Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Anlamaya çalışıyorum.

        Gerçekten iktidar çevrelerinin sahayı, halkın durumunu, gidişatı okuma ve anlama biçimini anlamaya çalışıyorum.

        Daha doğrusu ‘okuyamama’ nedenini bulmak istiyorum.

        Muhalefet durumu biraz abartıyor diyelim. O nedenle oradan gelen eleştirileri ihtiyatla karşılar ya da reddeder.

        Anketleri yanlı bulur, oradaki verileri kabul etmeyebilir.

        Medyada eleştiriler genellikle muhalif kesimden olduğundan onu da görmezden gelir. Zaten kendi çevresindeki medyada böyle bir eleştirinin olması mümkün değil. Oraya bakılırsa işler yolunda gözükür.

        Kendi içinden gelen eleştiri olduğunda, ‘muhalefet ağzıyla konuşmayın’ deyip susturur..

        Eski siyasi arkadaşları eleştirdiğinde, "Onlara bir makam verilmediği için bunu yapıyor" diye düşünür.

        Vatandaşlar feryat edip durumlarının kötü olduğunun anlattığında, bunların muhalefete oy veren kesim olduğunu söyler.

        Bürokrasi durumun kötü olduğunu anlatmaya korktuğu için gerçeği dile getiremez zaten.

        Siyasi yol arkadaşları, "Şimdi eleştiri yapıp ben mi kötü olayım" diye topu başkasına atar.

        Peki nereden eleştiri geldiğinde bunu durup düşünür, dikkate alır iktidarlar?

        Bazı insanlar vardır, siyasi görüşü ne olursa olsun, onların aklıselimine, bakış açısına, adaletli değerlendirmelerine güvenirsiniz.

        Bunlara “makul insan” denir.

        Her kesimde vardır böyle güzel insanlar.

        Bu insanların sesine her zaman kulak vermek gerekir.

        Acaba iktidar çevrelerinin takip ettiği, sözüne itibar ettiği böyle makul insanlar var mıdır?

        Eskiden vardı.

        Bunlarla zaman zaman bir araya gelinirdi.

        Sözlerine itibar edilir, nasihatleri dikkate alınırdı.

        Sonra onlarla görüşmeler de bitti, sözlerine itibar edilmez oldu.

        Bugün kimi dinlerler acaba diye düşünüyorum?

        Hangi sese kulak verirler? Doğruyu nereden öğrenirler? Kimin sözü onları kendine getirir?

        Bu soruların cevabını bulmuş değilim.

        Sözüne güvenilir ne kadar makul insan varsa artık sustu, çünkü sözün kâr etmediği bir zamanda olduklarına inanıyorlar.

        Peki nasıl olacak da halkın gerçeğini öğrenecekler?

        Aslında çok basit, aralarına karışarak.

        Çarşı pazar, market bakkal, esnaf işçi ziyaretler yaparak, onları dinleyerek gerçek durumu anlayabilirler.

        Yapıyorlar mı? Bence hayır.

        Yapsalar o feryatlara kayıtsız kalamazlar.

        Onları yıllarca baş tacı eden milletin, canı yanmadan feryat etmeyeceklerini bilmeleri gerekir.

        Feryadı duyuyor ve kayıtsız kalıyorlarsa, zaten buna söylenecek söz bulunmaz.

        Millet hakikati söyler. Dinlemezseniz, sandıkta gereğini yapar.

        Milletin adalet terazisi zerre şaşmaz.

        Tüm siyasi tarih bunun örnekleriyle doludur.

        Diğer Yazılar