Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başlıktaki sorunun cevabı usta yönetmenin önceki gün Ayşe Arman'a verdiği röportajda saklı bence! Çağan Irmak da çok iyi biliyor ki hiçbir sinema yazarı ona Arman'ın “O, bana hep iyi geliyor. İçimi açıyor. Varlığı bile 'Ohhh, hâlâ umut var!' dedirtiyor. Hayatına bakıyorum, okuduklarına, dinlediklerine ve çektiği filmlere... Bana ilham oluyor. Üç yıldır Gümüşlük’te yaşıyor. Çağan Irmak’tan söz ediyorum. Çok şeker bir taş evi ve üç kedisi var. Minik bahçesine domates, salatalık ekiyor. Gümüşlüklü ablalardan brokoli yetiştirmeyi öğreniyor. Şahane müzikler dinliyor, kitaplar okuyor. Motoruna atlıyor, oraya buraya gidiyor. Semt pazarından 50 liraya bir haftalık sebzesini alıyor. Gelen reklam filmi tekliflerini reddediyor, 'Fazlasına gerek yok' diyor. İç huzuru olan bir hayat yaşıyor yani...” gibi kişisel güzellemeler düzmeyecek!

        Sinema yazarları 'Bizi Hatırla'yı izleyip, sadece filmi yazacak. Sinematografisini senaryosunu, yönetmenliğini, oyuncularının performansını değerlendirip “Olmuş” ya da “Olmamış” diyecek.

        Çağan Irmak muhtemelen, “Ne olur ne olmaz şimdi izleyip kötü bir şeyler yazarlar, filmin gişesi negatif etkilenir” diye düşünmüş olmalı ki bir basın gösterimi yapmayarak filmini sinema yazarlarından kaçırdı!

        İşin profesyonellerinin ne düşündüğünü boş verip Ayşe Arman'ın, “Ben çok etkilendim. Kafası kesik tavuk gibi koşturduğumuz İstanbul’u yani metropol hayatını anlatıyor. Bize ayna tutuyor. Her şeye yetişmek uğruna ne çok şeyi ıskaladığımızı gösteriyor, en çok da sevdiklerimizi... Tespitleri şahane! Oyuncular ondan şahane! Tebrik ederim. İyi iş çıkmış. İzleyin, seveceksiniz...” gibi 'samimi' övgülerine sığındı!

        ASIL SEYİRCİYE SAYGISIZLIK

        Çağan Irmak, 2000'li yıllarda 'Yeşilçam'a damga vurmuş, filmleri seyircilerden, eleştirmenlerden övgüler almış bir yönetmen. Onun filmleri her zaman hem seyircinin hem eleştirmenlerin ilgisini çekmiştir.

        “Ben filmimi yaparım, kimin ne dediğini de umursamam” dese anlarım ama röportajda “Bakalım nasıl tepkiler alacağız” diye 'içi pır pır' eden bir sanatçının gelecek eleştirilerden kaçması çok acayip! Kaldı ki sinema yazarlarının filmi beğenmeyeceğini de bilmiyor; peşin bir hükümle, “Bunlar negatif şeyler yazar” diye düşünüp böyle bir şey yapmışsa bu daha da acayip...

        Yaptığı sadece sinema yazarlarına saygısızlık da değil üstelik.

        Çağan Irmak, filmini sinema yazarlarından gizleyerek seyirciye, “Sayın seyirciler ben bir film yaptım ama sanki pek iyi değil gibi!Ne olur ne olmaz film vizyona girmeden hakkında kötü şeyler yazılmasın diyesinema yazarlarına filmimi izletmiyorum. Ama siz bir kez bilet alıp salona girdiniz mi zaten gerisi boş!..”diyor bence...

        Röportajdaki sözlerinden filminin 'sanatsal' yönünden çok 'seyirciyi ağlattı mı ağlatmadı mı' tarafıyla ilgileniyor anlaşılan: “Tahmin ettiğimden daha çok kahkaha duydum. Ağlayanlar ve kahkaha atanlar eşit ölçüdeydi. Bir ağlıyorlardı bir gülüyorlardı...”

        Çağan Irmak
        Çağan Irmak

        KEŞKE BİR ELEŞTİRİSİNİ OKUSAYDIK

        Aslında bu filmi sinema yazarlarından kaçırma işinin sorumlusu Çağan Irmak değildir kesin yapımcı, “Boş ver sinema yazarlarını yazsalar n'olur yazmasalar n'olur!” diyerek onu zorlamıştır diye düşünmek istiyorum.

        Ama Irmak, “Ben Türkiye’de yapımcıya rağmen bağımsız olabilen yönetmenlerden birisiyim. Bu da beni mutlu ediyor. Böyle bir özgürlük alanı yarattım kendime...” diyor. Ve ben filmleri hatta kendisi Hindistan'da bile tanınan birinin 'Bizi Hatırla'yı film olarak değil 'bir başka' Ayşe Arman röportajı olarak hatırlamamız için uğraşmasını anlayamıyorum.

        Çağan Irmak gibi bir yönetmenin son filminin IMDB sayfasında topu topu 3 tane, o da seyirci yorumu olması eleştirmenlerin mi yoksa “Bir sanatçının kesin ölümü, kendine hayranlık duyduğu noktada başlıyor...” diyen yönetmenin midir?

        15 yaşındaki bir çocuğun, otuz saniyelik bir videoyu Youtube yükleyerek, sinemada aylarca uğraşıp filme çekerek yarattığın etkinin daha fazlasını yaratmasından korkmamak gerektiğini düşünen Çağan Irmak'ın, sinema yazarlarından korkmasını aklım almıyor!

        Sevgili Çağan Irmak, senin filmini sinema yazarlarından okuyamamak beni üzdüğü için tüm sitemim...

        Filmlerini sinema yazarlarına göstermeyen, kaçıran diğer yapımcılar ve yönetmenler sizler de inanın korkacak bir şey yok. Eleştirmenler filminizi beğenmezse, 'hiçbir şey yapamıyorsanız alırsınız elinize cep telefonunuzu, Youtube’da kendinize bir kanal açıp, orada küçücük prodüksiyonla bir şeyler çekersiniz...'

        Irmak keşke haftanın en çok salonda gösterilen ikinci filmi olmasına rağmen 3 günde topu topu 80 bin seyirciye ulaşan Bizi Hatırla'yı Youtube kanalında gösterseydi; eminim daha çok etkileşim alırdı...

        “Kimse 'Bu iş bu benim kutsal mabedimdir, ben artık oldum' diyemez! Çünkü böyle bir şey yok. Olmak diye bir şey yok. Hepimiz öğrenciyiz...” diyen Çağan Irmak umarım bir sonraki filminde dersini almış olur!

        Diğer Yazılar