemal’in gülerken ‘HİÇ’ fotoğrafı yok mu diye Google’a baktım. Keşke Turgut da baksaymış!

        Biraz araştıran -ki bu yaklaşık 10-15 saniye falan sürüyor- Yaşar Kemal’in Mehmet Turgut’tan çok çok önce de ‘gülerken fotoğrafları’ olduğunu görecektir!

        TUHAFLIKLAR ÜLKESİ

        “Hiç fotoğrafı yoktur” yerine “Çok az var, birini de ben çektim. Bu da gurur duyduğum bir şey” yazsa neyi eksilir Turgut’un? 10-15 saniyesini ayırıp Google’lasa ‘yalanıyla’ yüz yüze gelecekken “Gülerken HİÇ fotoğrafı yoktur” yazmak nasıl bir zavallılık!

        Oscar Wilde, “Sanatın amacı doğru olmayan güzel şeyler söylemektir” derken, “Sanatçı canı istediği gibi yalan söyler” demek istememişti. İşte Rebel Wilson'ın durumu! Bir gazeteciye yaşı ve adı hakkında yalan söyleyince Hollywood kariyeri bitiyor... Ama burası Türkiye, burada ‘yalan’ kariyer bitirmek şöyle dursun, ‘içi boş şöhret balonlarını’ daha da şişiriyor.

        Tuhaf Dergi’yi çıkaran arkadaşların Mehmet Turgut’un bu gereksiz ‘tuhaflığıyla’ ilgili bir şey yapacaklarını HİÇ sanmıyorum... Yaparlarsa tuhaf olur!

        Diğer Yazılar