Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        NATO zirvesinde ilk defa, Çin’e açıktan parmak sallanarak "Ayağını denk al" dendi. Hem de yazılı olarak sonuç bildirgesinde...

        Bunun nedeni ABD’nin bastırması.

        ABD Başkanı Biden, zirveden önce G7 ülkelerine, "Hep beraber Çin’i durdurmalıyız, hatta Çin’in yardım ettiği ülkelere biz yardım yapalım ve onları yanımıza çekelim" dedi.

        Bu görüşler NATO zirvesine de yansıdı ve sonuç bildirgesinde açıktan "Ayağını denk al artık" mesajına dönüştü.

        Çini uyaran paragrafların hemen altında benzer cümleler Rusya için de kuruldu.

        Demek oluyor ki, NATO artık ikili bir “düşman” algısı yaratmış oldu.

        İlginç olan, bu “düşmanlarla” uzayda ve siber dünyada da mücadele edileceği vurgularıydı.

        Bu kısım ayrıca üzerinde durulmaya değer.

        Ancak bu yazıda bir çelişkiye dikkat çekmek istiyorum.

        ABD’NİN GARİP ÇELİŞKİSİ

        ABD Çin’i merkeze alan bir kuşatma stratejisiyle G7 zirvesini ve NATO’yu domine ederken, Türkiye ile ilişkilerindeki garip çelişkinin farkında mı sizce?

        Diğer küçük ülkeleri bile Çin’e karşı yanına almak için, "Kesenin ağzını açalım" derken, bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye’yi neden yanına almak için ilişkileri düzeltmek istemiyor?

        REKLAM

        Hatta Afganistan’ı Türkiye’ye emanet etmeyi istediği bir ortamda.

        Her ne kadar Biden, “Verimli bir görüşme, Türkiye ile anlamlı bir ilerleme kaydedeceğiz” dese de, anladığımız şu ki, ABD ile ilişkilerde sadece iletişimin ilerlemesi haricinde sorunların çözümü için somut bir adım atılmadı.

        Erdoğan, Brüksel’e gitmeden önce bilerek Çin ile Swap anlaşması yaptığını ve ticari ilişkileri ilerletme amacında olduğunu açıkladı. Bu ABD’ye mesajdı.

        Peki ABD, Çin’e yakınlaşma eğiliminde olan Türkiye ile neden bir türlü sıcak bir ilişki kurmuyor?

        ABD-TÜRKİYE ARASINDAKİ EN CİDDİ SORUN

        Bazıları S-400 meselesi olduğunu zannediyor.

        Bir kısım insanlar Türkiye’deki demokrasi, hukuk, fikir özgürlüğü gibi sorunlar olduğunu düşünüyor.

        Hayır, Türkiye-ABD arasındaki ana sorun bunlar değil.

        Ne Ermeni soykırım meselesi ne F 35 konusu ne FETÖ…

        Tüm bunlar bir sonuç.

        Bizim ABD ile ana kronik sorunumuz, ABD’nin bizden istediği, YPG/PKK’ya Suriye’de kurdurduğu “butik karakol devletçik”i kabul etmemiz.

        Türkiye bu dayatmayı kabul etmediği için çıkan kriz birçok komplikasyon üretiyor.

        ABD bölgenin en güçlü askeri ve ekonomik gücünü, en eski müttefikini garip şekilde bir terör örgütünden dönüştürdüğü “garnizon devletçiğe” feda ediyor.

        Hem de Çin’i en büyük tehdit olarak görmesine ve Türkiye’nin Çin’e kayma riskine rağmen.

        Bu büyük bir çelişki…

        ABD POLİTİKA ÜRETEMİYOR

        Kuzey Suriye’de İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin kabul etmediği bir “PKK devletini” ısrarla dayatması, ABD’nin sağlıklı bir politika üretemediğinin bir göstergesi aslında.

        REKLAM

        İsrail için böyle bir karakol istiyorsa, mantıklı değil. Çünkü bölgede ABD ve İsrail karşıtlığını arttıran rahatsız edici bir diken gibi duruyor PKK burada.

        Rusya ve İran’ı Suriye’de dengelemek istiyorsa, Türkiye’yi yanına alması daha mantıklıyken, garip şekilde karşısına alıyor.

        Netice itibariyle, Pentagon’daki eski kafalı askerlerin ürettiği bir “butik karakol devletçik” projesine milyarlarca dolar harcadı ve işin içinden çıkamayacak hale geldi.

        Türkiye de bu dayatmaya her şeye rağmen direniyor.

        Ve Rusya ile Çin’i kullanarak bir denge kurmaya çalışıyor.

        AFGANİSTAN'A GİDECEKSEK AMAN DİKKAT

        NATO bildirgesinde, Çin ve Rusya birlikte ilk defa bu kadar açıktan tehdit olarak gösterilip, "Ayağınızı denk alın" denmedi sadece. Üstelik Rusya ile NATO arasındaki sivil ve askeri tüm ilişkilerin kesileceği söylendi.

        Peki bu kadar sert bir bildiriye rağmen NATO üyesi Türkiye, bundan sonra bu iki ülkeyi kullanarak nasıl denge kuracak bilemiyorum.

        Öte yandan ABD ve NATO, Afganistan’ı boşaltan ABD’nin yerine Türkiye’nin geçmesini isterken, Türkiye’ye müttefik gibi değil, hasım gibi davrandıkları çelişkisini de görecekler mi, bunu da bilmiyoruz henüz.

        Bildiğimiz, çözülmemiş ilişki düğümlerine şimdi bir de Afganistan'ı ekleyeceğimiz yönünde.

        Türkiye inşallah bu sefer ABD ve NATO'nun vaat niteliğindeki sözlerine kapılarak, Afganistan'da sorumluluk altına girmez.

        Aman dikkat, garanti destek almadan bu işe girmemeliyiz.

        Diğer Yazılar