Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AHMET Hakan geçenlerde kendisine en çok sorulan 10 soruyu yazmıştı. “Bana en çok ne soruluyor acaba?” diye düşünürken o Allah’ın belası soruyla göz göze geldim: “Evlenmiyor musun?”

        Evet, bana en çok sorulan soru kesinlikle bu! Ne dünya görüşüm ne başka bir şey, TEOG’da karşıma çıksa cevabını bilemeyeceğim bu lanet soru benim kâbusum.

        Eş-dost, akrabayı geçtim, tanışalı 10 dakika olmuş adam bile bu soruyu soruyor bana... “Ulan Carrie Bradshaw muyum ben!” diye avaz avaz bağırasım geliyor bazen! Anladığım 45 yaşında ve bekâr olunmasını kabul edemeyen büyük bir kitle var. Soruyu soruyorlar, “Hayır” diyorum, onu da beğenmiyorlar. “Neden?” diye yapıştırıyorlar.

        Bilim insanları bazı kişilerin karakterlerindeki kusurlarından değil, evrimsel nedenlerden dolayı buluşmalarda kendini rahatsız hissettiği ve eş bulmakta zorlandığını açıklamış.

        Teşekkürler!

        O kahrolası soruya, “Benim suçum yok, Allah evrimin belasını versin...” diye cevap verecek olmanın mutluluğuyla ortalıkta gezinirken Guardian’da bir haber okudum. 2020’de Çin’de evlilik çağında (24-40 yaş arası) erkek sayısı kadın sayısından 30 milyon fazla olacakmış. Ülkede şu anda küçük çaplı bir ‘evde kalmış erkek’ krizi varmış... Haberde bu erkekler için ‘leftover men’ denmiş. ‘leftover’ı ‘artık’ diye okuduğumdan beri bir huzursuzum doğrusu... ‘Issız Adam’lığı bir yere kadar kabul edebilirim de ‘Artık Adam’ olmak nedir ya! Evrimin beni getirdiği noktaya bak: “Kim bir ‘Artık Adam’ı yemek ister ki!?

        İLİŞKİ BAKİRESİ KADINLAR

        Önceki gün kendimi, kendime “Evlenmiyor musun?” diye sorarken yakaladım: “Ben de mi Brütüs!” diyerek kendi kendime sitem ettiğimi fark ettiğimde, “N’olacak benim halim?” diye küçük bir araştırma yapayım dedim. Ortalık ‘aşk doktorundan’, ‘ilişki uzmanından’ geçilmiyor biliyorum ama onların merhemi olsa kendi başlarına sürerler diyerek Google’a, “Yok mu ‘artık adamların’ derdine bir çare?” diye sordum. Ve ‘İlişki Bakiresi’ bir kadınla karşılaştım. Bunu ben değil, kendisi söylüyor. 54 yaşında, erkekle birlikte olmuş ama ‘hiçbir ilişkisi’ olmamış.

        En son bir adamla birlikte uyandığı günün üzerinden 30 yıldan fazla zaman geçtiğini anlatıyor ve kendisi gibi insanlara ‘İlişki bakiresi’ dendiğini söylüyor...

        Lanet bir sorunun peşinde ‘artık adamlar ve ilişki bakiresi kadınlar’la kol kola yürüdüğüm tuhaf yolculuğum sırasında Esin Övet’in köşesinde, 25 yıllık eşi Tugay Kerimoğlu’yla boşanma kararı alan Etkin Kerimoğlu’nun, “İlişki bir zaman sonra yoruluyor...” sözlerine rast geldim.

        İlişkiye, “Otur dinlen biraz, bir bardak su iç” denemediğinden, onu kökünden kesip atmak en iyisi diye düşünmüşler ve ayrılıyorlar sanırım...

        Ama tıpkı Kerimoğlu çifti gibi 25 yıldır evli olan Judith-John Newman çifti, ilişkilerinin nefesi kesilip yorulmaması için çok acayip bir yol bulmuş.

        BİRLİKTE AYRI AYRI YAŞAMAK

        Judith ve John, 25 yıllık evlilikleri boyunca hiç aynı evde yaşamamışlar: “John, ‘İyi geceler tatlım’ diyor. Ben de ona ‘İyi geceler canım’ diyorum. Sonra o kendi evine giden treni yakalamak için kapıyı kapatıp çıkıyor...”

        John ertesi sabah eve geliyor. Birlikte TV izliyorlar. 15 yaşındaki oğullarıyla ilgileniyorlar. Ve birbirlerini ilk günkü gibi sevmeye devam ediyorlar. Ama aynı evde yaşamayı kesinlikle düşünmüyorlar.

        Son yıllarda hızla yayılan bu trendin adı, ‘Ayrı ayrı birlikte yaşamak’ gibi bir şeymiş... Çok kafam basmadığı için ‘Living Apart Together’ı da ancak böyle çevirebildim, sorry!

        ABD’den 3.5 milyon çift, evlilerin yüzde 3’ü bu şekilde yaşıyormuş...

        Etrafımdaki evli çiftlerin birçoğunun ‘mutluluk’ adı altında ‘evcilik’ oynadığını görüyorum maalesef... Milli Piyango’da büyük ikramiyeyi kazanmakla Judith ve John gibi ‘ayrı ayrı birlikte yaşamak’ arasında bir seçim yapmaları gerekse hangisini tercih edeceklerini adım gibi biliyorum...

        Böyle düşününce ‘artık adam’ ya da ‘ilişki bakiresi’ olmanın çok da fena bir şey olmadığını düşünüyorum... Ve “Evlenmiyor musun?” diye soranlara yazının bu noktasında artık kendime daha yakın hissettiğim meslektaşım Carrie Bradshaw’un şu sözüyle cevap veriyorum: “Bekârlık belki eskiden kimsenin sizi istemediği anlamına geliyor olabilir. Ama artık seksi olduğun, hayatını nasıl ve kiminle geçirmek istediğine karar vermek için harcadığın zamana karşılık geliyor...”

        Diğer Yazılar