Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ‘It’ filminin basın gösteriminde, Allah’ın belası palyaço Pennywise perdede her göründüğünde gözlerimi kapattım! “Onu görmezsem ondan korkmam da” diye düşünüyordum... Ama işte film boyunca oynadığım bu ‘Ce ee’ oyunu hiçbir işe yaramadı. O perdede belirdi ben gözümü kapadım; ben gözümü açtım o ortada yoktu ama korkum yerli yerinde duruyordu!

        Yıllar önce Aylesbury’de de aynısını yapıyordum. Kalabalıklar içinde bir başıma kaldığımda, dilini bilmediğim insanlardan kaçmak için, küçük bir odada yorganı başımdan yukarı çekip gözlerimi kapatarak hayatımın en uzun yolculuğunun bir an önce geçip gitmesini bekliyordum. Bana asırlar gibi gelen bir sürenin ardından yorganın altından gün ışığına çıktığımda, topu topu birkaç dakika geçtiğine şaşırarak odanın orta yerinde yüzüme kahkahalarla gülen korkumun gözlerinin içine bakıyordum.

        Annemin hastalığı döneminde de korkumu yenmek için kendimi odama kilitleyip, yorganın altında gözlerimi kapatıyordum. Gözlerim kapalıyken ne hastalık vardı ne acı, başım annemin dizlerinde ‘Hayat Ağacı’ izleyen bir çocuk oluyordum yeniden... Pennywise, Kraliçe’nin ülkesindeki yalnızlığım ya da annemin o melun hastalığı; beni korkutan her şeyden gözlerimi kapatarak kaçamayacağımı anlayalı çok oluyor. Yine de hayatla bu ‘Ce ee’ oyununu oynamaktan vazgeçemiyorum!

        BİR DİYALOG TÜRÜ: ‘CE EE’

        Elizabeth Preston’un ‘Ce ee oyunu çocuklara dünya hakkından ne öğretiyor’ başlıklı yazısında psikolog Jerome Bruner’un, ‘Ce ee’ oyununun ebeveynlerle çocuklar arasında oynanan en evrensel oyun olduğunu söylediğini yazmış.

        İngilizce’de ‘Peekaboo’ denilen Japonların ‘Inai inai ba’’ Polonyalıların ‘A-ku-Ku!’ diye oynadıkları bizim bebeğin karşısında ellerimizle ya da bir bezle yüzümüzü kapatıp ‘Ce ee’ diye açarak oynadığımız bu saçma oyunun hayatımızı bu kadar şekillendirdiğini hiç bilmiyordum doğrusu!

        Bu oyunu ilk kim bana oynadı bilmiyorum ya da ben bir bebekle oynadım mı onu da hatırlamıyorum. Ancak Araştırmacılar, çocukların gülüşlerine, kahkahalarına, beklentilerine ve başkalarının duygularını algılarına bakmak için Güney Afrika’dan Almanya’ya dünyanın dört bir yanında oynanan bu ilkel oyun üzerine binlerce sayfalık araştırmalar yapmışlar. Hatta bu oyun sırasında 9 aylık bir bebeğin beyin aktivitesini bile incelemişler.

        Portsmouth Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden dilbilimci Iris Nomikou, ‘Ce ee’ oyununun beynin gelişimi açısından çok önemli pencereler açtığını söylüyor. Polonyalı anneler ve bebeklerle yaptıkları çalışmalarda 4 aylık bebeklerin oyun sırasında annelerin yüzünü örten beze ulaşmaya çalıştığını ve yüzlerini her tekrar görüşte gülümsediklerini söyleyen Nomekou, ‘Ce ee’nin bir tür ‘diyalog’ çabası olduğunu belirtiyor: “Bu tür etkileşimlerin dil gelişimi için anahtar olduğunu varsayıyoruz.”

        GÜVEN DUYGUSU VEREN OYUN

        ‘Ce ee’ oyununun sadece psikoloji değil fizik eğitimi için de faydası varmış. Çocuk gelişimi konusunda kitaplar yazan Tovah Klein, “Bebekler bu oyunu oynarken bir şeyi görmediğimiz için yok olmadığını öğreniyorlar...” diyor.

        Bebekler henüz nesne sürekliliğini öğrenmeye ve dünyayı kendi başlarına keşfetmeye başladıklarında ise sevdiklerinin hep ‘orada’ olduğunu bilme ihtiyaçları ortaya çıkıyor. Gözlerini kapadıklarında ya da sevdikleri bir perdenin ardında bir anlığına bile kaybolduğunda onun aslında gitmediğini orada olduğunu öğrenen bebeklerde güven duygusu gelişiyormuş.

        Iris Nomikou, ‘Ce ee’ oyununun bebeklik döneminden sonra çocuk biraz büyüdüğünde daha sofistike bir saklambaç oyununa dönüştüğünü söylüyor.

        Çocuğu oyalamak için oynanan küçük saklanma oyunuyla aslında küçük dünyasında ona “Nereye gidersen git, nereye gidersem gideyim sonunda hep geri gelip senin yanında olacağım” mesajı veriliyormuş...

        ARTIK HİÇ KORKMUYORUM

        47 yıldır hayatla oynadığım bu ‘Ce ee’ oyununda gözümü kapadığımda ne boyu devrilesi Pennywise’ın ne bazen elinde oyuncak olduğum yalnızlık duygum ne de annemi elimden alan lanet olasıca hastalığın yok olmayacağını biliyorum artık!

        Ama gözümü açtığımda sevdiklerimin hep yanımda olacağından da eminim...

        Tam da bu yüzden artık hiç korkmuyorum...

        Hayatın karşıma çıkardığı tüm kötülükler karşısında gözlerimi kapatıp açıyorum ve ardından yüzlerine ‘Ceeeee’ diye bağırıp kahkaha atıyorum...

        Diğer Yazılar