Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Muhalefet partilerinin oluşturduğu 6’lı masa çalışmalarını sürdürüyor. Her toplantıdan sonra siyasi metinler yayınlıyorlar.

        Siyasi tarihimiz açısından önemli metinler.

        Gelin görün ki, bunlar yeterince toplumda ve kamuoyunda karşılık bulmuyor.

        Bu yüzden eskilerin değimiyle, “kifayeti müzakere”, yani "görüşmenin yeterliği" dönemine girildi kanaatimce.

        ADAYLIK KONUSUNDAKİ SIKINTI

        İnsanlar muhalefetin adayına odaklanmış durumda.

        Ne ilkeler metni, ne parlamenter sisteme geçiş mutabakatına bakıyor.

        “Aday kim?”... her toplantıdan sonra bu soru soruluyor.

        Oysa ki 6’lı masanın tüm üyeleri "Aday mevzusunu konuşmuyoruz. Seçim tarihi açıklanınca adayı ilan edeceğiz" diyorlar.

        Lakin buna dikkat eden yok.

        Toplantıların sonunda “Yine adayı belirleyemediler” diye haksız bir eleştiri ile karşılaşıyorlar.

        Bu da onları başarısızmış gibi göstermek için vesile yapılıyor.

        Adaya kilitlenmiş bir kamuoyuna karşı ısrarla "prensipler ve ilkeler toplantılarının" uzatılması siyaseten yanlış bir şey.

        NEDEN CHP ADAYLARI SÜREKLİ KONUŞULUYOR?

        6’lı masadaki bir partinin önemli ismi şunları dedi bana:

        “Aday konusunda saplanılıp kalındığı doğru. Ayrıca neden sürekli CHP adayları üzerinden tartışılıyor konu o da ayrı bir rahatsızlık. CHP’li aday isimleri sürekli bize sorup duruyorlar. Başka isimlerin konuşulmaması, diğer partilerin varlığını yok saymak anlamına da gelir. Oysa Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın haricinde başka isimler de pek ala aday olarak çıkarılabilir”

        Bu sözler rahatsızlık veren başka bir konuya da dikkat çekmiş oluyor.

        CHP o masada en çok oyu alan parti olabilir, ancak muhalefetin adayı illa ki onların belirlediği bir isim olacak diye bir prensip anlaşması yok sanırım.

        Ancak hepimiz ekranlarda sadece bu üç ismi tartışıyoruz.

        Benim kanaatim bu isimlerin haricinde yeni isimler de önümüzdeki günlerde konuşulacak.

        Zira tartışılan bu isimlerden biri üzerinde ittifak etmeleri imkansız görünüyor.

        O zaman çoklu aday modeline geçilecektir hızla.

        TOPLANTILAR SONA ERECEK YAKINDA

        3 Temmuz’da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ev sahipliği yapacak toplantıya. Sonra Temel Karamollaoğlu’nun ev sahipliği ile 6 toplantı tamamlanmış olacak.

        İşte bu son toplantıda “kifayeti müzakere” konusu gündeme gelecektir büyük ihtimalle.

        "Çalışmalar tamamlanmış, mutabakat metinleri imzalanmış ve toplantılar bitmiştir" denilerek bir daha toplanmayacaklarını açıklayacaklardır zannımca.

        Herkes sahaya dönecek ve kendi siyasetini yapacak.

        İktidar cephesi erken seçin ilan ederse de hemen bir araya gelerek ortak aday meselesini konuşabilirler.

        Anlaşırlarsa tek aday, anlaşamazlarsa en az üç adayın olacağı bir sonuç çıkabilir kanımca.

        Belediyeler lokanta açmalı mı?

        Belediyeler lokanta açmalı mı?
        0:00 / 0:00

        İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Çapa'da ilk kent lokantasını açacağını ilan etti.

        Uygun fiyata tabldot usulü 4 çeşit yemek verilecekmiş.

        İlk bakışta, bu ekonomik krizde ve pahalılıkta güzel bir uygulama olarak görülebilir.

        Ancak benim itirazım var.

        Belediyelerin asli fonksiyonları bu tip hizmetler üretmek değildir.

        Bunları asıl yörüngeden sapma ve biraz da popülizmolarak görüyorum.

        ÇADIRDA SEBZE SATMAK DA LOKANTA AÇMAK DA YANLIŞ

        Daha önce Üsküdar meydanında çadır kurup, ucuz sebze meyve satan AK Partili belediyeleri gördüğümde de aynı itirazı yapmıştım.

        Onlarca belediye buna benzer şeyler yaptı o dönemde.

        Pahalılık sorununu çözmediği gibi, halciler, manavlar ve marketlerin piyasa düzenini de bozmuştu.

        Çok tepki alınca da bu uygulamadan vazgeçtiler.

        Ara sıra görüyorum çay, mısır, patates üreten, mandıra, kafe açan belediyelervar.

        Bunları yapıp ulaşım, su, alt yapı, temizlik, sağlıklışehirleşme gibi belediyelerin asli fonksiyonlarına odaklanmamak siyaseten de, yönetim bilimi açısından da bana yanlış geliyor.

        MESELE MUHALEFET BELEDİYELERİNİ ELEŞTİRMEK DEĞİL

        Bu görüşümü Twitter'dan kısaca dile getirdiğimde yüzlerce kişi, söz konusu lokantayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu açtığı için bu itirazı yaptığımı söyledi bana.

        Oysa daha önce de AK Partilibelediyelere benzer itirazlarım olmuştu.

        Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, belediye kanunu bana göndererek buradaki maddeleri yorumlayarak yapılan uygulamanın doğru olduğunu söyledi.

        Oysaki kanun maddelerinde bu tür hizmetlerin adı belirtilmediği gibi sosyal alanda belediyelerin çalışma yapmalarında önemli bir kriter getiriliyor:

        b bendi: "Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası belediyenin mali durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir"

        İBB LOKANTA MI AÇMALI, ULAŞIM SORUNUNU MU ÇÖZMELİ?

        Şimdi İBB ulaşım konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. İETT zam yapmak istiyor, iktidar izin vermiyor. "Bütçemiz yetmiyor" diye feryat ediyor İBB.

        Peki ulaşım gibi bu asli görev dururken, lokanta açmak doğru bir karar mıdır?

        Kanuna uygun bir yöntem midir?

        Hiçbir İstanbullu lokanta açmadı diye İBB'ye laf etmez. Ancak herkes ulaşım sorunundan şikayetçi.

        Benzer soruları asli hizmetlerinden sapan tüm belediyeler için soruyorum.

        Bence belediye başkanlarının bu konuyu bir düşünmesi gerek.

        Diğer Yazılar