Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Kalabalık bir aileydik. Bir annenin 8 çocuk sahibi olduğu, hepsine sevgisinin, ilgisinin ve gücünün yettiği zamanlardı.

        Ülke fakirdi. Biz daha fakirdik.

        Akşamları elektrikler kesilirdi. Mumlar yakılır, yer yatakları açılırdı. Annemizin etrafına toplaşır, her birimiz bir yanına sarılırdık.

        En küçük bendim. En müstesna yeri bana verirdi. Göğsünde uyurdum.

        Soğuktu. Soba tek odada yanardı. O yüzden herkes yorganın altında ısınmaya çalışırdı.

        Sıra sıra dizilmiş küçük çocukların hepsinin kulağı annemizdeydi. Çünkü masal anlatacaktı.

        O muhteşem masallar…

        Hepimizi o karanlık gecede tarih öncesine, sisler ve hikayeler çağına alıp götüren masallar…

        “Bir varmış bir yokmuş… Ülkenin birinde bir padişahın kızı hastalanmış. Ona derman aranıyormuş. Demişler ki Kaf Dağı'nın arkasında bir yer var, orada yetişen bir çiçek sultan kızımızın derdine derman olurmuş. Ama oraya sadece Zümrüdü Anka Kuşu ile gidilirmiş...”

        Gözlerimiz kapalı ama gönül gözümüz ardına kadar açık, nefes almadan dinlerdik masalı.

        Karanlık içinde bir padişah canlanır gözümüzde, bir onun güzeller güzeli kızı…

        ‘Kaf Dağı neresi?’ diye düşür, Zümrüdü Anka Kuşu ne diye kafa yorardık. Derin düşünceler içindeydik. Annemiz ise gözleri kapalı masalı anlatır, bazen masal kahramanlarının sesini taklit ederdi.

        REKLAM

        Sonra birden dururdu. “Eee sonra anneee” sesleri yükselirdi hepimizden. Uyurdu kadıncağız masal anlatırken. Hepimiz “yaa anneee” diye uyandırırdık. “Yorgunum susun” demezdi. Masalı anlatmaya devam ederdi. Dili zor döner, masalı karıştırır ama biz uyuyana kadar direnirdi… Ve biz masallar birbirine karışsa da aklımızdan onu tamamlardık. Çünkü yüz kere dinlerdik ve bıkmazdık.

        Masal çocuklarıydık biz...

        Sanırım masallarla büyüyen son kuşak benim yaşımdakiler.

        Ninesinden, annesinden, dedesinden, babasından masal dinleyen çocuklar çok şanslı çocuklardır. Onların hayal dünyası, zihin yapısı, duygu dünyası sanki daha farklı geliyor bana.

        Şimdi çocuklara masal kitapları okuyor anne, babalar. Çocuk, resimli masal kitabında padişah dendiğinde, prenses dendiğinde, Zümrüdü Anka Kuşu dendiğinde, “bakayım” deyip çizilmiş resmine bakıyor.

        Çocuklar artık hayal etmiyor, çizilmiş şablonu zihnine yerleştiriyor sadece.

        Oysa aynı masalı dinleyen biz kardeşlerin hepsinin zihninde başka bir Zümrüdü Anka Kuşu canlanırdı. Başka bir saray, başka bir prenses hayal ederdik. Tek tipte zihinler olmazdık o yüzden…

        Elektriksiz karanlık gecelerde bazen bir kuş, bazen bir uçan at, bazen güzeller güzeli bir padişah kızı dolaşırdı evin içinde. Hiç korkunç kabuslar görmezdik. Hayaller, hikayeler, sisler arasında uykuya dalardık…

        İlginçtir, hepimiz ellili yaşlarımızı geçmemize rağmen, kırk yıl önce anlatılan o masalları hala hatırlıyoruz. Birbirimize anımsatıp mutlu oluyoruz.

        Baba olduğumda çocuklarıma masal anlatmayı denedim. Annem gibi anlatamadım. Annemin masalları kulağımdaydı ama onun gibi büyülü bir dille anlatamadım. Masal kitapları okudum sonra çocuklara. Aynı lezzette ve esrarengizlikte değildi nedense.

        Hayal dünyam sanırım, okuma yazma bilmeyen ama hayatı bir bilge gibi okuyan, annemin anlattığı masallar yüzünden çok zenginleşti.

        Şimdi çocukların hayal dünyası masal kitapları, bilgisayar oyunları, çizgi filimler yüzünden daha daraltılmış gelir bana. Sanki tek tipte zihinleri var. Başkasının hayallerini zihinlerine kopyalıyorlar.

        REKLAM

        Çocuklarım büyüdüklerinde, onlara okunan masal kitaplarını birbirlerine hiç anlatmadılar. Kendi kuzenleriyle oynadıkları oyunları, birlikte geçirdikleri zamanları hatırlayarak mutlu oldu onlar da.

        İnsan yaşlandığında bir kenara oturup, zihin dağarcığında biriktirdiği anıları çıkartıp bakar. İşte o anılar güzelse yaşlılığında mutlu olur. Değilse çocukluğundakinden daha fazla üzülür.

        Rahmetli annemizin anlattığı masallar bizim mutlu anılar biriktirmemize yaradı.

        Şimdi onun yokluğunda, elektriksiz, kalorifersiz, yorgan altında dinlediğimiz o muhteşem masalları hatırlıyor ve mutlu oluyoruz.

        Masal çocuklarıydık biz.

        Sanırım son kuşaktık.

        Diğer Yazılar