Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta iki kez ağladım!

        İlki sevgili Erkan Özerman'ın Fransız Kültür Merkezi’nde düzenlediği özel gösterimde Yılmaz Güney'in 'Yol' filminde, ikincisi ise Dört Nikâh Bir Cenaze’yi izlerken...

        ‘Yol’da Seyit’le Zine’nin öyküsünde, Ömer kardeşiyle uçsuz bucaksız kırlarda at koştururken, Salih’le karısının çaresizliklerine ve yoksunluklarına bakarken karanlık salonda kimselere fark ettirmeden yanağımdan süzülen yaşları sildim...

        Bu filmi üçüncü izleyişim ve her seferinde aynı şey oluyor... Bütün o tren düdükleri acı birer çığlık gibi bağırdığında benim de içimden bir şeyler kopuyor. Tutamıyorum kendimi...

        Dört Nikâh Bir Cenaze’de Matthew’un, Gareth’in ardından kilisede yaptığı konuşmada da aynısı oluyor. Filmi kaçıncı kez izlediğimi hatırlamıyorum. Ne zaman Matthew sesi titreyerek “He was my north, my south, my east and west /my working week and my sunday rest...” (O benim kuzeyim, güneyim, doğum, batımdı/ Çalışma haftam ve pazar tatilim...) diye W.H. Auden’ın enfes şiirini okumaya başlasa gözlerim nemleniyor... Hafta sonu da öyle oldu. Dünyanın en güzel omzuna başımı koyup, derin bir iç çekişle saldım gözyaşlarımı!

        Aslında bu sulu gözlülüğümü daha önce de anlatmıştım... Bruce Willis’li Armageddon’da göktaşı üzerindeki babakıza ya da Up’ta patates burunlu Carl’la Ellie’nin aşkına aynı şekilde ağlayabiliyorum...

        Cumartesi günü Kürşad, Babam ve Oğlum’u izlerken gözyaşlarını tutamadığını söyleyince bir terapi grubundaki ‘bağımlılar gibi’ döküldük. Ayşe Hanım, “Biz de Amadeus’un sonunu izleyemiyoruz ağlamayalım diye...” dedi. Resul, Billy Elliot’ta babanın oğlunun dans ettiğini öğrendikten sonra öğretmenin evine gittiği sahnede hıçkırıklara boğulduğunu söyledi... Ben de ağladığım filmleri sıraladım... Sonra da düşündüm: “Ne kadar mutlu olursak olalım izlediğimiz şeyin gerçek olmadığını bilirsek bilelim neden bir film izlerken ağlıyoruz?..”

        SEVGİ HORMONU...

        Yapılan bir araştırmada ‘çoğu ağlamanın bir zayıflık göstergesi olduğunu düşünse de’ insanların yüzde 92’sinin en az bir kez film izlerken ağladığı ortaya çıkmış.

        Öykülerin beynimizde nasıl değişiklikler yaptığını araştıran ekonomist ve nörolog Paul J. Zak nam-ı diğer ‘Dr.Aşk’, film izlerken sulu gözlü olunmasının nedeninin ‘oksitosin hormonu’ olduğunu söylüyor: “Oksitosin diğer insanlarla bağlantı kurmamıza yardım eder ve bizi daha empatik, sevgi dolu, güven veren ve bencil olmayan bireyler olmaya zorlar...”

        Zak ve öğrencileri bir deneylerinde bir grup insanı ikiye ayırıp bir tarafa ölümcül bir hastalıkla mücadele eden babayla oğlun sohbetini, diğer gruba ise aynı baba-oğulun hayvanat bahçesi ziyaretini izletmişler.

        Hastalıkla ilgili bölümü izleyenlerin kanlarında ‘oksitosin’ oranı yüzde 47 artmış. Hemen üstüne her iki gruptan da para ve insanlarla ilgili konularda bazı seçimler yapması istenmiş. Kanlarında oksitonsin oranı artanlar yabancılara karşı daha cömert, anlayışlı ve mutlu çıkmış...

        Halk arasında ‘sevgi hormonu’ denilen ve dokundukça sevdikçe artan ‘oksitosin’e ‘ahlak molekülü’ adını takan Zak, film izlerken ağlayabilenlerin duygusal olarak daha güçlü insanlar olduğunu söyleyip ekliyor: “Oksitosin bizi çevremizdeki olaylara daha duyarlı hale getiriyor. Bir film izleyin gülün ve ağlayın. Bu beyniniz için iyidir ve kendi hayatınızda, başkalarının hayatlarında olumlu değişiklikler yapmak için sizi motive eder...”

        AĞLAMAYAN GÖREMEZ

        Geçtiğimiz yıllarda YouGov’un yaptığı bir araştırmaya göre Amerikalıların yüzde 16’sı erkeklerin toplum içinde ağlamasının kabul edilemez olduğunu düşünüyormuş. Yüzde 5’i ise bununla da yetinmiyor, ‘erkek adamın’ gizli bir köşede ağlamasını bile doğru bulmuyormuş. Kadınların insan içinde ağlamasını doğru bulmayanların oranı ise yüzde 8!

        Son bir haftada ağladığını söyleyen erkeklerin oranı yüzde 20, kadınların ise yüzde 50. Yetişkin olarak hiç ağlamadığını söyleyen yüzde 1-2’lik bir erkek grubu var. En son 10 yıl önce ağladığını söyleyen delikanlıların oranı ise yüzde 11 civarı...

        Film izlerken ağlarsanız, “Gözüme oksitosin kaçtı...” deyip suçu zavallı bir hormona atabilirsiniz ama ben “Ağlamayanlar, göremezler...” diyen Victor Hugo’yu dinleyeceğim... Daha iyi görmek için ağlayacağım...

        Diğer Yazılar