Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bodrum’un en çok zarar gören bölgesine yakın bir lisenin odasında, Kaymakam, Belediye Başkan Yardımcısı, jandarmadan bir komutan, siyasi parti temsilcileri, görevliler hararetli bir konu konuşuyorlar.

        Konu Bodrum’a gelen ve dağ gibi yığılan yardımlar.

        “Valla ben iç çamaşırlarından 500 tane dağıttım şehir dışından gelen görevlilere. Çok memnun oldular. Geri kalanını da işçilere dağıtalım diyorum…”

        “Her köye yangın tüpü verdik ama elimizde daha çok var. 5000 yangın tüpünü nasıl eriteceğiz bilmiyorum.”

        “Ayranları ne yaptın Hüseyin? Bozulmasın?”

        “Efendim sürekli dağıtıyoruz ama 60 bin ayran gelmiş. Bozulmasın diye sürekli uğraşıyoruz…”

        ON BİNLERCE İHTİYAÇ FAZLASI YARDIM MALZEMESİ NE OLACAK?

        Bodrum’da plansız ve hesapsız şekilde yığılan on binlerce malzeme şimdi yerel ve mülki idarecilerin en büyük uğraş konusu.

        Kaymakam gelen yardımları zimmet altına almış. Belediye yüzlerce gönüllü aracılığı ile dağ gibi yığılmış yardım malzemelerini sayıyor, tasnif ediyor, listeliyor ve sonra kara kara ne yapacağını düşünüyor.

        Yangın felaketinde yardımların nasıl sorun olduğu, nasıl israfa dönüştüğünün en iyi örneği Bodrum'da yaşanıyor sanırım.

        Bir okul ve bir kültür merkezi gelen yardımlarla tıka basa dolu.

        REKLAM

        Saha çalışmaları bitmek üzere olduğu için binlerce yanmaz ayakkabı, eldiven, giysi kime verilecek onu tartışıyorlar.

        10 bin seyyar şarj cihazı için de çare bulmalılar. Yüzlerce şarj kablosuyla bir yandan doldurup, gönüller aracılığı ile ihtiyaç duyanlara dağıtıyorlar.

        Tabii kadın pedi, çocuk bezi, çamaşır suyu, deterjan, makarna, pirinç kolileri de öylece yetkililere bakıyor.

        Kullanılmış giysiler ise ayrı bir tepe oluşturmuş. Hiçbir işe yaramıyor.

        Kaymakam Bekir Yılmaz'ın bir kaygısı daha var.

        “Şimdi bunlar vatandaşın yardımı. Biz de kayıt altına aldık. Ancak ihtiyaç yok şu anda. Bunları işçilere, memurlara dağıtsak, bu sefer diyecekler ki 'Yangına gelen malzemeleri kendi taraftarlarına dağıttılar'…”

        Allah’tan belediye, kaymakamlık, siyasi partiler arasında çok uyumlu bir çalışma var Bodrum’da. Yoksa başka yerde olsa, burada çok kavga çıkartacak malzeme bulurlardı.

        BELEDİYE BAŞKANI: YARDIM GÖNDERMEYİN DEDİK AMA DİNLEMEDİLER

        Bodrum’un çalışkan Belediye Başkanı Aras, dağ gibi yığılmış yardım kolilerinin olduğu merkezde anlatıyor:

        “Şimdi yardım etmek isteyen vatandaşa nasıl diyelim göndermeyin diye. Bu yüzden gelen her yardımı aldık. Ama baktık olacak gibi değil, sonunda açıklama yaptık. 'Yardıma ihtiyaç yok' dedik. Kaymakamlık da yaptı. Ancak kimse dinlemedi. Sanki Bodrum’da binlerce insan mağdur olmuş gibi yayınlar yapıldı sosyal medyada. Oysa doğru değildi. Yerleşim yerlerinden tahliye ettiğimiz 3 bine yakın insanın hepsine otellerimiz hemen yer verdi, ihtiyaçlarını karşıladı, para da almadılar.”

        Sıkıntı sadece malzeme fazlalığı değil.

        Söndürme çalışmaları esnasında gönderilen sandviçler yüzünden ekiplerin bir kısmı ishal olup, hastalanmış.

