Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önce bir soru: Siyaset rasyonel akılla mı yapılır?

        Aslında hayır.

        Umut ve vaatle yapılır.

        İkisi de rasyonel olmak zorunda değildir.

        Muhalefet partisi olmak bu nedenle kolaydır.

        Hatırlayınız Demirel, “Kim ne veriyorsa 5 TL fazlasını vereceğim”, Çiller “Herkese (bir ev, bir araba) iki anahtar”, Cem Uzan “Mazot 1 TL” vaatleri buna en iyi örnektir.

        Ama her muhalefet iktidara geldiğinde rasyonelliğin acı gerçekliği ile yüzleşir.

        İKTİDAR RASYONEL OLMAK ZORUNDA

        Muhalefet böyle olabilir ama devlet rasyonel akılla yönetilir.

        İktidar rasyonel olmak zorundadır bu nedenle.

        Muhalefete oranla işi daha zordur ama avantajı da fazladır.

        Eğer iktidar ülkeyi yönetmede, sistemi çalıştırmada rasyonellikten uzaklaşmışsa, orada ciddi bir sorun vardır.

        Bu, muhalefetin rasyonellikten uzaklaşmasına benzemez. Zira bunun etkileri doğrudan ekonomiye, dış politikaya, sağlığa yani her şeye ve doğal olarak halka etki eder.

        Peki bir iktidar neden rasyonel akıldan uzaklaşır?

        İKTİDARLAR NEDEN RASYONELLİKTEN UZAKLAŞIR?

        En başta iktidar halktan koptuğunda, sahayı okuyamadığında, toplumla iletişimi zayıfladığında rasyonellikten uzaklaşır.

        Bir iktidar siyaset, düşünce, proje, çözüm üretemiyorsa fikren kısırlaşır ve rasyonellikten kopar.

        İktidarın kadroları liyakat ve ehliyetten yoksunsa, yöneticileri yetersizse kendi alanlarında rasyonellikten uzak icraatlar yaparlar.

        Son olarak iktidarlar rasyonel politikalarla seçimleri kazanamayacağını anladığında, umut ve vaatlerle vatandaşı etkilemeye, sansasyonel fikirlerle gündem oluşturmaya, palyatif çözümlerle günü kurtarmaya çalışır.

        Bunların toplamında rasyonel aklı kullanmaz.

        TÜRKİYE’DE İKTİDARIN DUAL YAPISI

        Türkiye tuhaf şekilde bir yanda rasyonel aklın, diğer yanda irrasyonel işlerin yapıldığı ülkeye döndü.

        Yani iktidarın dual bir yapısı oluştu.

        Savunma Sanayi, insansız hava araçları, teknoloji gibi alanlarda son derece rasyonel işler yapıyor.

        Buna karşın ekonomi yönetiminde rasyonellikten iyice uzaklaştı. Merkez Bankası başkanlarını sıklıkla değiştirmenin, bu ortamda faiz indirmenin rasyonel bir açıklaması bulunamadı. Nitekim Dolar aldı başını gitti.

        Pahalılıkla mücadele etmek için Tarım Kredi Kooperatiflerine bin tane daha şube açtırılması da hiçbir rasyonel ekonomik veriyle açıklanamıyor.

        Daha önce denenen belediyelere çadır kurdurup, domates, soğan sattırmak nasıl ki rasyonel değildi ve başarısızlıkla sonuçlandıysa, benzer durum burada da olacak muhtemelen.

        Zira Tarım Kredi marketlerinin kâr ettiğini duymadık.

        Sağlık alanında geçen yıl o kadar başarılı işler yapılırken, bu sene tam tersi bir duruma sürükleniyoruz.

        Her yıl en az 500 doktor yurt dışına kaçıyor adeta.

        Aile hekimleri iş bıraktı, sokakta eylem yapıyor.

        Şehir hastaneleri yakında iflas edecek iddiaları var.

        Pandemi ile mücadelede vaka sayısı düşmedi, planlar tutmadı…

        Tüm bunlarla mücadele etmek için ortaya konmuş rasyonel bir vizyon, çözüm önerisi, proje duymadık. Daha fazla duygusal retorikler duyuyoruz.

        Yurt sorununa çözüm için yeni projeler beklerken, agresif suçlayıcı bir söylem çıkıyor karşımıza.

        İktidar çevrelerinin halkın arasından gittikçe koptuğunu, sahayı okuma sorunu yaşadıklarını, liyakat ve ehliyet sorununun had safhaya çıktığını görmeleri için son dönem yaşananlar en iyi gösterge sanırım.

        Daha genel bir değerlendirmeyle, iktidar rasyonel olmak zorunda.

        Muhalefet de iktidara geldiğinde gerçekleştireceği rasyonel vaatlerde bulunması gerektiğini unutmamalı.

        Diğer Yazılar