Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ülkenin doğusundan, güneyinden insanlar batıya göç ediyor.

        Hayatı bir bavula doldurup trenlerle, araçlarla bazen günlerce süren zorlu, tehlikeli yolculuktan sonra güvenli bir şehre geliyorlar.

        Bu ya Lviv oluyor ya da Çernevisti.

        Her iki şehir de Ukrayna’nın batısında ve Avrupa’ya geçiş kapısı.

        HERKESİN AYRI BİR HİKAYESİ VAR

        Türkiye Ukrayna’da kalan vatandaşlarını, Türki cumhuriyetlerden olanları ya da mağdur Ukraynalı aileleri bu iki şehirden alıp, otobüslerle Romanya’ya tahliye ediyor.

        Lviv’de bu otobüslerden birine bindim.

        Onlarla beraber Romanya sınırına kadar sürecek bir yolculuğa başladık.

        Herkesin ayrı hikayesi var ama hepsinin aynı buruk yüz ifadesi.

        Kaygılı, hüzünlü, acı dolu yüzler...

        Kurdukları hayat düzeni dağılmış... Sevdikleri başka yerlere gitmiş.

        İKİNCİ KERE MÜLTECİ OLAN KIRIMLILAR

        Sanırım en ilginç hikaye Kırımlı bir yaşlı teyzeye aitti.

        2014’de Kırım Rusya tarafından işgal edilince yine böyle zorlu ve tehlikeli bir yolcukla Lviv’e göçmek zorunda kalmışlar.

        Şimdi gelini ve torunuyla berber bu kez Türkiye’ye göçüyorlar.

        İkinci kere göçmen durumuna düşüyorlar yani. Sonra ne olacak bilmiyorlar tabii.

        Mardinli, Tekirdağlı bitirim şoförlerimiz hızla çıkartıyor bizi Lviv’den.

        REKLAM

        Arabada 48 kişi var. 15 Türk, geri kalanı başka ülkelerden.

        Otobüste tuhaf bir sessizlik hakim. Herkes düşüncelere dalmış.

        Çok sayıda küçük çocuk var. Ağlıyorlar. Anneleri, nineleri susturmak için çaba gösteriyor ama olmuyor.

        Günlerdir yolda olmaları yüzünden çocukların kimi hastalanmış, kimi uyuyamamış. Ukraynalı anneler çocuğun ağlamasından dolayı kızacaklar diye tedirgin. Böyle bir ruh halleri var...

        BOZULAN DÜZENLER, BELİRSİZ HAYATLAR

        Türkmenistanlı bir anne, 4 yaşındaki oğluyla tam 4 gündür yollardaymış. Dinipro’dan trenle çıkmışlar ama her şehirden başka trenlere aktarılmış, bazen tren istasyonunda yatmak zorunda kalmışlar. Sonunda Lviv’de Türkiye’ye gelen otobüse atmışlar kendilerini. Oğlu, kardeşi, annesi hep birlikte yorgunluktan perişan ama yine de Türkiye’ye dönecekler diye mutlular.

        Adanalı bir genç... Üç yıl önce Ukraynalı bir güzele gönlünü kaptırmış ve evlenmişler. Önce Ankara’da yaşamışlar. Sonra Harkov’a taşınmışlar geçen sene.

        Yeni bir hayat kurmuşlar. Bebekleri olmuş, şirin mi şirin.

        Sonra bir gün sirenler çalmış, ne olduğunu tam anlamadan sığınağa inmişler. Oradan çıktıklarında başka bir hayat başlamış onlar için. Apartmanları taranmış, evleri perişan olmuş. Türk konsolosluğu aracılığı ile Lviv’e gelmişler minik bebekleriyle.

        Şimdi otobüsten uyuyamadan sınıra gidiyorlar.

        BİTİRİM TÜRK ŞÖFÖRLERİ

        Hüseyin, Nusret, Suphi… Bitirim otobüs ekibi, kontrol noktalarından hızlıca geçiriyor aracı. Nusret biraz Bulgarca, biraz Rusça konuşarak hallediyor işleri.

        Yolda çok sayıda kontrol noktası var. Silahlandırılan milis güçleri ve askerler araçtaki Türk bayrağını görünce fazla sıkıntı çıkarmıyor.

        REKLAM

        Gece sokağa çıkma yasağı nedeniyle her geçen araç durdurulup aranıyor. Nusret, “yok problem” diye diye geçiriyor aracı.

        5 saat sonra Romanya sınırındaki Siret sınır kapısına geldik. Gece 02.00 de 10 Kilometreye yakın bir araç kuyruğu oluşmuş kapıda.

        Türk usulü manevralarda otobüsü en öne çekiyor bizimkiler.

        Şirin tavırlarla güvenlik görevlilerinin sorun çıkarmaması için uğraştılar ama kapıdan Romanya tarafına geçmemiz 2.5 saat sürdü yine de.

        Buradan Bükreş'e, sonra Bulgaristan’a, oradan Kapıkule’den İstanbul’a gidecekler. Ben otobüsten indiğimde Lviv’den buraya 8 saat geçmişti. Şimdi 14 saat daha gidecekler.

        Ve onlar için başka bir hayat, başka bir dünya başlayacak.

        ÇOCUKLAR AH ÇOCUKLAR

        Çocuklar…

        Henüz süt emen, en büyüğü 5 yaşında çocukların halleri içimizi burktu. Polonya sınırında, Romanya kapılarında, en çok onlar gözüme çarptı. Oyunla gerçek arasında gidip geliyorlar. Anne babaları ise hayalle, gerçek arasında.

        Bu yaşadıkları durumun ne olduğunu kavrayamamış kimse.

        Ben Romanya sınırındaki Siret sınır kapısında inip, acı hikayeleri başlayan diğer göçmenlere odaklandım.

        Gece 03.30'da Sağlık Bakanlığı’nın kurduğu Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) çadırında kaldım.

        Sabah uyandığımda, (daha doğrusu soğuktan uyuyamadık) her taraf bembeyaz karla kaplanmıştı.

        İlk aklıma gelen ise Polonya sınırında gece boyunca açık arazide beklemek zorunda olan göçmen çocuklar oldu.

        Sanırım yaşlanıyorum. Bu çocuk duygusallığım artıyor her geçen gün.

        Bu görüntüler de Lviv’den… İşgal öncesi sanat merkezi olan bu mekanda şimdi yardımlar toplanıyor. Gönüllüler, hijyen ve gıda malzemelerinden paket yapıp ülkeye gelen yardımların ihtiyaç noktalarına ulaşmasını sağlıyor.

        Diğer Yazılar