        Sular, ayranlar, meşrubatlar yol kenarlarında bırakılmış, israf olmuş.

        YETKİLİLER İSTEMEDEN YARDIM GÖNDERMEK ÇOK YANLIŞ

        Yangın esnasında koordinasyon yapmakla görevli olan Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Tutkun, pratik zekasıyla gece gündüz bu yardımların tasnifi ve ilgili yerlere gönderilmesiyle uğraşıyor şimdi.

        “Bizim hiçbir yardım çağrımız olmadığı gibi, göndermeyin dememize bir de kızdı insanlar.

        Sanatçılar, iş adamları iyi niyetle bu kampanyaları yaptı ama sonuçta ortaya çıkan tablo da bu.”

        Hüseyin Tutkun söyleyemese de bazı sanatçı, iş adamları, belediye başkanlarının yarı şov amaçlı yardım çalışmaları da ayrı sorun olmuş burada. Bazı belediyeler, partiler yardımları bizzat dağıtmak için diretmiş. Bu da kargaşa ve israfa neden olmuş.

        Bazı yardım malzemelerini marketlerde satmaya kalkanların peşine düşmüş polis ve jandarma. İşleri sanki azmış gibi bir de bununla uğraşmışlar.

        YARDMIM KOORDİNASYONU GİBİ GÖNÜLLÜ İŞİ DE SORUN YARATTI

        “Parmak arası terlik, şort, tişörtle yangın bölgesine gelen insan oldu. Evet duyarlılıkları çok güzel. Ancak bunların canları da tehlikeye atılmış oldu. Bir kısmı da hafif yaralandı. Bu sefer sahadaki görevliler bu insanlara 'Aman dikkat' demekten işlerini aksattılar.”

        "Cephe" denen alevlerin olduğu hatta bulunduğumda, bu cümleleri kuran jandarma görevlilerinin ne demek istediğini daha iyi anladım.

        Rüzgarın etkisiyle öylesine ani yön değiştiriyor ki alevler, değil şortlu biri, en tecrübeli yangın işçisi bile tehlikeye düşüyor.

        Gönüllerin bir kısmı, bir de kendilerini bu bölgeye sokmak istemeyen görevlilere hakaret edip, kavga çıkarttı.

        Hatta yangın söndürme taktiği olan karşı ateş yakma, şerit açmak için ağaç kesme girişimlerini de videoya çekip, sosyal medyada “Ormanı yakıyorlar, ağaçları kesiyorlar” diye bir de deli saçması yayınlar yaptı.

        Tabii bu ilçe merkezinden ve şehir dışında akın eden gönüllülerin yarattığı trafik sorununu hiç sormayın. Yangına müdahale edecek ekipler cepheye gidemedi, ambülanslar, su tankerleri yangın yerine çıkamadı.

        Aslında çok güzel çalışmalar yapan gönüllüler de gördüm. Cephe gerisinde soğutma çalışmalarına, sevkiyat, gıda dağıtımı, su taşıma gibi işlere katılıp çok faydalı oldular. Bunlar AFAD, Orman, Belediye, Kızılay gibi kurumlarla ortak çalışma yapanlar.

        Buradakilerin en çok kızdıkları kesim, alevlerin yanına gelip, selfi çekip ortadan kaybolanlar. Bodrum’da 5 yıldızlı otelden gelip, yangın yerinde selfi çekip, sonra otelin havuz başında “Bodrum yanıyor” diye paylaşım yapanların yatacak yeri yok bence.

        KOORDİNASYON BAŞARILAMADI

        Kriz anlarında bu kargaşalar sık yaşanır. Ancak Türkiye bu konuda artık tecrübeli olması gereken bir ülke.

        Belki ilk defa karşılaşılan bu kadar büyük orman yangını nedeniyle kargaşa yaşandı. Fakat yangın mevsimi bitmedi. Allah korusun tekrar başımıza gelebilir.

        Bu yüzden yetkililerin, gönüllüler ve yardımlar konusunda bir stratejisi ve planının olması gerek.

        Bunu da sağlıklı bir şekilde duyurmalı, duyarlı vatandaşların ne yapacağını anlaşılır anlatmalılar.

        Diğer Yazılar